Herkese, bölgenin tümüne, Kuzey Suriye de dahil geçmiş olsun, hayatlarını yitirenlere rahmet diliyorum, yakınlarına sabır.
Deprem çok büyük bir deprem, artçılar da çok güçlü, insan ne diyeceğini bilemiyor doğrusu; altı şiddetinde depremlerde Türkiye’de önce kamu binaları yıkılır ya da zarar görürken dikkatleri kamu ihale yasasına çekmeye çalışırdık ama 7.8 şiddetinde bir depremde bu bile zor.
XXX
Biz yine bugünkü yazımıza gelelim.
Bir sakallı Celal (Celal Yalınız) efsanesi vardır, babası II. Abdülhamit’in Bahriye Nazırı, kendisi de Galatasaray Sultanisi mezunu.
Sakallı Celal’in çok ünlü sözleri var, bunlardan birisi de “Türkiye doğuya giden ama güvertesinde bazılarının da batıya koştuğu ve böylece de batıya gittiklerini zannettiği bir gemidir” benzetmesidir.
Sakallı Celal’in bu saptaması doğrudur ve bu saptamanın doğruluğu son yıllara kadar, mesela AKP’nin iktidara geldiği 21. Yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir.
Diyelim son yirmi senedir ya da otuz senedir dünyada, ekonomide ve teknolojide muazzam değişimler yaşanıyor ve bu değişimler farklı ülkelerde farklı hızlarda ama mutlaka sosyolojiyi de değiştiriyor.
TÜİK çok yakın geçmişte, 21 Aralık 2022’de “Türkiye’de konut ve nüfus sayımı 2021” başlıklı bir araştırma yayınladı.
Bu araştırmanın sonuçları Türkiye sosyolojisinin çok büyük bir hızla değiştiğini gösteriyor, bir bütün olarak siyaset ama özellikle de Erdoğan ve AKP acaba bu sosyolojik değişimin ne kadar farkındalar, emin değilim.
TÜİK araştırmasından rastgele bir, iki örnek verebilirim:
1-Ortanca (medyan) yaş 1950’lerde yirmi iken 2021’de 33.8’e yükselmiş, bunun anlamı bugün toplam nüfusun yarısının 33.8 yaşın üzerinde, yarısının altında olması.
2- 1935 senesinde çalışma yaşı denen 15-64 yaş grubunun nüfus içindeki payı %54.7 iken bugün % 67.9’a çıkmış, 0-14 yaş grubu nüfus 1935’de %41.4 iken bugün %22.4’e düşmüş, 65 yaş ve yukarı nüfus 1935’de %3.9 iken bugün 9.7’e çıkmış.
3-Okuma yazma bilmeyen erkek nüfus (15+) 1935’de %70.7 iken, bugün yüzde birin altında; kadınlarda ise 1935’de okuma yazma bilmeyen nüfus (15+) %90.2 iken bugün %4.2.
4-1970 yılında üniversite mezunu kadınların nüfus içindeki payı yüzde 0.6 (binde altı) iken bugün (2021) %16.7; 1970 senesinde üniversite mezunu erkeklerin nüfus içindeki payı % 1.3 iken bugün %18.5’e yükselmiş.
5-Türkiye’de toplam hanehalkı sayısı 25.3 milyon, hanehalklarının nüfus dağılımında tek kişilik hanehalkları %19’a yükselmiş durumda.
6- Sadece anne ve çocuk ya da çocuklardan oluşan hanehalklarının oranı %7.8.
Ortalama hanehalkı büyüklüğü 3.23 kişi (moda olan yeni siyasi deyişle “burası çok önemli”)
7-Ücretli ve yevmiyeli istihdam toplam istihdamın %71’i.
Bu sonuçlar Türkiye sosyolojisinin çok hızla değiştiğini ve yavaş yavaş da olsa modernleşme doğrultusunda ilerlediğini gösteriyor; dikkatinizi çekerim ortalama hanehalkı nüfusu 3.23’e inmiş durumda, bu oran batı standartlarına çok yakın, artık eskiden olduğu gibi kalabalık aileler pek yok, toplam istihdamın yüzde 70’den fazlası ücretli ya da yevmiyeli.
Gelelim tekrar Sakallı Celal’e ve o ünlü sözüne.
TÜİK’in bu sonuçları artık geminin kendisinin batıya doğru gittiğini ama güvertesinde de birilerinin doğuya doğru koştuğunu gösteriyor, Sakallı Celal’in saptaması belki artık tersinden geçerli sanki.
Batıya doğru giden, modernleşen toplumun, geminin güvertesinde doğuya koşanlar kimler?
AKP’liler, MHP’liler.
Türkiye önümüzdeki dönemde, hele Erdoğan ve AKP seçimleri kazanırsa, bu da önemli bir ihtimal, sosyolojik gerilimi aynen eskiden gemi doğuya giderken bazılarının da güvertede batıya koşarken yaşadığı gibi yeniden ama tersinden yaşayacak.
Geminin yöneliminin artık batı olduğu için bu seçimleri Erdoğan ve AKP’nin kaybedeceği gibi bir kaba determinizm içinde asla değilim ama trendi de iyi görmek lazım; her koşulda Erdoğan’ın ve çizgisinin işi çok zorlaşıyor, tek kişilik hanehalkları toplam hanehalklarının beşte birine çıkmış durumda.
Bu sosyolojide konser yasaklamak, gazeteci, şarkıcı tutuklamak olmaz ama siyasi sonuçlar biraz gecikmeli gelebilir sadece.
Tam da bu nedenden Erdoğan ve AKP kaybettiler ama haberleri yok diyorum, bir süre daha da haberleri olmayabilir ama sosyoloji ile kavga olmaz, bunu da unutmayalım.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***