Millet İttifakı Mutabakat Metni açıklandı. Metnin yaklaşık 10 sayfadan oluşan son bölümünün başlığı “Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları” adını taşıyor. Başlıkta yer alan ifadeler günümüz iç ve dış politika anlayışı gereği diğerleri ile bağlantılı.
Bu bölümde de diğer bölümlerde olduğu gibi genel ifadeler kullanılmış ancak yine de uygulanması düşünülen dış politika ile ilgili fikir veriyor. Metnin geneli AKP’nin bugüne kadarki uygulamalarına cevap görünümünde.
“Yurtta barış dünyada barış” gibi ifadelerin temel dış politika ilkesi olarak benimseneceği gibi genel ifadelerin çokça yer aldığı metinde yer alan maddeleri AKP’nin cevap verilen / eleştirilen / değiştirileceği belirtilen uygulamaları ile birlikte ele almak bu bölümün anlaşılmasına katkı yapabilir.
İkinci madde “ulusal güvenlik ve çıkarlardan” bahsediyor. Bu madde “amir” sayılmalı mı? Diğer bütün maddelerde yer alan ifadeleri bağlayıcı nitelikte çünkü.
KOMŞULAR
Devam edelim:
“Uluslararası hukuka saygılı ve evrensel değerlere dayalı bir dış politika izleyecek, başta komşularımız olmak üzere ülkelerin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşılıklı saygı, iç işlerine karışmama, uyuşmazlıkların barışçı yollarla, diplomasi ve diyalog ile çözülmesi ilkelerini bu politikanın esası yapacağız.”
AKP kendisine kadar olan dış politika anlayışını değiştirdi. “Var olmamız gereken” yerler saptadı ve buralarda her seviyede bulunmaya çalıştı. Suriye en yakın örneğidir. Libya, Somali, Katar, Irak gibi ülkelerde askeri varlığın yanı sıra bu ülkelerin bazılarında yaşanan gelişmelerde siyasi taraf da oldu. Kimi zaman muhalefet ile, kimi zaman örgütlerle hareket etti. Kısaca bu ülkelerin bazılarının iç işlerine karıştı, egemenlik hakları ya da toprak bütünlüğünün ihlal edildiği tanımlamalarına uyan hamleler yaptı. Bugün özellikle Ortadoğu coğrafyasında Türkiye’nin dışlanmasının en büyük nedenlerinden birisi işte bu tutumdur.
Bölgede yaşanan gelişmeler elbette Türkiye’yi de etkiler, yakından ilgilendirir. Ancak bu süreçlere başka bir yaklaşım mümkün müydü? Millet İttifakı bu iddiada.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER
Bir başka madde şöyle: Dış politikada iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dayalı uygulamalara son vereceğiz.
AKP’nin Suriye’den sığınmacı “getirmesinin” dinsel / mezhepsel yönü olduğu da sır değil. Mültecilerin malzeme olarak kullanıldığı bu süreç iç politikada “kelle sayısı hesabını” gözler önüne serdi. Ama daha önemlisi Müslüman Kardeşler örgütü ile ideolojik ve pratik yaklaşımdır. Bu yaklaşımın iki alt başlığı var:
1 – AKP, Türkiye’yi Müslüman Kardeşler’e yakın toplum modeline çekmeye çalıştı.
2- Ortadoğu’da Osmanlı ruhunu yeniden canlandırma ve bu ülkeler ile lider – ortaklık hedefinde bu ülkelerin yönetimleri, siyasetleri, toplumları atlanarak doğrudan ya da dolaylı olarak Müslüman Kardeşler muhatap alındı. Bugün Mısır başta olmak üzere yaşanılan sorunların kaynaklarından biri de bu yaklaşımdır.
Devletler arası ilişkilerin “örgüt seviyesinden” kurtarılıp iç işlerine müdahele sayılan politikalardan vazgeçilmesi Türkiye’yi daha sağlıklı ilişkilere götürecektir. Bu nedenle sadece Türkiye’deki bazı Suriyeliler değil Ortadoğu’da da bazı kesimler Millet İttifakı’nın iktidara gelme olasılığını endişe ile takip ediyor.
Maddeler arasında AB’ye tam üyelik hedefi de var. Bu hedef doğrudan iç işimiz değil mi? İçeride tam demokrasi, refah, eşitlik, adaleti sağlamış bir ülkeyi kim yanında görmek istemez? AB ülkeleri ile vize serbestisi sağlanması da bu tarifin içinde.
