Depremin 35. günündeyiz. Yaşam Hakkına Saygı Derneği’nin kurucusu, yazar ve çevirmen Özgün Öztürk, afetzede hayvanlar için ekibiyle bölgeye gitti. Yaralı hayvanların tedavisini ve bakımını yaparak onları insanlarına ulaştırdı. Derneğin hesabından gün gün yaptığı paylaşımlarla depremde ölen insanların kedi ve köpeklerini sahiplendirmeye devam eden Özgün Öztürk’le* konuştuk.
-Hangi tarihlerde deprem bölgesindeydiniz ve ilk nelerle karşılaştınız?
Deprem bölgesine beşinci günde, Veteriner Hekim Sinem Karslı Parmaksızoğlu ve eşi Burhan Parmaksızoğlu ile birlikte gittik. Yardımları, sırasıyla Antakya, Samandağ ve İskenderun’da dağıttık. Arsuz’a giden bir başka ekip aracılığıyla oraya da yardım ulaştırdık. Üç ton mama ve insani yardım götürdük. Gördüklerimiz dehşet vericiydi. Televizyonda görünenin çok daha fazlası bir trajedi yaşanıyor. Öylesine büyük bir kıyamet yaşanıyor ki tarifi yok, inanın. Düşünün ki aileler bir dakika içinde yok oldu. Toplu ölümler… Savaş olsa böylesi ölümler olmazdı. İlçelerin çoğu enkaz içinde, sağ kalanlardan orada yaşamayı sürdürenlerin sayısı oldukça az. İnsanların, hayvanların çaresizliği tarifsiz. Külot isteyen kadınlara İstanbul’dan daha sonra gelen pet nakil aracıyla çamaşır getirttik. Ellerine aldıkları anda boynunuza sarılıp ağlıyorlar. Kedisi ile kurtulmuş bir depremzede beyefendi, şehri birlikte terk edebilmek için kedi taşıma kutusu istedi. Kutuyu verdiğimiz an ağlamaya başladı. İnsanlar çok acılı, çok çaresiz. Keza hayvanlar da.
-Afetzede insanlar ve hayvanlar için harekete geçtiniz, hayvanlara dair gözlemleriniz nedir?
Sahipsiz hayvanların bir kısmı sokaktaydı, olması gerektiği gibi. Arama kurtarma çalışmalarının olduğu noktalarda mama da konduğu için sokak hayvanları nispeten rahattı. Ancak sahipli olup artık sokakta yaşayanlar için aynı şeyi söylemek zor. Zıpkın gibi koşan bir terrieri yakalayamadık mesela. Beş kişi uğraştık ama nafile. Defalarca karşılaştık. Ne araç biliyor ne sokakları. Ama muhtemelen sahipleri çıkamadı, o çıktı enkazdan sadece. Delirmiş gibiydi hayvan, inanılmaz bir travma yaşıyordu. Sahipleri kurtulduğu halde sokağa bırakılanlar da vardı, sahiplerini kaybedip sokakta ne yapacağını bilmez halde olanlar da. İnsanlar da hayvanlar da distopik bir dünyanın içinde kalmışlardı.
–Bulunan hayvanların sahipli olup olmadıkları nasıl belirleniyor?
Yanımızda chip okuyucu vardı. Sahipli hayvanlar artık chipli, biliyorsunuz. Mesela bir golden retriever bulduk. Kulağından yaralanmıştı. Chipi sayesinde ailesine ulaştık. Babası, kendi anne babasını Antalya’ya götürmüş, yerleştirmiş, tekrar onu almaya yola çıkmıştı. Goldenı onun bize verdiği adrese teslim ettik. Tanıdıkları o gelene kadar bahçede sahip çıktılar. Bazılarının ise chipi yoktu, maalesef ailelerine ulaşamadık. Tabii halen hayattalarsa.
-Tedavilerini nasıl yaptınız? Bölgedeki diğer hayvan bakım veren ekiplerle irtibatınız var mıydı?
Yaralanmalara Sinem Hanım orada müdahale etti. Bazılarını ise İstanbul’a getirdik. Mesela Samandağ Barınağı’na ilişkin ihbar gelmişti. Orada durumu ağır olan hayvanları pet nakil aracılığıyla İstanbul’a aldık. Tedavileri devam ediyor. Bazılarında ağır viral hastalıklar çıktı. Bazılarında kırık çıkık vardı.
-Sahiplendirme çalışmalarınız devam ediyor mu? Kedi, köpek sahiplenmek isteyenler ne yapabilir?
Getirdiğimiz kedi ve köpeklerin ve hatta kuşun sahiplendirmeleri devam ediyor. Sahiplenmek isteyenler Instagramda @yasamhakkinasaygi ve @ozgunozturk hesaplarından ilanları takip edebilirler.
-Afetzede hayvanların travmalarını atlatmaları için insanlar nasıl bir yaklaşım içinde olmalı?
Sevgi. İşin sırrı anlayış ve sevgi. Canların yaşadıkları şok çok büyük. Evlerini, ailelerini kaybettiler. Bazıları günler sonra enkazdan çıktı. Bazıları evlerini terk etmedi ve zorlukla kurtarıldı. Hepsi de çok büyük dram yaşadılar. Sevginin aşamayacağı hiçbir şey yok. Belki haftalar, belki aylar sürecek ama sevgi onların ilacı olacak.
*Özgün Öztürk, 9 Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nde lisansını tamamladı. Yazar, çevirmen ve sosyal medya danışmanı olan Özgün Öztürk, 2001 yılından beri yaşam hakkı savunucusu. Yaşam Hakkına Saygı Derneği kurucu başkanı olarak hayvanlar için çalışmalarını sürdürüyor.
Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL’de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım’da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV’de Artı Sahne programı sürdürüyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***