MEREŞ – Merkez üssü Elbistan’da neredeyse ev ve ahırların büyük bir bölümünün yıkıldığı Atmalı Kaşanlı Mahallesi’nde, depremden kurtulanlar günlerce aç ve susuz bir şekilde yardım bekledi.
Merkez üssü Mereş’in Elbistan ilçesinde depremin yaşandığı gün, ilçenin tüm mahallelerde dış dünyayla bağlantı kesildi. İlçeye yakın mahalleler depremden iki gün sonra da olsa feryatlarını duyururken, uzak mahalleler ise günlerce seslerini duyuramadı. Depremden günler sonra yolları açılan mahallelerin birçoğunda enkazdan kurtulan insanlar açlık ve susuzlukla karşı karşıya kaldı. Hem kendileri hem hayvanları için mücadele eden insanlara günler sonra ulaşıldı. Bu mahallelerden biri de ilçeye en uzak ve Meletî sınırında olan Atmalı Kaşanlı. Depremde evleri ve ahırları yıkılan insanlar, 4 günü aç ve susuz bir şekilde geçirdi. Bir yandan kendi canının telaşına düşen insanlar, diğer yandan enkazdan hayvanlarını kurtarmaya çalıştı.
4 KİŞİ 3 GÜN BOYUNCA BİR SİMİTLE YAŞADI
“Depremden kurtulduk ama açlıktan ölmemek için 4 gün boyunca neler çektik” diyen Hatice Karadağ, “Deprem olduğunda evimizi yıkıldı, taşların arasından beni zorla çıkardılar. Ne yiyebilecek bir şey kaldı ne su ne başka bir şey. Canımızı zor kurtardık. Şu an halen kolumdan yaralıyım ve her deprem olduğunda korkuyla dışarıya çıkıyorum. Korkudan birkaç gün dilim tutuldu. Yardımlar bize depremden 4 gün sonra geldi. Burada aç susuz bir şekilde birinin gelmesini bekledik. Neredeyse açlık ve susuzluktan ölecektik. Depremden kurtulduk ama açlıktan ölebilirdik. Yiyecek hiçbir şeyimiz yoktu. Bir komşumuz vardı, benim durumumu görünce bir bardak çay ve bir simit getirdi, tam 3 gün boyunca onunla yaşadık. Biz 4 kişiydik, her birimiz azar azar ağzımıza o simidi attık ki açlıktan ölmeyelim diye” dedi.
‘ÇOCUKLARIMIZIN ÖLMEMESİ İÇİN UĞRAŞTIK’
Neredeyse her köy gibi Atmalı Kaşanlı Mahallesi’nin de yollarının kar nedeniyle kapalı olduğunu aktaran Karadağ, “Yollarımız kapalıydı ve kar yağıyordu. Sürekli deprem oluyordu ve içeriye giremiyorduk. Herkes kendi derdine düştü. Ben ve yaşlı eşim kendimizden vazgeçtik, sadece iki çocuğumuzun açlıktan ölmemesi için uğraştık” diye anlatı.
BİR BARAKADA 5 KİŞİ KALIYOR
Yaşadıkları barakayı göstererek sözlerine başlayan Besime Karadağ ise, “Bir barakada 5 kişi kalıyoruz. Aslında burası araba garajı ama yaşamak için burada kalıyoruz. Depremden sonra günlerce su ve ekmek bulamadık. Hepimiz açlıktan ölmek üzereydik. Yerimiz çok soğuktu ve donmamak için büyük bir çaba verdik. Açlık ve susuzluğun yanında bir de deprem gecesi üzerimize bir elbise alamadık, o durum da bizi çok zorladı. Çok kötüyüz. Bu şartlarda yaşamamız mümkün değil. Biz, ev ve hayvanlarımız için ahır istiyoruz. Başka da bir isteğimiz yok” diye konuştu.
ÇADIR SORUNU DEVAM EDİYOR
Mahallelerden Hüseyin Gülmez de, mahalledeki eski yapıların tamamının yıkıldığını anlatarak, “Köyümüzde kimse hayatını kaybetmedi ama çok zor zamanlar geçirdik. Köyümüzde yüzlerce koyun öldü. Yardımlar günler sonra bize ulaştı. Çadır konusunda halen sıkıntılarımız var. Hepimizin evlerinde hasar var ve giremiyoruz. Sorunlarımızın çözülmesini istiyoruz” diye seslendi.
‘DEVLET BURAYA GELMEDİ’
Mahallelilerden Mustafa Dudu, saman ve yemlerin enkaz altında kaldığını ve hayvanlarını besleyemediklerini ifade ederken; Şükrü Dudu ise, “Gündüz olduğu için kurtulduk, yoksa hepimiz ölürdük. Bizim köy 50 hane ve herkes büyük zarar gördü. Köyümüzün yolu kapalıydı, bir şahıs bizim yolumuzu açtı. Yani buraya devlet gelmedi. Burada sıkıntılar yaşadık, en büyük sıkıntımız ise açlıktı” diye konuştu.
‘GÖNÜLLÜLER SAYESİNDE AYAKTA KALDIK’
Köylerinde tüm evlerin artık kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Elif Taşar ise, “Depremde gönüller sayesinde ayakta kaldık. Kar, kış ve deprem birlikte geldi. Zaten zor yaşıyorduk bu sefer de deprem vurdu. Köyümüzün yolu üç gün sonra açıldı. Günlerce birilerinin gelmesini bekledik. Yani bu köyde sağlam kalan ev neredeyse kalmadı. Ayakta kalan evler de ağır hasarlı. Günlerce aç, susuz ve açıkta kaldık. Gönüllüler olmasa halimiz perişandı ve açlıktan ölecektik” şeklinde anlattı.
MA / Adnan Bilen
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***