Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın İstanbul’da 1,5 milyon riskli konutun belirlenen iki rezerv alan olan Anadolu ve Avrupa yakasına taşınması planına karşı İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce’den uyarı geldi.
“ÖNEMLİ BİR RİSK YARATACAK”
Askeri alanlar kullanılsa dahi bu alanların bu ölçekte konut üretimi için yeterli olmadığına vurgu yapan Gökce, “İstanbul’da bu alan sadece Kuzey kuşağında var. Dolayısıyla su kaynaklarının ve yeşil alanların bulunduğu bölge yapılaşmaya açılacak. Ankara nüfusu kadar bir nüfusun kuzey kuşağına yerleştirilmesi halinde İstanbul için çok kritik doğal ve ekolojik kaynaklar yok olacak, bu da şehrin sürdürülebilir bir şekilde varlığını devam ettirmesi yönünde önemli bir risk yaratacak” dedi.
TARLABAŞI, AYAZMA VE SULUKULE’Yİ ÖRNEK GÖSTERDİ
Gökce, önemli bir diğer konunun ise üretilen konutların kim tarafından sahipleneceği olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Daha önceki projelerde insanlar evlerini kaybederken kent sürgünü oldular. Varsıl olanlar üretilen konutları yatırım amacıyla ikinci, üçüncü konut olarak aldı. Dolayısıyla bir sermaye transferi yaşandı. Tarlabaşı, Ayazma, Sulukule’de yapılan projelerde insanlar alışkın oldukları sosyal ağları, istihdam olanaklarını, okulları, dayanışma ağlarını ve mahalle ilişkilerini kaybettiler. 5 milyon insanın taşınması halinde benzer sorunların yaşanması muhtemel.”
12 MADDE SIRALADI
Gökce, 12 madde sıralayarak yapılması gerekenleri paylaştı.
Gökce’nin konutlar, yapı malzemeleri ve diğer önemli konular için paylaştığı maddeler şöyle:
“Yerinde dönüşüm uygulaması genişletilmeli. Hak sahipleri ve kiracıları kapsayacak şekilde dönüşüm yapılan binada oturanlara kira desteği verilmeli. Mevzuat buna uygun hale getirilmeli. Böylelikle hak sahipleri için dönüşüm olumlu hale getirilmeli.
Yapı güçlendirilmesi için bilim insanları ve uzmanların katılımıyla geniş kapsamlı bir mevzuat üretilmeli. Özellikle riskli ancak güçlendirilmesi halinde vatandaşın can güvenliğini tehdit etmeyecek yapılar hızla güçlendirme ve dönüşüm sürecine katılmalı.
Evini yenilemek veya güçlendirmek isteyenlere uzun vadeli bir kaç yıl ödemesiz kredi ve faiz desteği verilmeli.
Esnek ve dayanıklı yapı malzemeleri ile inşaat yapılması özendirilip kolaylaştırılmalı.
Denetim süreçleri hayata geçirilip yaptırımlar af olmadan uygulanmalı.
Boş konut stoğu etkin değerlendirilmeli, kademeli emlak vergisi ve evini riskli yapıdan çıkan yurttaşa veren ev sahibine vergi indirimi değerlendirilmeli.
TOKİ’nin asli görevi olan sosyal konut üretimi yerine getirilmeli ve vatandaşlar nitelikli konutlara kavuşmalı.
İstanbul’daki nüfus baskısı ve yoğunluğu azaltılmalı. Planlama mantığı ile Kırklareli – Bilecik hattına istihdam taşınmalı. Bölgesel ekonomik ve sosyal farklılıkları azaltacak bir kalkınma anlayışıyla İstanbul’daki nüfus Anadolu’ya yayılmalı.
Merkez Bankası ile kamuya ait bankalar ile finans kuruluşlarının genel merkezlerinin Ankara’ya taşınması sağlanarak, Ankara’nın Başkent olma hüviyeti korunarak, geliştirilmeli. İstanbul’da bir afetin yaratacağı ekonomik yıkım riski bu yolla azaltılmalı.
Planlı bir yöntemle İstanbul’da nüfus baskısı yaratan sığınmacı ve kaçak göçmen sorunu ortadan kaldırılmalı.
Konut satışı yoluyla vatandaşlık verme uygulaması ile yabancılara konut satışı Kanada örneği gibi kısıtlanmalı.
Yerel yönetim ile merkezi yönetim arasında eşgüdüm içerisinde, uzmanların, bilim insanlarının ve İstanbulluların katılımıyla süreç planlanmalı, şeffaf olarak yürütülmeli, İstanbul’un tarihi dokusu ve sosyolojik değerleri korunmalı.”
“ORTAK AKILLA HER SORUNU ÇÖZERİZ”
Gökce, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin elindeki kapasite doğru bir planlama ve kalkınma mantığı ile kullanılırsa İstanbulumuzu afete dirençli hale getirebilir, insanlarımızın enkaz altında kalmasını, Türkiye ekonomisinin de büyük bir tahribata uğramasını engelleyebiliriz. Ortak akılla her sorunu çözeriz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***