HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Türkiye Cumhuriyeti devletini ayakta tutan sütunları birer birer yıkan iktidar, toplumun zihinlerini şatafatlı gösterdiği düne odaklandırıyor. Buna inanlar da dolu dizgin Osmanlı’nın geri döndüğünü sanıyor. Yakın dönem tarihçisi gazeteci Mustafa Armağan bile Osmanlı’nın “loading” yaptığına inanıyor.
Önce Osmanlı’nın geri gelip gelmeyeceğine, sonra da Mustafa Armağan’ın “loading/yükleniyor” notu düşerken kullandığı armanın hikayesine bakalım.
Sokak takımının Osmanlı hayali kurmasının tek başına bir kıymet-i harbiyesi yok. Ama yakın tarih üzerine araştırmaları ve eserleri olan Mustafa Armağan gibi bir isim eğer bunu mizah amaçlı yapmadıysa, biraz daha ciddiye alınması gerekir diye düşünüyorum.
Armağan, bu paylaşımı bir tür yeni yıl kutlaması olarak sosyal medyasından paylaştı. Yeni yıl mesajını Cumhuriyetin 100. Yılının başlaması çerçevesinde yazdı.
Dünyanın en büyük imparatorluğunu inşa eden İtalyanlar, Roma İmparatorluğunu yeniden kurma gibi bir hayal/hedef peşinde koşuyorlar mı? Ya da aklı başında bir Yunan, Bizans İmparatorluğu hayaliyle yaşıyor mu?
Osmanlı İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu, Habsburg hanedanlığı, Göktürk, Selçuklu ya da Endülüs İmparatorluğu gibi yıkılıp gitti. Bunların hiçbirini canlandırmak mümkün değil.
Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmakta olduğunu topluma empoze etmeye çalışanlar da imkan bulurlarsa dünü değil ancak kendi Erdoğan hanedanlıklarını kurarlar. Bunun çalışmalarının yapıldığına dair çok sayıda iddia ve belirti yok değil.
Esas itibariyle, Armağan’ın yaptığı bu paylaşım ve buna benzer yaklaşımlar, “Türkiye Cumhuriyeti’ni saltanatla değiştireceğiz” mesajı taşıyor. En net ifadeyle ise devleti yıkmaya teşebbüs…
İşin bu tarafının beni ilgilendirmediğini belirtip kaldığım yerden devam edeyim.
OSMANLI ARMASININ ARDINDA KIRIM SAVAŞI VAR
Osmanlı’da bayrak ve tuğra geleneği vardı, arma hiç olmadı. Bu gelenek 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etti.
Batı’da arma Haçlı Seferleri sırasında kullanılmaya başlandı. Şövalyeler, kendi birliklerini ayırt edebilmek için belirli bir arma kullanıyordu. Sonraları arma kullanma, asil ailelerden üniversitelere, meslek odalarından tarikatlara kadar yaygınlaştı.
Osmanlı’nın asi çocuğu olan Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, ordusunu oğlu İbrahim Paşa kumandasında Suriye üzerinden yürütüp Torosları aşırdı. Mısır ordusunun, Konya üzerinden Kütahya’ya kadar gelmesi üzerine tahtından olacağından çekinen II. Mahmut Rusya’dan yardım istedi.
Çağrıya olumlu cevap veren Ruslar, Hünkar İskelesi Antlaşmasını yaptılar ve gönderdikleri koca donanma 1833 yazında İstanbul’a gelip demirledi. Kavala‘dan kurtulduğunu sanan Osmanlı Sarayı, başına nasıl bir bela aldığını 20 yıl kadar sonra fark etti.
Böylelikle Rusya, Osmanlı’nın ne kadar zayıf olduğunu içeriden görme fırsatı buldu. 1853’te Osmanlı toprağı olan Eflak ve Boğdan’ı (Bugünkü Moldova ve Romanya’nın kuzeydoğu bölgesi) işgal etti. Ruslar, daha sonra da Sinop açıklarında Osmanlı donanmasını sulara gömdü.
Batı’nın güçlü iki ülkesi olan Fransa ve İngiltere, çıkan Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı’nın mağlup olması halinde Rusların sıcak denizlere inme ihtimaline karşı İstanbul yönetiminin yanında yer aldı. Fransa ve İngiltere’nin Osmanlı ile müttefik olması karşısında Rusya pes etti.
