DÎLOK – Depremin ilk üç gününde Nurdağı’nda 20’ye yakın TIR ve kamyon yardımın halka ulaştırıldığını belirten 78’ler Girişimi’nden Mustafa Kaplan, “Dayanışma yaşatır şiarımızın karşılığını bulduk. Biz halkın dayanışmasını gördük” dedi.
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremler, 11 kentte büyük yıkıma neden oldu. Depremin ilk günlerinde halkı kaderine terk eden devlet, geçen bir ayda ne enkazı kaldırabildi ne yaraları sarabildi. Depremin ilk gününde Kriz Koordinasyon Merkezi kurarak deprem sahasında çalışmalara başlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP), örgütlü olduğu tüm il ve ilçelerde dayanışma kampanyası başlattı. Depremin büyük enkaza neden olduğu Dîlok’un Nurdağı ilçesinde, özellikle kırsal kesimde yaşanan yıkıma yardımların ulaşamaması halkın mağduriyetini artırdı. Depremin olduğu birçok bölgede elektrik, su kesintileri devam ederken, halk yardımlara ulaşmakta da güçlü geçiyor.
Yaşadıkları zorluklara rağmen topraklarını terk etmeyen depremzedeler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve siyasi partilerin kurduğu dayanışma ağlarıyla yaralarını sarmaya çalışıyor.
HER BÖLGEDE BAŞKA BİR ACI
HDP’nin Dîlok’ta kurduğu Deprem Koordinasyon Masası’nda ortak çalışma yürüten 78’ler Girişimi üyesi Mustafa Kaplan, depremin ilk günlerinden devlet kurumlarının ulaşamadıkları bölgelerle dayanışma içerisinde olduklarını belirtti. Kaplan, ilk defa böyle bir yıkımın yaşandığını, bu durumun kader olmadığını ifade ederek, “Yaşanan yıkım ve acılar çok büyük. Her gittiğimiz bölgede başka bir acıyla karşılaşıyoruz. Burada komisyonumuzda görevli olan arkadaşlarımızla kimsenin ulaşamayacağı alanlarda dayanışmaya çalıştık. Bunda da başarılı olduk. 3 gün içerisinde 20’ye yakın TIR ve kamyon dolusu, erzak, çadır, gıda, ısınma gibi ihtiyaçları dağıttık. Buraya gelen gönüllülerle beraber ortaklaştık. Biz kimseden icazet almadan, Kızılay, AFAD’ı düşünmeden halkımızın yardımına koştuk” dedi.
‘GELMESİ GEREKENLERİ GÖRMEDİK’
Nurdağı’nda bulunan 36 mahallenin büyük bir bölümüne ulaştıklarını kaydeden Kaplan, depremin 3’üncü gününden sonra diğer kentlerden gönüllülerin gelmesiyle dayanışma ağının büyüdüğünü ifade etti. Kaplan, “Dayanışmamızda dil, din, ırk, bölge, köy ayrımı yapmadık. Kimin ihtiyacı varsa, bundan faydalansın dedik. İlk iki, üç gün deprem bölgesine gelmesi gerekenleri göremedik. Ama biz yaptık” şeklinde konuştu.
‘HASAR TESPİTTE ÇİFTE STANDART’
Yaşadığı Gedikli köyünün Nurdağı’nın en büyük köylerinden biri olmasına rağmen Kızılay ya da AFAD’ın gelmediğini dile getiren Kaplan, sadece helikopterle köye dört tane çadırın atıldığını söyledi. Kaplan, “Köyün yüzde 70’i dümdüz olmuş. Canlarımız, kıymetli eşyalarımız enkazın altında. Kırsal bölgelere tam anlamıyla yardım ulaşmış değil. İnsanlar hala kendi imkanlarıyla bir şeylerini kurtarmaya çalışıyor. Ancak ağır iş makinası olmadığı için ellerinden bir şey gelmiyor. Dayanışma yaşatır şiarımızın karşılığını bulduk. Biz halkın dayanışmasını gördük. Çünkü hasar tespit çalışmaları bile çifte standart oluyor. Hasarlı binalara hasarsız deniyor” diye konuştu.
MA / Delal Akyüz – Fırat Can Arslan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***