HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
AK Parti’nin 20 yıl önce yüzde 29,75 olarak devraldığı enflasyon, 2022’de TÜİK rakamlarıyla yüzde 64,27’ye ulaştı. Sorun sadece enflasyon değil, en düşük memur maaşı ile asgari ücret arasındaki fark kapanmak üzere. Gelinen nokta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pek gündeme gelmeyen devrimci yönünü ortaya koydu.
AK Parti’nin iktidara gelmesiyle attığı başarılı adımlardan birisi enflasyon alanında oldu. Yüzde 29,75’ten aldığı enflasyonu iki yıl içerisinde tek haneli rakamlara indirdi. Küresel krizin etkilerini sürdürdüğü dönem hariç, 2016’ya kadar hep tek haneli olarak seyretti.
Tayyip Erdoğan, enflasyonun tek haneler etrafında seyrettiği yıllarda, önceki iktidarlar döneminde halkın enflasyon altında ezildiğini, kendilerinin ise bu alanda nasıl başarılı olduklarını anlatıp durdu.
AK Parti, başlarda toplumun hemen her kesiminden oy alıyordu. İlerleyen yıllarda takip edilen politikalardaki ayrımcılık, eğitimli kesimi iktidar partisinden uzaklaştırmaya başladı. Özellikle Gezi Parkı protestolarından sonra, AK Parti yönetimi bunu açıkça dile getirmeye başladı.
Eski Bakan Taner Yıldız’ın ‘Eğitim seviyesi arttıkça Ak Parti’nin hitap ettiği kesim de daralıyor’ dediği görüntüler gündem oldu pic.twitter.com/fSnYxsME4W
— Haberdar (@Haberdar) September 18, 2017
Hatırlarsanız dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, “Eğitim seviyesi arttıkça AKP’nin hitap ettiği alanın daraldığını görüyoruz. Anketler de bize bunu söylüyor” sözleriyle bunu dile getirmişti.
Taner Yıldız’ın bu sözleri sarfettiği 2013 yılından itibaren AK Parti, herkesi kucaklama yerine kendi kitlesine odaklanmayı seçti. Eğitim seviyesi yüksek olan kesime, “Ben de size gösteririm” diyen bir politika takip etmeye başladı.
Enflasyonun hız kazanmasıyla birlikte, Erdoğan yönetimi tavrını netleştirdi. Eğitilmiş işgücüne yönelik ücretler düşük tutulmaya başlandı. Niteliksiz kesimin ücreti olarak nitelendirilen (Türkiye’de özel sektörün ücreti) asgari ücretse memur maaşlarına nispeten üstte belirlenmeye başlandı.
Asgari ücrete yüzde 55 oranında zam yapılarak 8 bin 500 TL düzeyine çıkarıldı. TÜİK’in 2022 enflasyonunu yüzde 64,27 olarak açıklamasıyla emekliye yapılacak zam da buna bağlantılı olarak belirlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, memura ve emekliye yapılacak zammı yüzde 25 olarak duyurdu. Erdoğan bu “müjdesini” Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) toplantısında açıkladı. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, yüzde 25’lik zam açıklamasını ayakta alkışladı.
Esas itibariyle memur, AK Parti’nin arka bahçesi olarak hizmet veren Memur-Sen’in yetkili olduğu son 10 yıl içerisinde sistematik olarak yoksullaştırıldı. Bu sendika görünümlü yapı, 2012-2022 arasında 6 toplu sözleşme gerçekleştirdi. Bu dönemde memur maaşları enflasyonun altında kaldı ve memur yoksullaştı.
İktidar, Memur-Sen maşasıyla ülkede eğitimliyle eğitimsiz, nitelikliyle niteliksiz, diplomalı ile diplomasız arasındaki farkı eritti. En düşük memur maaşının asgari ücret düzeyine düşmesiyle Türkiye’de eğitimin statü değiştirme gücü sıfırlanmış oldu.
Eğitimin cezalandırıldığı bir dönemi yaşamaya başladık. Bu devlet kademelerindeki insanların kendisini geliştirmeyi bırakmasını beraberinde getirir. “Beşeri sermaye” denilen yetişmiş beyinlerin devletten kopmasına, kopmasa bile bulundukları yerde çürümesine neden olur.
Bu tablo, az ücret almaya olan kahırlanma kadar, belki de daha fazla kendinin değersiz görülme duygusunun ittiği bir çürüme çukuru olur.
30 yıllık hizmeti olduğunu belirten bir mühendisin tepkisi, bu tabloyu ortaya koyar gibi:
“30 yıllık mühendisim. Aldığım maaş 15 bin TL. Beni dışarı göreve götürüp getiren kamu işçisi ilkokul mezunu şoförün maaşı 12 bin TL.”
Yıllarını okumaya verip yeni atanmış bir öğretmenin eline 9 bin TL para geçiyordu. Üstelik bunun yarısı kiraya gidiyordu. Kendi memleketinde asgari ücretli bir iş bulabilen vasıfsız bir işçi, son düzenlemeyle şehirde öğretmenlik yapan birinden daha iyi duruma gelmiş oldu.
Öyle anlaşılıyor ki, başından bu yana iktidarın hedeflediği amaç, sonuç vermiş gibi. Herkesin yoluna baktığı, liyakatın sıfırlandığı bir tablo bu…
AK Parti iktidara geldiğinde ortalama bir memur maaşı asgari ücretin üç katıydı. 2023 yılı başından itibaren 1,1 katı düzeyine geriledi.
Ortalama SGK emekli aylığı asgari ücretin 1,5 katı kadardı. Şimdi emekli aylığı, asgari ücretin üçte ikisi kadar.
EN DEVRİMCİ LİDER ERDOĞAN
Aslında gelişmiş Batı ülkelerinde ücretler arasında Türkiye’deki kadar bir uçurum bulunmuyor. Ama arada bir fark var. Orada eline asgari ücret geçen bile asgari geçim standartlarını sağlayabiliyor.
Türkiye’de asgari ücret alanlar da kalifiye eleman ücreti alanlar da geçinmekte zorluk çekiyor. Yani herkes fakir.
Erdoğan için “devrimci lider” lafları ediliyordu. Reis, gerçekten devrimciymiş. Ülkeye komünizmi getirdi.
Reis, kendi avanesi dışında makam mevki fark etmeksizin herkesin eşit ücret almasını hayal ediyor olmalıydı. Cumhuriyet’in 100. Yıl hedeflerini gerçekleştiremediyse ücrette eşitliği sağlamış oldu.
Öyle görünüyor ki bir dönem daha oy verirseniz profesör ile asgari ücretli arasında bir fark kalmayacak.
Boş verin hepsini…
Emeğinizi sömürüp sofranıza gelen ekmeğinizi küçültüyorsa da Cuma namazına gitmenize izin veriyor.
Memurun asgari ücretliden daha düşük maaş alması hayaldi, devr-i AK Parti’de gerçek oldu.
Seçimin erkene çekilmesinin tartışıldığı günlerdeyiz. Erdoğan, toplumu kendine bağlı ve bağımlı kılmak için elinde tuttuğu bir kart daha var. Seçim öncesi son kozunu sandığa gitmeden bir ay önce kullanacak, memur ve emekli maaşlarına ek bir lütuf zammı bağışlayacak.
Cehaletin kutsandığı bir dönemden geçiyoruz. “Anadolu feraseti” diyerek yıllar boyu sağ popülist politikalar, ülkeyi bu darboğaza getirdi. Gelinen noktada cehaletin hangi sistemin havuzunu doldurduğunu hep birlikte yaşayarak görüyoruz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***