Kırım Savaşı’nın Osmanlı tarihinde hayati bir önemi var. İlk sistemli dış borç almaya bu savaşla başlandı. Abdülmecid’i borç almakla eleştiren halefi Abdülaziz’in kendisi de sonradan müptela gibi borç almaya doymadı. Nihayetinde II. Abdülhamid zamanında devlet iflas etti ve borçları ödemek üzere Düyûn-ı Umumiye kuruldu.
OSMANLI ARMASININ HİKAYESİ
Kırım Savaşı’nı Osmanlı’nın kazanması üzerine Fransız Kralı III. Napoleon (krallık dönemi: 1852-1870), müttefiki Sultan Abdülmecid’e (1839-1861) Légion d’honneur nişanı verdirip yakın ilişkiler kurdu.
İngiltere Kraliçesi Victoria, Fransa’nın Osmanlı ile kurduğu bu sıcak ilişkilerin dışında kalmak istemedi. İngiltere adına Dizbağı Nişanı (Knight of the Garter) verilmesini kararlaştırdı.
Ancak bir sorun vardı. Dizbağı Nişanının verilmeye başlandığı 1346’da Kral III. Edward döneminden bu yana süren bir gelenek vardı. Nişanı alan kişi ya da hükümdarın arması, Londra’daki Windsor Sarayı’ndaki Saint George Kilisesi duvarında sergilenirdi.
Kraliçe Victoria, Sultan Abdülmecid’in armasının bulunmadığının anlaşılması üzerine, adının Prens Charles Young olduğu kayıtlarda geçen bir arma uzmanını Osmanlı’ya arma tasarlamak üzere görevlendirdi. Yine kayıtlarda yer aldığına göre Etyen Pizani isimli Ermeni bir Osmanlı vatandaşı arma uzmanına tercümanlık yaptı.
Arma tasarımcısı Prens Charles Young, İstanbul’da bir yıl süreyle farklı alanlarda çalışma yaptı. Osmanlı’nın değişik kıtalardaki varlığını temsil eden iki ayrı bayrağı, sorgucu, hilali, tuğrayı öne çıkaran bir arma tasarladı.
Arma çizimleri Kraliçe Victoria’nın onayını aldıktan sonra İstanbul’a gönderildi. Tasarlanan armayı Abdülmecid de beğendi. Osmanlı arması bu şekilde oluşturulduktan sonra 1854 yılında Saint George Kilisesi’ndeki yerini aldı.
Dizbağı Nişanı dolayısıyla oluşturulan arma bir süre ilgi görmedi. II. Abdülhamid, padişah olduktan sonra gücünü ortaya koyma arayışını sürdürdüğü dönemde 17 Nisan 1882’de resmi arma olarak onayladı.
Osmanlı arması, II. Abdülhamid döneminde inşa edilen pek çok esere nakşedildi.
En üstte yer alan güneş sembolünün padişahın gücünü anlattığı belirtilirken, kimi komplo teoricileri, bunu Osmanlı’nın gücü değil, üzerinde güneş batmayan İngiliz imparatorluğunu simgelediğini öne sürdü. Osmanlı Sarayı ise güneşin Osmanlı’nın büyüklüğünü ve Batılılaşmasını ifade ettiğini gösterdiğini var saydı.
ARMAĞAN’IN ‘LOADİNG’İ YERİNE TAM OTURMUŞ OLDU
Mustafa Armağan, bu sitenin okuyucularına yabancı olmasa gerek. İngiliz düşmanlığı yaptığı çok sayıda yazısı var. Dahası başında bulunduğu Derin Tarih dergisinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün İngiliz ajanı olduğunu ortaya koymaya çalıştığı pek çok yazı yayınlandı.
İngiliz Kraliçesi Victoria’nın emriyle hazırlanan Osmanlı armasını paylaşıp altına da yeni yıl mesajı olarak “geliyor gelmekte olan” gibi Türkçe tabir yerine “loading” diye İngilizce ifade kullanması amacıyla tam örtüşmüş görünüyor.
Armağan’ın Osmanlı diye hava attığı bu armanın İngiliz ürünü olduğunu bilmeyecek kadar cahil olduğunu sanmıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılıp yerine yeni dönemin başlayacağını umanlar, hedeflerine adım adım yaklaştıklarını sandıkları bir dönemde rüzgârın çok farklı eseceği günlerin arifesinde olduklarını unutmasınlar.
Hayalle yaşayanların sonu hep hüsranla biter.
Armağan’ın dile getirdiği dilden yazayım:
Osmanlı çoktan “game over” oldu.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***