Rahibe Cathy’i 1969 yazında kayboldu, birkaç ay sonra boş bir arazide cesedi bulundu. Olay Baltimore’da yaşandı. Baltimore…Baltimore, Roma Katolik mezhebinin yuvası, ABD’de kurulan ilk piskoposluk bölgesi. Baltimore’da her muhitin bir cemaati vardı, herkes kiliseye giderdi.
1900’ların başında Avrupa’dan büyük göçle sayısı artan Katolikler, Protestan Amerikancılarla çatışmaya girdiler. Protestanlar Amerikalılar, Katolikleri hem aydınlanmacı Protestan Amerika’nın önünde bir engel hem de daha alt sınıftan olduğu için burjuvazi için bir tehdit olarak gördüler.*
Protestanlığa göre daha katı kuralları olan Katolik göçmenler, göçmenliğin zorlukları ve Yeni Dünya’nın hayal kırıklıklarıyla baş edebilmek için dinlerine daha çok sarıldılar. Katolik olmak hayatın merkezindeydi. Kendi okullarını kurdular. 1960’ların gelindiğinde Katolik okullarındaki öğrenci sayısı 4,5 milyondu.
ÖLÜMÜ YILLARCA SIR OLARAK KALDI
Rahibe Cathy’i, bu katolik okullarından Keough Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydi. Cathy’in ölümü kentte büyük bir şok ve üzüntü yarattı. Özellikle öğrencileri çok etkilendi bu ölümden. Çok sevilen bir öğretmendi rahibe Cathy’i. Rahibeler tarafından yönetilen okuldaki diğer rahibelere benzemezdi Cathy’i. Daha genç, daha coşkulu ve şefkatliydi…
Ölümü yıllarca bir sır olarak kaldı. Bütün kentin bildiği bu sırrı taşımak öğrencileri için ağır bir yüktü. Yıllar sonra iki öğrencisi cinayeti çözmeye karar verdi. Artık yetmişli yaşlarında olan bu iki kadın “Catherine Cesnik ve Joyce Malecki İçin Adalet” isimli facebook grubu kurdu ve kendilerine ulaşan insanlar üzerinden cinayeti çözmeye çalıştılar. Yine Keough Lisesi öğrencilerinden bir kadının yeğeni Ryan White, bu hikayeyi belgesel yapmaya karar verdi. Belgesel 2017 yılında “The Keepers” adıyla Netflix’te yayınlandı.
Gemma Hoskins ve Abbie Fitzgerald Schaub’un cinayet araştırması, filmin baş karakteri olan Jean Wehner ile bambaşka bir boyut kazanır. Jean Wehner aynı zamanda Cathy Cesnik cinayet dosyasının 1994 yılında yeniden açılmasını sağlayan gizli tanıktır.
1969 yılında 16 yaşında bir lise öğrencisi olan Jean Wehner, 38 yaşına geldiğinde ev satın almak için tanıştığı emlakçının Keough lisesi öğrencisi olduğunu öğrendiğinde ve bu arkadaşı onu mezunlar buluşmasına davet ettiğinde hayatı dönülmez bir noktaya gelir. Yüzleşme sürecine giren birçok cinsel istismar mağduru gibi.
Mezunlar buluşmasına gitme fikri Jean’ı çok rahatsız eder ama neden rahatsız olduğunu anlamaz. Keough lisesi ile ilgili düşünmenin neden onu hep rahatsız ettiğini anlamaya çalışırken, ofis kapısını kapattığı rahip Maskell’in kapısı o gün tekrar açılır!
“Kapının kapandığını duyduğumda az önce olan her şeyi unuturdum.” Çocukluğunda cinsel istismara maruz kalan birçok mağdur gibi Jean Wehner de hayatta kalabilmek için, yaşadıklarına tahammül edebilmek için anılarını bastırır.
Dissosiyatif amnezi; hafızanın insanın iradesi dışında anıları bastırıp hatırlanamaz hale getirmesi. 1990 başlarında tartışılan, daha sonra bilimsel bir nitelik kazanan dissosiyatif amnezi, o dönem birçok çocuklukta cinsel istismar vakasının mahkemelerde alay konusu haline gelmesine neden olur.
1994 yılında rahip Maskell ile ilgili dosya yeniden açıldığında, Jean Wehner dışında 100’e yakın istismar mağduru ya da tanığa rağmen dava düşer. Çünkü “Başsavcı Sharon May, kilise ile ilgili bir dava olduğunda her zaman kilise lehine karar verir.”
