ABD’de hapis yatan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, davada Reza Zarrab’ın AKP hükümeti ile ilişkilerinin neden sorulmadığı sorusuna dikkat çekici bir yanıt verdi. ABD’li savcıların o soruları “başka raunda” sakladığını söyleyen Atilla, “Çünkü savcıların öncelikli derdi o davayı kazanmak. O noktada o ilişkileri afişe edip onun üzerine bir senaryo yazması çok anlamlı değil” dedi.
T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını “doğal ortamında” yanıtlayan Atilla, yargılanma sürecinden Reza Zarrab’a, Türkiye’ye dönüşünden Erdoğan’la ilişiklerine ve Borsa İstanbul’un başından ayrılmasına kadar geçen süreci anlattı.
Çamlıbel’in Atilla’ya yönelttiği bazı sorular ve cevapları şöyle…
‘BAŞKA RAUNDA SAKLAMIŞ OLABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORUM’
Hatırladığım kadarıyla Zarrab’a tanık olarak geldiği mahkemedeki sorgusu sırasında “AKP hükümetinden ne talimat aldın” diye net bir soru sorulmadı. Türkiye’de bakanlara rüşvet verdiği iddia edilen birinin ilişkilerinin sorgulanmaması tuhaf gelmedi mi size de?
Onu başka bir raunda saklamış olabileceklerini düşünüyorum. Çünkü savcıların öncelikli derdi o davayı kazanmak. O noktada o ilişkileri afişe edip onun üzerine bir senaryo yazması çok anlamlı değil.
Eğer hedef gerçekten Tayyip Erdoğan idiyse – ki siz böyle söylüyorsunuz- bütün dünya basını gözünü o mahkeme salonuna dikmişken neden bu yönde bir sorgulama yapmadı savcılar? Hedef bu idiyse gerçekten, bu şovu yapabilecekleri bir imkân vardı ellerinde.
Birincisi, ben zaten Zarrab’ın dinletilen o telefon konuşmalarında söylediklerinin doğru olduğunu düşünmüyorum. Konuşmadığı, muhatap olmadığı insanları muhatap olmuş gibi anlatmış olabilir. Ya da farklı konuşmaları insanların duymak istediği gibi anlatabilir. Zarrab’ın kendi kendine bir başkasına anlattığı hikâye üzerinden öyle olduğunu varsaymak bana göre mantıklı değil. Zarrab bilfiil o kişiyle konuşmuyorsa, bir başkasıyla yaptığı konuşmadaki abartılı aktarımı hiçbir anlam ifade etmiyor benim açımdan. Ama dinletilen şey bir bakanla konuşma olsaydı, o başka bir şey olurdu tabii.
‘ZARRAB DA BİLİYORDU İLGİMİN OLMADIĞINI’
Zarrab’ın duruşmadan sadece iki gün önce tanık olduğunu öğrenmeniz sizin avukatlarınızla kurduğunuz savunma stratejisini nasıl etkiledi?
Belli suçlarda insiyatif kullandığını itiraf etmiş birisiyle aynı kefeye konmak hoşuma gitmiyordu zaten. O da biliyordu aslında, benim bu konularla ilgim olmadığını.
Ve bunu yüzünüze söylüyor aslında ilk karşılaşmanızda.
Evet. Tutuklandıktan kısa bir süre sonra avukat görüşmelerinden dönerken, kendi ünitelerimize gitmeyi beklerken karşılaştığımızda söylemişti. Konunun benimle ilgisi olmadığını, bir haftaya kadar anlaşılacağını ve beni göndermek durumunda kalacaklarını.
‘BABACA’NIN HER KONUYA VAKIF OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM’
Ali Babacan o dönemde en kritik bakanlık koltuğunda oturuyor olmasına rağmen onun savcılar da Amerikan basını da onun rolü üzerinde pek durmadılar. Babacan şu an bir muhalefet partisinin genel başkanı ve bu soruları genelde geçiştiriyor.
Ben her konuya vakıf olduğunu düşünüyorum. Eğer vakıf değilse zaten görevini tam yerine getiremiyordu demek ki. Ekonomiden sorumlu bakan olarak milyarlarca dolarlık işlem hacimlerinin veya yapılan ticaretin veya Amerika ile yapılan istişarelerin farkında olmaması anlamlı değil. Babacan’ın yapılan ticarete vakıf olması Reza Zarrab’ın kendi aklıyla kurduğu işlettiği sistemin bir parçası olacağı anlamına gelmez. Banka da onun bir parçası değil. Ama Zarrab’ın kendi yaptığı dizayn çerçevesinde kimlerle nasıl ilişkiler kurduğu, kimlerle nasıl yakınlaşıp yakınlaşmadığı ayrı bir mesele.
Ekonomiden sorumlu bakan da bir banka genel müdür yardımcısı da Zarrab gibi bir adamın sistemi ne şekilde kullandığını nasıl bilemez?
