AMED – AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “helallik” istemesine tepki gösteren DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “Siyasette helalleşme ancak yaptığın suçlarla ve yarattığın mağduriyetlerle yüzleşme ve hesap verme ile olabilir” dedi.
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ardından devlet ve iktidar yetkililerinin ilk gün 3 sessizliğe bürünmesi, ardından halkın tepkilerine tehdit ve hakaretle yanıt verilmesi ve yapılan desteklerin engellenmesi tepkilere neden olan gelişmeler oldu. Deprem öncesi alınmayan önlemler ve hükümetin deprem sonrası yetersiz kalmasını kabul etmeyen AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha sonra depremin vurduğu Semsûr’da “helallik” istedi. Helallik isteyen Erdoğan’a ise anında toplumun farklı birçok kesiminden tepkiler gecikmedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz de, Erdoğan’ın sözlerine “Siyasette helalleşmeden önce halka hesap verme vardır” diyerek yanıt verdi.
HESAP VERİLSİN
İktidarın deprem sonrası yaptığı ilk işin Olağanüstü Hal (OHAL) ilan etmek olduğuna dikkati çeken Aydeniz, “Deprem ardından ilk 48 saat önemli süreçlerdir. Ancak devletin kendisi sahada yoktu. Sonrada kalkıp halktan helallik istiyor. Helallikten önce bu yaşanan ölümlerin ve geç müdahalenin hesabı halka verilsin. Bu kadar insanın ölmesi iktidarın savaş ve rant politikalarının sonucudur. Depremin kendisi doğal afettir. Ancak insanların günlerce enkaz altında kalmasından tutalım Kızılay’ın çadır satmasına kadar yürütülen politikalar sonucunda bu kadar fazla sayıda yurttaşın ölmesinden birinci derecede devlet ve iktidar sorumludur. Bunca şeye rağmen hesap verilmeden helalleşme istemek akıl tutulmasından başka bir şey değildir” diye belirtti.
Erdoğan’ın OHAL ile siyasi sorumluluğunu saklamak istediğini söyleyen Aydeniz, böyle bir durum varken deprem bölgesine gidip helalleşme isteminin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, ekledi: “Siyasette helalleşme ancak yaptığın suçlarla ve yarattığın mağduriyetlerle yüzleşme ve hesap verme ile olabilir, başka yolu yok. Yani kısacası helalleşmenin şartlarını yerine getirmelisin.”
İKTİDARIN YÖNETEMEME HALİ
Depremin ilk anından itibaren Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), sivil toplum örgütleri, kurum ve kuruluşların bölgeye ulaştığını dile getiren Aydeniz, merkezi yönetimin ise sorunlara karşı çözümsüzlükte ısrar ettiğini söyledi. Yaşanan kaos ve krizin yönetememenin sonucu olduğunun altını çizen Aydeniz, “Bu nedenle devlet, tek adam rejimi ve iktidar, yönetme sistemi her zaman halkın önünde engel olmuştur. Depremde dolaştığımız yerlerde yurttaşlar, şunu belirtiyordu: “Çadır, var, kepçe var ancak valiliğin talimatı olmadan ne kepçe çalıştırabiliriz ne de çadır verebiliriz diyorlardı.’” diye belirtti.
ÇÖZÜM DEMOKRATİK ÖZERKLİK
Çözümün merkezi yönetime karşı demokratik özerklik seçeneği olduğunu belirten Aydeniz, şöyle devam etti: “Son olaylar bir daha demokratik özerklikle yerelden yönetimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bizlere gösterdi. Bir yandan devletin elindeki tüm kurumlar ve buna bağlı olarak belediyelere atanan kayyımlara rağmen bir şey yapılmaması diğer yandan sivil toplum örgütleri ve gönüllülerin oluşturduğu dayanışmaya yönelik tahammülsüzlük. Devlet buna dahi tahammül edemedi ve yardım depolarına kayyım atadı. Artık politikaları kayyım sistemiyle yürütülüyor. Yerelin kaderi merkeze bağlı olmamalıdır. İşte bir çadır dahi merkezin kararı olmadan verilmiyor. Bu nedenle yetkilerin merkezden alınarak yerele verilmesi gerekiyor.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***