SUÇLULUK DUYGUSU
Jean Wehner’i, Maskell’in ofisinin kapısına götüren, liseden önce eniştesi tarafından maruz kaldığı cinsel istismar sonucu duyduğu suçluluk duygusuydu. İstismar mağdurlarının en zor baş ettiği duygu, suçluluk…
Suçluluk duygusu, başka sorunların yanı sıra mağduru sonraki hayatında istismara açık hale getirir. “O gün, günah kabinine girmeseydim hayatım bambaşka olabilirdi.” Günah kabininde Jean, eniştesinin yaptıklarını anlatırken mastürbasyon yapan rahip Magnus ve sonrasında tecavüzlere dahil olan rahip Maskell’in yaptıklarıyla Jean’in hayatı kabusa döner. Kabustan da öte…
Jean, rahipler tarafından hem ölümle tehdit edildiğinden hem de rahiplerin onu orospu olduğuna ve içindeki kötülüğü çıkarmak için ona tecavüz etmeleri gerektiğine inandırdığından ofise gitmeye devam eder.
“Yaptıkları şeyler onların deyimiyle kutsal ayinlerdi. Menisinden komünyon gibi bahsetti.”…
“Bunun istismar olduğundan haberim yoktu. Bu adamlar yetki sahibiydi, inançlıydı ve iyi insan olmama yardım ediyordu…”
HERKES BİLİYOR AMA KİMSE KONUŞMUYORDU
Okulda istismara uğrayan sadece Jean değildir ama hiç kimse bu konudan bahsetmez.
“Rehber öğretmen rahip Maskell’in ofisine gitmemiz anonsa edildiğinde sınıfa ölüm sessizliği çökerdi ve diğer kızlar size acıyarak bakardı. Öğretmenler de gözlerini çevirirdi…”
Okuldaki birçok insan istismarları bildiği halde, birçok kız cinsel istismara maruz kaldığı halde gerçek nasıl oluyor da ortaya çıkmıyordu? Tek sebebi kızların suçluluk duygusu muydu? Çünkü Maskell’in ofisine giden bazı kızların öncesinde başka cinsel istismar hikayeleri vardı. Rahip Maskell ve Magnus bunu onlara karşı hep kullandı. Ancak tek sebep suçluluk duyguları değildi.
Maskell’in abisi polisti, polis arkadaşları vardı. Kentteki birçok kurumla arası iyiydi Maskell’in. Okul dışındaki resmi kurumlarda da rahiplik yapıyordu. Belki de bunlardan daha fazla Maskell’i güçlü kılan, kentteki polis, rahip, esnaf birçok kişinin kızları istismar etmesine izin vermesiydi.
“Odasına girdiğimde sandalyede oturan biri olurdu. Kim olduğunu
bilmezdim. Maskell’in benden öğrendiği şeyler vardı eniştemle aramda olan şeylerle ilgili. Eniştemin yaptığı şeylerden biri, devamlı gittiği bir bar vardı ve beni arka odaya götürürdü. Başkalarının beni taciz etmelerine izin verirken kapıda beklerdi. Hep benim koruyucum olduğunu düşünmüştüm. Sonra diğer insanlar beni taciz ederken Maskell de kapıda beklemeye başladı. Sanki artık Maskell koruyucum olmuştu.”
RAHİBE CATHY SESSİZ KALMADI
Bütün kent bu istismarlara sessiz kalır bir kişi dışında. Rahibe Cathy…
Rahibe Cathy’nin, Maskell ve Magnus ile ilgili tahmin ettikleri Jean’in ona açılması ile netlik kazanır. Cathy’i polise gitmeye karar verir. Ardından Cathy’i ortadan kaybolur. Neler olduğunu 1990’ların başında Jean’in anılarının geri dönmesiyle öğreniriz. Jean, Cathy’nin ölü bedenini gördüğünü hatırlar. Jean okulda olanlarla ilgili hatırlamaya başladığı her şeyi mahkemede anlatır. 100’e yakın mağdur ve tanığa rağmen dava düşer.
Çünkü birçok çocuğun cinsel istismarı olayında bildiğimiz gibi suçlu bütün okul idare ve kadrosudur, bütün kenttir, bütün ülkedir, bütün dünyadır. Filmde öne çıkan mağdur Jean Wehner, Teresa Lancaster ve birçok kadın, birçok erkek adalet mücadelesinden vazgeçmediler. Birkaç gün önce bir rapor açıkladılar. Baltimore’da on yıllar içinde 600’dan fazla çocuğun 158 rahip tarafından istismar edildiğine dair. Bu rapor onların mücadelelerinin sonucu.
Adalet mücadelesi, mağdurların kaybettiklerini geri getirmez ama dünyanın kötülüğünü kabullenebilmeyi bu kötülüğe rağmen dünyanın iyi bir yer olabileceğini umut etmeyi kolaylaştırır ve en önemlisi de bir daha başka bir çocuğun bunu yaşamamasını sağlama çabasıdır.
Facebook sayfasında yayınladıkları raporun altına yorum yaptım ve geri döndüler. Onlara ulaşmaya çalıştım çünkü dayanışmaktan başka yolumuz yok.
*Julie Byrne/Duke University/
Roman Catholics and Immigration in Nineteent
Meliha Yıldız: 1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı, bu onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***