Öyle bir tahmin yürütebilir ama öyle değil. O zaman şöyle bir tahmin de yürütelim; milyarlarca dolar vergi veren kişiler illegal işler çeviriyor olabilir. Böyle bir işin de herkes tarafından bilindiğini ve herkesin bir parçası olduğunu iddia etmek anlamlı değil. Bunun bilindiğini ispat etmek lazım. İnsanların bu işin bir parçası olup menfaat elde ettiğine dönük delil lazım. Aksi takdirde herkesi her şeyin içine bulaştırabilirsiniz.
‘ZARRAB’I HALKBANK DAVAISNDA TANIK OLARAK GÖREBİLİRİZ’
Zarrab, 2020 yılında at yetiştiriciliği üzerine Next Level Performance Center adlı bir şirket kurdu ve 1.2 milyon dolara bir at çiftliği satın aldı
Tanıklık programı diye bir şey var ABD hukuk sistemi içinde. Şartlarını bilmesek de anlıyoruz ki Zarrab bundan faydalandı. Faydalanıp yeni bir kimlikle hayatına devam ediyor. Hatta Florida’da bir at çiftliği kurmuş. O fotoğraflar basına yansıdı.
Ben şaşırmadım gelinen noktaya. Ama öyle bir çiftlik satın alabilmek için o paraların Amerika’ya nasıl getirildiği de ayrı bir muamma. Ha onları da FBI sağlamadı ise (gülüyor). Suçunu itiraf ettiği halde henüz kendisiyle ilgili bir ceza bile açıklanmadı. O nasıl olabiliyor bu da bir muamma. Sorsanız da cevap vermiyor mahkeme. Bu tanık koruma programının ötesinde bir şey artık. Bu direk koruma programı. (Gülüyor). Anlattığı şeylerin karşılığında bu da yanına kar kalsın diye mi düşündüler bilemiyorum.
Eğer temyiz davasından sonuç alınmaz ve Halkbank yargılanmaya devam ederse biz duruşmalarda Zarrab’ı tekrar tanık koltuğunda görecek miyiz?
Muhtemelen.
‘HALKBANK’IN TEMYİZ DURUŞMASI İÇİN İYİMSER DEĞİLİM’
ABD Anayasa Mahkemesi yaklaşık 3 ay önce Halkbank’ın temyiz talebiyle yaptığı başvuruyu ve başsavcılığın yaptığı itirazı değerlendirdiği kararını açıkladı. İlk duruşma da yarın. Nasıl bir öngörünüz var, sizce bu dava düşer mi?
İnşallah öyle olur. Ama benim Amerikan yargı sistemine güvenim kalmadığı için çok iyimser değilim. İnşallah lehimize sonuçlanır ama ben iyimser bakmıyorum.
17-25’TE ZARRAB TUTUKLANDIĞINDA HAKAN ATİLLA NE DÜŞÜNDÜ?
17 Aralık 2013 sabahı Reza Zarrab’ın tutuklandığını gördüğünüzde ne düşündünüz peki?
Ben açık söyleyeyim o gün anlatıldığı gibi bir şey yapabileceğini düşünmemiştim. Tutuklandığında da konunun daha çok vergi kaçırmakla ilgili bir şey olabileceğini düşünmüştüm.
Bütün Türkiye Zarrab’a telefonda “Seninle ilgili soruşturma olacak olsa senin önüne yatarım ben” diyen bir İçişleri Bakanı’nın ses kaydını dinledi mesela.
Tabii onlar şaşırttı. Ama bilmediğim konular. Zarrab’la ilgili ise asıl şu şaşırttı. Bankaya sunduğu belgeleri temin edip üretebilecek noktaya kendini getirmiş olmasına şaşırdım.
Belgede sahteciliğin bu kadar ileri boyuta getirilmiş olabilmesine şaşırdınız yani?
Evet. Çünkü belli bir gelir seviyesinde olan bir insanın bu kadar gözü kara sahtekarlık yapacağını düşünmüyorsunuz.
’17-25’TE SADECE ZARRAB DEĞİL BAŞKA GRUPLAR DA TESPİT EDİLMİŞ EMNİYET TARAFINDAN’
17-25 Aralık’ta ortaya dökülenlerin pek çoğunun doğru olduğu varsayımını… Geriye dönük bir okuma yaparsanız 2011- 2013 arası Türkiye’de ne olduğunu söylersiniz?
Aslında çok daha geriye gitmek lazım o tarihten. Sadece Zarrab değil başka gruplar da emniyet tarafından tespit edilmiş. Bunların Türkiye’deki birçok bankada çok sayıda işlem yaptıkları tespit edilmiş. Bu arada en az işlem yaptıkları banka Halkbank. Ama ne bu kişilerle ilgili ne de bunların yaptıkları işlemlerle ilgili olarak bankalara herhangi bir uyarı yapılmamış ya da bu insanları sitem dışına atacak herhangi bir işlem yapılmamış. Aslında Türkiye’deki finans sektörü açısından problem olacak bu konular çok daha önce tespit edilmiş ama finans kurumları uyarılmamış. Belki FETÖ belki başka saiklerle bu durum sümen altı edilmiş. Dolayısıyla bir organizasyonun yürüyüp devam etmesi serbest bırakılmış.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***