Depremde Antakya’daki Elit Apartmanı’nda 2 kızı ve eşini kaybeden Mümtaz Gövce, “10 yaşındaki kızım enkaz altındayken bana ‘Baba annemlere ulaşamıyorum, galiba ben de öleceğim’ diye sesli mesaj atmış. Ancak şebeke çekmediği için bana mesaj gelmedi. Bunun üzerine kızım öyle bir yalnızlık duygusuna kapılmış ki annesinin telefonundan kendisine ‘Seni seviyorum’ yazmış.” dedi.
Depremde yıkılan Hatay Antakya’daki Elit Apartmanı’nda yaşayan 4 kişilik Gövce ailesinden, iş seyahati için 6 Şubat gecesi İstanbul’da olan baba Mümtaz Gövce dışında sağ kurtulan olmadı. 150 kişinin yaşamını yitirdiği apartmanda eşi Sena, kızları Ece Birce (6) ile Elif Eylül’ü (10) kaybeden Mümtaz Gövce, yaşadıklarını anlattı.
Depremde ailesini kaybetmişti, 10 yaşındaki kızının sesli mesajlarıyla yıkıldı: Baba, galiba ben de öleceğim!
VPNsiz https://t.co/6odCr2ptXh https://t.co/T1tL9Egalu pic.twitter.com/n2WlzWbVe8
— Tr724 (@Tr724) March 13, 2023
KOLONLARI KESİYORLARDI, DURDURDUK
Depremden 8 ay önce apartmanın altında bulunan bir dükkanda kolonların kırıldığını farkedip durdurduklarını söyleyen Gövce, “Bu işlem orada bitti diye biliyoruz. Sonrasında kontrol de ettik. Dükkanların dış cephesi yapıldıktan sonra da bildiğimiz kadarıyla o işlem orada bitmişti.” dedi.
Deprem sonrası enkaz haline gelen apartmanın fotoğraflarının kendisine gönderildiğini söyleyen Gövce, yaşadıklarını şöyle anlattı:
O fotoğrafı görünce arabamla hemen yola çıktım. Hatay’a 7 saate vardım. Apartmanımız asma katlarla birlikte 9 kat ve 42 daireden oluşuyordu. Yaklaşık 175 kişinin yaşadığı bir apartmandı. Biz üçüncü kattaydık. Apartmanın eksi 1’nci kısmında otoparkımız vardı.
Yakınları orada olan kişilerle birlikte, ellerimizde enkazı kaldıralım dedik ama betonla savaş olmuyor. Öyle bir enkazı elinizle kaldıramazsınız. Düşünün ki her enkazın altından sesler duyuyorsunuz, ‘Kurtarın beni, imdat’ diye ama sadece bakakalıyorsunuz. Bu çaresizliği başka türlü yaşayamazsınız.
(Madenciler) Kızlarıma ulaştıklarında o kadar temizlerdi ki, stetoskop istediler. Çıkartıldıklarında öptüm, sarıldım, kokladım. Hala yanakları yumuşacıktı, mis gibi kokuyorlardı. Üzerlerinde hala ten kokuları vardı. Sanki 10 dakika önce vefat etmiş gibilerdi. Üçü de uyuyor gibiydi. Enkaz altından birçok cenaze çıkarttım ama insanın kendi yakını olunca çok başka oluyor.
KIZIM KORKMUŞTUR ENKAZ ALTINDA, KARANLIKTAN ÇOK KORKARDI
Kızım akıl etmiş sesli mesaj göndermiş. Fakat şebeke çekmediği için gönderilememiş. Telefon benim elime geçtikten sonra, tekrar gönder tuşuna bastığımda hepsi benim telefonuma iletildi. Birinci sesli mesajında dediği şey de şu, ‘Baba Antakya’da deprem oldu. Lütfen yardım et, ambulans çağır, konum at ben atamıyorum, bizi kurtarsınlar.’
İkinci sesli mesajı, ‘Baba sana ulaşamıyorum. Lütfen beni ara, bana yardım et. Baba, annemlere ulaşamıyorum, galiba ben de öleceğim.’ Sonra bunu yazıya dökmüş. Bu telefon eşimin telefonuydu ama kızımdaydı.
O kadar yalnızlık duygusuna kapılmış ki kendisine ‘Seni seviyorum’ diye mesaj atmış. Kızım korkmuştur enkaz altında, karanlıktan çok korkardı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***