Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde 45 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremde yıkılan ya da ağır hasarlı 200 binden fazla binanın dörtte biri Hatay’da bulunuyor. Kentte 50 bin binanın inşa edilmesi planlanıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, ayrıntılı jeolojik etütlerin başladığını belirterek konutların ‘Amanos dağlarının eteklerindeki zeminde, fay hattına uzak mesafede’ inşa edileceğini söyledi.
Kuş bilimci ve sürdürülebilirlik uzmanı Ferdi Akarsu, Kısa Dalga’da yayınlanan Yeşil Dalga podcast’inde, Hatay’daki yeni yapılaşma planını değerlendirdi.
“O zaman Japonya’yı boşaltsınlar ya da biz İstanbul’u, İzmir’i boşaltalım!” diyen Akarsu, İzmir’de irili-ufaklı bir sürü fay bulunduğunu aktardı.
Akarsu, fay hatlarından ziyade binanın nasıl yapıldığının önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Deprem öldürmüyor, bina öldürüyor, kötü altyapı ve depreme hazırlıksız yakalanmak öldürüyor diyoruz. 1999 depreminden sonra hiçbir şey yaşamamış, görmemişiz gibi bir daha söylemek zorunda kalıyoruz. Ama hala anlatamıyoruz. Amanos dağlarına yapacaklarsa, geçmiş olsun. Doğru bir yaklaşım değil.”
Akarsu, Amanos ormanlarının imara açılarak yok edilmesi durumunda ‘Hatay’da aşırı sıcaklıktan, susuzluktan insanlarının kaybedilmeye başlanacağını’ ifade ederek, Amanos dağları ve ormanlarının kente yağmur getirdiğini, bunları kesilirse kuraklk olacağını kaydetti.
‘Ya zemin kayarsa?’
Akarsu, depremler sürerken inşaatlara başlanmasını da eleştirdi: “İnşaatta su terazisi kullanılır değil mi? Zemini ya da yaptığın işin düz olup olmadığını gösterir. Ben bir kümes bile yapacaksan bahçeme düz mü değil mi diye bakarım. Çünkü niye biliyor musun? Bırak ev yapmayı, suladığım zaman bahçende su akıp gitmesin diye. Artık ilkokul düzeyinde söylüyoruz bunu. Depremler ve artçı sarsıntılar devam ederken, levhalar oturmaya çalışıyorken nasıl beton dökeceksin? Ya temel atıldıktan sonra artçılarla birlikte birkaç milim bile olsa zeminde oturma olursa? Yıkıp bir daha mı yapacağız bu yokluk ve aciliyet zamanlarında. Bu konuda jeologları, inşaat mühendislerini ve bu konuda deneyim sahibi meslek odalarını, akademiyi ve ilgili sivil toplum kuruluşlarını dinlemek lazım.”
Akarsu, inşaattan çıkan molozların sulak alanlara ve deltalara dökülmemesi gerektiğini belirterek “Molozları dönüştürmeniz gerekiyor, doğal alanları kirletmeniz yok etmeniz gerekmiyor” ifadesini kullandı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***