YORUM | TARIK TOROS
Türkiye’de muhalefet partisi olarak siyaset yapan partiler bir alem.
İnsan çoğu zaman, “gerçekten bunlar iktidara talipler mi” diye düşünüyor.
Bu partilerin özellikle yönetici kadroları, muhalefette olmaktan hayli memnun.
İktidarı tecrübe etmedikleri için buna yabancılar.
Belki de korkuları, panikleri bundan.
**
Esasen, muhalefet partileri “ülke muhalefetine” gölge etmeseler çok iyi olacak.
Fakat ne çare, iktidarı istemeyen seçmenin çalacağı başka kapı yok.
“Ülke muhalefeti” ile “muhalefet partileri” farklı şeyler bu arada.
**
Şu son 1 haftada sadece muhalefet parti yöneticilerinin birbirleri aleyhine laflarına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
Selahattin Demirtaş pazar akşamı Edirne cezaevindeki hücresinde, kettle’dan attığı tweet’lerle durumu şahane özetlemiş:
-Normalde, seçim kazanmak için siyasetçiler halkı ikna etmeye çalışır. Bizdeyse halk seçimi kazanmış durumda ama kaybetmemek için siyasetçileri ikna etmeye çalışıyor.
**
Geçen, ülkedeki bir akademisyene kulak verdim:
-Gezi’de bir şeylerin değişeceğini umduk, 31 yaşındaydım. Sonra, 2018’de umutlandık. Olmadı, 5 yıl kaybettik. Şimdi 41 yaşındayım ve bir 5 yıl daha kaybetmek istemiyorum.
**
Bir 5 yıl daha kaybederse…
2028’de 46 yaşına geldiğinde…
Kazanma, iktidarı değiştirme gücünü kendinde bulabilecek mi?
Meçhul.
Türkiye’den umudu kesip göçse dahi, 40’ından sonra bu işler çok zor, bunu kendi de biliyor.
**
Demirtaş devamında diyor ki:
-Tüm muhalefet, uzlaşmayla ortak aday çıkarın, sonra hepiniz seçime kadar susup evde oturun.
**
Bunun örneği de var: Mansur Yavaş.
Hiçbir şey yapmadığı halde anketlerde hep en önde çıkıyor, Erdoğan’ı ilk turda yenebilen tek aday olarak.
Hiç konuşmadan, kampanya yapmadan, seçim vaadinde bulunmadan bu desteğe ulaştı.
Ülke muhalefeti, kendini temsil eden partilerden daha güçlü.
Millet İttifakı, doğru strateji ile oturduğu yerde seçimi kazanır.
Birbirlerine çelme takmakla meşgullerse niyet farklı olabilir tabi.
**
Ekrem İmamoğlu 18 Aralık 2018’de İstanbul için aday gösterildiğinde…
Beylikdüzü dışında kimsenin tanıdığı bir isim değildi.
3 ay süren kampanyasında hata yapmadı, kazandı.
Erdoğan’ı iki kere mağlup eden tek isimdir.
Bunun tek nedeni vardı:
Erdoğan’ı istemeyen İstanbul seçmenini kendinde birleştirdi.
Polemiğe girmedi, işine odaklandı, partili/partisiz ayırmadı.
3 ay sonra yenilenen seçimde rakibiyle arayı açarak başarısının tesadüf olmadığını gösterdi.
Bundandır ki, Erdoğan ayağına “siyaset yasağı prangası” taktı.
**
Cumhur İttifakı, son 3-4 yıldır yüzde 50’nin altında.
Onun için muhalefet çoğunluğunu parçalamaya, içine nifak sokmaya çalışıyorlar.
Oyun planları değişmeyecek.
**
İyi niyetle bakarsanız, CHP ile İYİP arasındaki gerilimin nedeni:
“İmamoğlu mu olsun, Kılıçdaroğlu mu” ikilemi.
CHP, Kılıçdaroğlu ile kazanacaklarını düşünüyor.
İYİP ise “Kazanacak aday Ekrem İmamoğlu” diyor. Mansur Yavaş’ı ise yedekte tutuyor.
Tartışma açıkta yapılıp ağzı olan konuşunca ortaya kakafoni çıkıyor.
Adayın konuşulacağı liderler toplantısına 1 hafta kala dozu da artacak gibi.
Partiler yara almadan süreç atlatılır, adayın etrafında herkes kenetlenirse…
Bu iş biter.
Erdoğan’ı istemeyen seçmen elinde mühür bunu bekliyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***