Osman ÇAKLI
İSTANBUL – Ulusal Süt Konseyi (USK) 31 Ocak Salı günü (bugün) üretici ve sanayicilerle yaptığı görüşmeye istinaden olağanüstü toplanma kararı aldı. Hali hazırda USK’nin çiğ süt için referans fiyatı 8,5 TL, ancak durumda üreticiler 7 ila 11 TL arasında alıcı bulabiliyor. Süt üreticiliği yapan hayvancılar, maliyetin artması nedeniyle üretimden çekilmeye başladı. Azalan hayvan sayısına paralel süt üretimi de düştü. TÜİK verilerine göre 2022 yılının son aylarındaki süt üretimi bir önceki yıla göre yüzde 3,4 oranında düştü.
Konya, Hatay ve Uşak’tan görüştüğümüz hayvancılardan biri üretimden tamamen çekildiğini söylerken, bir diğeri reel durumda 11 liranın ‘iyi’ fiyat olduğunu söyledi. Hatay’daki üretici ise üretim maliyetlerini kısmak için agroekoloji yöntemlerine başvurduğunu ve sonuç aldığını ifade etti.
‘KAR EDEMEYİNCE BÜTÜN HAYVANLARIMI SATTIM’
USK, süt fiyatlarını en son 14 Ekim 2022’de güncelleyerek, çiğ süt referans fiyatının 8 buçuk TL olduğunu duyurmuştu. 2023 için beklenen referans fiyatın ise bugün açıklanması bekleniyor. Hayvan yeminde yüzde 200’lere dayanan zamla artan girdi maliyetinden yakınan hayvancılar, sattıkları sütle maliyeti karşılayamadıklarını ifade ediyor. Özellikle küçük çiftçiler daha az süt ürettiği için istediği karlılığı elde edemeyince piyasadan çekilme kararı aldı.
Onlardan biri de Uşak’ta yaşayan Şadet Tunç. Gedikler köyünde yaşayan Tunç’un hayatı boyunca yaptığı tek iş tarım ve hayvancılık.
Hayvancılıkta karlılık payının düştüğünü anlatan Tunç, 15 hayvanından 14’ünü sattığını söyledi. Borçlarını başka türlü ödeyemediğini anlatan Tunç, “İneklerimin hepsini sattım. Bir tane bıraktım o da kendi ihtiyaçlarım için yani ticaret yapmıyorum. Sağlık sorunlarım da etkili oldu ama artık kar olmuyordu. Bir saman paketi 100 lira olmuş. Bu nasıl alıp hayvana vereceğim! Süt fiyatı artsa da yem ve saman fiyatları da artıyor” ifadelerini kullandı.
‘11 LİRA KARLI BİR FİYAT’
Ziraat Mühendisi Ramazan Erten, Konya’da sektörün içerisinde süt alıp satarak yer alıyor. 11 liraya kadar çıkan süt alım fiyatlarının yeterli olduğunu söyleyen Erten, geçtiğimiz yıllarda pandeminin olması, sert kış koşullarının olması ve uzun süre süt fiyatının belirlenmemesi nedeniyle üretimde azalmalar olduğunu hatırlattı.
Türkiye’deki süt sanayicisinin Avrupa’da da yer almaya başladığına dikkati çeken Erten, arzdaki düşüş ve artan talebin fiyatlarda dengesizlik yarattığını söyledi. Erten, hayvancıların bir litre sütü üretirken 9,25 lira harcadığını bunun üzerinde olan her fiyatın kar olduğunu sözlerine ekledi.
Farklı şehirlerde değişen süt alım fiyatını rekabet azlığına ve örgütsüz davranışla ilgili olduğunu düşünen Erten, “Rekabetin olmadığı yerlerde fiyatlar aşağı düşebilir. Günlük bir ton süt üreten işletmeler temel olarak alınır. Ancak beş litre sütü olan da rekabet etmeye çalışıyor. Arada fiyat kıranlar da yok değil. Toplayıcılar bu tarz işlere girişebilir. Örgütlü hareket edilmiyorsa, üretici de bilinç yoksa bunlar olabiliyor. Bazen insanlar ‘kazanmıyoruz’ diyerek yaygara koparmak istiyor. Bunlar da var. Tabii şu da var. Üretici ne kadar çok kazanırsa o kadar çok yatırım yapar. Bu da raflara yansır. Asıl sorunun arz-talep dengesinin kırılması olduğunu bilmemiz lazım.”
‘KENDİ KENDİNE YETEN BİR ANLAYIŞI TEMEL ALMAYA BAŞLADIK’
Serbay Mansuroğlu Antakya’da küçük üreticilik yapıyor. Süt fiyatlarıyla ilgili temel sorunun girdi maliyetlerinin olduğunu söyleyen Mansuroğlu, “Bu sene ilk defa peynir, et fiyatlarını geçti. Enerji maliyetlerindeki artış ile yem fiyatlarındaki artış üretim maliyetlerinde baskı oluşturuyor. Yem şirketlerine ve enerjideki bağımlılığa çözüm agroekolojik, yani geleneksel üretimle bilim ve tekniği buluşturan anlayışta. Sanayiciler sütün 10 lira olması gerektiği yönünde baskı uyguluyor fakat süt, piyasada 11 liradan alıcı buluyor. İnekler kesilince sanayiciler süt bulamaz oldu. USK’nin 8 buçuk lira olan fiyatını yukarı çekmek zorunda kaldı. Ancak maalesef 7 liraya da süt satılan yerler var. Örgütlü bir üretici yok. Fiyatları tekeller belirliyor, bu nedenle de 7 liraya kadar düşebiliyor” dedi.
Mansuroğlu, girdi maliyetlerini azaltmak için agroeokoliji yöntemlerine başvurduklarını söyledi. Amaçlarının kendilerine yetebilen bir hayvancılık yapmak olduğunu anlatan Mansuroğlu, 11 liranın ‘iyi fiyat’ olmadığını sözlerine ekleyerek şöyle konuştu:
“Kendi otumuzu ekip, kendi yemimizi üretip girdi maliyetlerindeki baskıyı azaltmaya çalıştık. Bu krizden çıkmanın yolu kendi kendine yeterliliği sağlamak, hayvancılıkla birlikte biyoçeşitliliğe dayalı bitkisel üretim yapmak. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Dünya’da da örnekler var. Türkiye’de Çiftçi Sen, dünyada La Via Campesina rehberimiz durumunda. Son bir buçuk senedir agroekoloji denilen anlayışla üretim yapıyoruz. Bölgenin koşullarına göre hayvanlar seçmeye başladık. İnek ırkını, beslenmeyi değiştirerek süt üretmeye çalışıyoruz. 40 litreleri zorlamak yerine 25-30 litre alıp daha nitelikli süt alıyoruz.”
Küçük çiftçilerin endüstriyel üretimi taklit ettiğini düşünen Mansuroğlu, bu anlayışın terk edilmesi gerektiğini savundu. Mansuroğlu, uygulanan ekonomi politikalarının üretici odaklı olmadığını belirterek çiftçilerin toplumsal muhalefeti büyüterek bu süreci tersine çevirebileceğini kaydediyor. Aksine yarın yapılacak toplantıda USK 14-15 lira fiyat açıklasa da uzun vadeli çözüm olmayacağı görüşünde.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***