Sığınmacılar sorununda “ortak sorumluluk ve külfet paylaşımı” vurgusu AB ile kriz yaşanmasına neden olabilir. Erdoğan bu gibi anlaşmaları sadece para için yapmadı. Bu anlaşmaların siyasi getirileri de vardı. Yani bu hedef kolay değil.
NATO’YA SELAM YOLA DEVAM
NATO’nun önemine yapılan vurgu Batı’ya verilen güvence mi?
“Türkiye’nin komşu coğrafyasında barış, istikrar ve işbirliğini geliştirecek çok taraflı girişimlere öncülük edeceğiz” maddesi ile Irak, İran ve Suriye ile kurulması düşünülen işbirliği kastediliyor ancak bu gibi girişimlerin sadece bu ülkelerin olur demesi ile hayata geçirilemeyeceği, birçok bölgesel ve küresel ve yerel faktörün göz önüne alınması gerektiği ortada.
FİLİSTİN SORUNUNA YAKLAŞIM GERÇEKÇİ Mİ?
İsrail – Filistin sorununda iki devletli çözümün sağlanması için bütün taraflarla görüşüleceği belirtilmiş. İsrail şimdiden kapıyı kapatmıştır bile. Bu soruna daha somut, pratik çözümler önerilebilir miydi? Kolay değil. Sorun çok katmanlı ve yeni yerleşim birimlerinin açılması gibi temel birtakım konularda ilerleme sağlanamadığı sürece girişimde bulunmak da sonuç elde etmek de neredeyse imkansız. İsrail ise bu gibi konuların konuşulmasından pek hoşlanmıyor.
KKTC, ANKARA SİYASETİNDEN KURTARILACAK MI?
Kıbrıs için de aynı durum geçerli. Temel birtakım konularda ne kadar ilerleme sağlanabileceği şüpheli. Örneğin KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin sorunlarının çözümü için Ankara’dan bağımsızlaşmalarına yardımcı olunacak mı? KKTC vilayet olmaktan kurtarılacak mı?
Ege denizinde Yunanistan ile yaşanan sorunlar konusunda ne yapılacak? Yunanistan’ın bugüne kadar savunduğu tezlerden vazgeçmeye niyeti yok. Bu durumda Ege’de barışın korunması sessiz kalmakla mı mümkün yoksa tam tersi mi? Sessiz kalınması “ulusal çıkarlar esası” vurgusu yapan maddeye uygun mudur?
F -35 IN, S-400 OUT
ABD ile ilişkiler ve F-35 projesine dönüş hedefi sadece askeri bir projeyi değil, devlet tercihini de içermesi bakımından en önemli maddelerden biri. S-400 anlaşması stratejik bir anlaşma. F-35’e dönüş ancak bu anlaşmanın kendisinin ya da pratiğinin ilgası ile mümkün. Putin Millet İttifakı’nın iktidara gelmesini niye istesin? Şangay ve ASEAN vurgusu da aslında ABD, NATO ile ilişkiler babında ele alınmalı. Bunların her birisi denge sorunu çıkartacak ortaya. İnce ayar gereken bütün bu konularda somut olarak ne yapılacak? Çin ile ilişkiler ne olacak? Yükselen Asya’ya nasıl girilecek?
Mülteciler konusu başlı başına bir problem. Çözümü sanılandan çok daha zor. “Gönüllü gidecekler” görüşü hiç gerçekçi değil. Mülteciler deyince akla ilk olarak Suriyeliler geliyor. Suriye ile bu konuda nasıl bir işbirliği yapılması düşünülüyor? Erdoğan kendisine sadık bir mülteci ordusu yarattı. Bunların yaşayacağı rahatsızlık nasıl çözülecek?
Bu metnin dış politika kısmının hazırlanmasında katkıda bulunduğu çok belli olan Davutoğlu nerede duruyor? Bugüne kadar işlediği günahların bir kısmını affettirmek üzere bekliyor mu?
Millet İttifakı dış politikayı Davutoğlu’na teslim ederse dış ilişkilerde restorasyonu tamamen unutsun. Çünkü sorun tarif eden çok sayıda maddenin bu metinde yer alması aslında onun sayesinde oldu.
Musa Özuğurlu: Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010’da TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalıştı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016’ya kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Halen ARTI TV’de hafta içi her sabah 08:00 – 11:00 saatleri arasında “Gün Başlıyor” programını sunmaktadır.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***