6 Şubat’ta meydana gelen iki büyük deprem, tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Binlerce ev yıkıldı, on binlerce vatandaş enkaz altında yaşamını yitirdi. 11 kentte yıkıma neden olan depremler, binlerce vatandaşı evsiz ve işsiz bıraktı. Depremzedelerin birçoğu çadırlarda yaşamını sürdürmeye çalışırken, bir bölümü de çevre illere göç etmek zorunda kaldı.
Devlet Planlama Teşkilatı ve Merkez Bankası’nda uzun yıllar çalışan ve emekli olan ekonomist Ercan Türkan, “Kahramanmaraş Depremi Maliyet Tahmini” raporunu hazırladı. Türkan, depremin ilk maliyetini 58 milyar dolar olarak tahmin ettiğini bildirdi.
Ekonomist Türkan, “Ülkemiz 6 Şubat 2023 tarihinde büyük bir deprem felaketi ile karşı karşıya kalmış, deprem önemli can ve mal kaybına neden olmuş ve bütün ülkeyi derin bir üzüntüye boğmuştur. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Malatya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye deprem felaketinden etkilenen illerimiz olmuştur. Kahramanmaraş depremlerinde 21 Şubat itibariyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 42.310`a ulaşmıştır. 19 Şubat itibariyle 830 bin bina, 3,273 bin bağımsız birimde hasar tespit çalışmaları yapılmıştır. Hasar tespit çalışmalarında şu ana kadar açıklanan verilere göre hasar tespiti yapılabilen binaların yüzde 45,1`i, bağımsız birimlerin ise yüzde 53,3`ü hasar görmüştür. 11 ilimizde 105.794 binada yer alan 384.545 bağımsız birim yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. Arama-kurtarma faaliyetlerinde ve hasar tespit çalışmalarında sona yaklaşılması ile birlikte, yaşanan felaketin kısa ve orta vadeli etki ve sonuçları gündeme gelmeye başlamıştır. TÜRKONFED, Morgan Stanley, JP Morgan vb. kurumlar, yaşanan depremlerin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendiren, depremin mali boyutlarını ortaya koyan analizler yayınlamaya başlamışlardır. Depremin ekonomik aktivite üzerindeki etkilerin kalıcılığı ya da geçiciliği konusundaki net resmin görülebilmesi, depremin mali boyutunun gerçekçi bir şekilde ortaya konulmasını önemli kılmaktadır. Mali boyutun sağlıklı bir şekilde ortaya konulması, bundan sonra uygulanacak maliye başta olmak üzere ekonomi politikalarının tasarlanmasında da yol gösterici olacaktır. Sağlıklı ve veriye dayalı bir değerlendirme, bölge ve ülke ekonomisi üzerinde ortaya çıkabilecek potansiyel ekonomik hasarı sınırlamak açısından da kritik önemdedir.” notuyla hazırladığı raporda, şu değerlendirmeleri yaptı:
DOĞRUDAN MALİYET 10,8 MİLYAR DOLAR, BİRİKİM KAYIPLARI 47,4 MİLYAR DOLAR CİVARINDA
Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler sonucunda çok önemli can ve mal kayıpları meydana gelmiştir. Depremin ilk maliyeti 58 milyar dolar olarak tahmin edilmiştir. Bu tahminin belirli varsayımlar ve henüz olgunlaşmamış veri seti üzerinden yapılan bir tahmin olduğu, maliyetin düzeyine statik olarak değil dinamik olarak bakılması gerekliliği hatırlanmalıdır.
Türleri itibariyle bakıldığında bugünkü veriler ışığında, doğrudan maliyetinin 10,8 milyar dolar, birikim kayıplarının ise 47,4 milyar dolar civarında olacağı tahmin edilmektedir. Diğer bir deyişle depremin ortaya çıkardığı maliyetin yüzde 18,6`sı akım, yüzde 81,4`ü ise birikimlerde oluşan kayıplardan oluşacağı öngörülmektedir.
Oluşan maliyetin kesimler arasındaki birincil dağılımına bakıldığında, toplam maliyetin yüzde 53`ünün kamu sektörü, yüzde 47`sinin hane halkı ve firmalar tarafından yüklenileceği tahmin edilmektedir. Deprem bölgesindeki hanelere doğrudan yapılan yardımlar arttıkça, işgücü kayıpları nedeniyle oluşan gelir kayıplarının telafi edilmesi yönünde işgücü sosyal destek programları uygulamaya geçtikçe, hane halkı üzerindeki mali yükün azaltılması mümkün olabilecektir.
YOKSULLUKLA MÜCADELE ACİL VE ÖNCELİKLİ
Ülke genelinden %20 daha kalabalık hanelere ve daha genç bir nüfusa sahip, buna karşılık kişi başı geliri ülke genelindeki gelirin %60`ı kadar olan ve dolayısıyla göreli olarak daha yoksul olan bir bölgede yaşanan bu felaketin uzun dönemli maliyetleri de olacaktır. Genç nüfus kaybının yönetilmesi ve yoksullukla mücadele çok daha acil ve öncelikli bir hale gelecektir. Bölgeler arası yaşanacak göç hareketliliğinin de yönetimi kritik bir önemdedir.
Bölge ve ülke ekonomisi elbette bu yaraları dayanışma ve doğru tasarlanmış ekonomik ve sosyal politika demetleri ile saracaktır. Burada toplumun tamamı tarafından cevaplandırılması gereken soru, `biz bu maliyeti bugün tek taksitte ödemek yerine, Marmara depreminden bu yana geçmiş yıllara yayarak bugüne kadar ödeyebilseydik, organizasyonel yapımızı dinamik ve kendiliğinden işleyen bir hale getirebilseydik, bu üzüntü ve hasarın ne kadarını telafi edebilirdik` sorusu olmalıdır. Riskler kapıyı çalmadan önleyici tedbirleri alabilmeyi öğrenmek ve bunu talep etmek zorunda olduğumuz gerçeği ile yüzleşmek zorundayız.
RAPORUN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN.
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***