Bazen kendimize çok şaşırıyorum, bu kadar basit bir şeyi nasıl kaçırmış olabiliriz diye. Jorge Arrate ile oturuyorduk, Şili’de, evinde. Salvador Allende’nin madencilik bakanıydı. Sonra Şili’nin ‘Demokrasi’ döneminde bir 10 yıl kadar da yine bakanlık yaptı ya da ‘sol’un cumhurbaşkanı adayıydı filan ama bunları pek saymıyorum diğerinin yanında. Allende’nin madencilik bakanı olmasıydı esas olan. Bakır madenlerini kamulaştırdılar ve ABD şirketlerini kovdular ülkeden. Sonra darbe yaptı ABD Şili’de. En büyük nedeniydi bu darbenin…
‘Empanada’ söylemişlerdi biraz ilerdeki sokaktaki küçük dükkandan, biz yemeğe geliyoruz diye. Bizim börek gibi bir şeydir ‘Empenada’ ama içi çok bol et ya da karides mesela ya da vejeteryan da var, son yıllarda daha çok ve yoksa etsiz pek bir şey yenmez bu taraflarda. Ev mahalle arasında hiç de büyük olmayan, çok güzel bir evdi, ortada küçük avlu, güneşi ağırlıyor evde ve duvarda bir ‘Unitad Popular’ afişi, fotoğraflar Salvador Allende ile, kürsüde bakır madenlerini kamulaştırdıklarını açıklarken Allende, Jorge de orada, yüzlerinde mutluluk ve umut var, mücadele ışığı yansıyor hala fotoğraftan, sahiden, kaç yıl sonra, kaç katliam, işkence filan sonra bile hala ve Fidel Şili’ye geldiğinde yan yanalar ve kitap dolu duvarlar, solcu evi işte.
Yıllar önce konuşuyorduk biz kendi aramızda, hararetli mutlaka, çay bahçesinde, istasyon arkasında, Fidel de ziyaret etmişti Şili’yi ve 15 gün kadar dolaşmıştı galiba ve ayrılırken bir tüfek hediye etmişti Allende’ye, AK 47 Kalaşnikov ölmeden önceki çekilmiş son fotoğrafında bu vardı elinde Allende’nin. Bir arkadaş geliyordu o sırada masaya, masanın altından ‘malzeme’ uzatıyordu bize, laz yapımıdır ‘malzeme’ ve biz kendimizden çok emin konuşmaya devam ediyorduk, bu yüzden kaybetti Şili diye. Çayları borca yazdırıyorduk ya da zaten almıyorlardı parasını bizden ve zaten ne arar bizde para…
Tam kalkarken masadan tekrar ediyorduk; ‘Fidel haklıydı ve bu yüzden kaybetti Allende’ diyorduk….
Jorge Arrate, kurtulmuştu darbeden, çünkü bakır madeni satışı için Doğu Almanya’ya Berlin’e ve Moskova’ya sözleşme imzalamaya gitmişti. 10 eylülde ülkeye dönüyordu, normal yolcu uçağında tabii ki ve uçak Santiago’ya inişe geçerken darbeciler, havaalanını uçuşa kapatmışlardı ve uçak Uruguay’a inmişti mecburen.
Hemen aklınıza Sovyetler Birliği’nin ‘barışçıl geçiş’ teorisi gelmesin, ‘hah işte’ diyerek ama daha önce Çin ile de anlaşma yapmışlardı, bir Sovyetler Birliği teorisini dinleme de değildi yani…
Bunu sordum tabii ki ‘Jorge Arrate’ye, ‘Darbenin geleceğini tahmin etmiyorlar mıydı ve niye silahlanmamışlardı? Neden işçilere silah dağıtmadılar?
Ve Fidel de söylemişti…
‘Neyi dağıtacaktık ki’ dedi Jorge, ‘Silahımız yoktu ki’.
Profesyonel bir ordu vardı, tankları, uçakları ve generalleri ABD’de de yetişmiş….
‘Benim bir tabancam vardı işte’ dedi Jorge, elini beline attı bunu söylerken, Allende’nin madencilik bakanı …
Bazen kendimize çok şaşırıyorum, neden kendimize karmaşık cevaplar arıyoruz….
Metin Yeğin: Yazar, belgeselci, sinemacı, gazeteci, avukat, seyyah… CNN-Türk, NTV, Kanal Türk, Al Jazeera, Telesur televizyonlarına 200’e yakın belgesel ve kurmaca filmler yaptı. Türkiye’de Cumhuriyet, Radikal, Birgün, Gündem; Gazeteduvar, dünyada, Il manifesto, Rebellion gazetelerine köşe yazıları yazdı. Dünyanın sokaklarını anlattığı 10’dan fazla kitaba sahip. Birçok ülkede kolektif çalışmalara katıldı, kooperatif örgütlenmelerine öncü oldu. Ekolojik direnişlere katıldı, isyanlara tanıklık etti.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***