AMED – Kemal Kurkut cinayetinde sanık polisin “cezalandırılmasına yer olmadığı” kararını değerlendiren avukat Serdar Çelebi, “Polisin korunması gerekiyordu, baştan beri istenen buydu. Cezasızlık politikası ‘canlı bomba’ açıklamasıyla başladı” dedi.
Amed’te 2017 Newroz kutlaması sırasında polis Yakup Şenocak’ın öldürdüğü üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un istinaf kararı doğrultusunda yeniden yargılamaya giden Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, faile “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verdi.
Serdar Çelebi
‘YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ’
Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’nin talebi doğrultusunda yeniden gittiği yargılamada “sanık polise ceza verilmesine yer olmadığı” karar verdi. Kararı değerlendiren ailenin avukatı Serdar Çelebi, Kurkut’un polis Yakup Şenocak’ın silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirdiğine dair daha önce kriminal incelemenin raporu olduğunu hatırlatarak, baştan beri sanık polise ceza verilmemesi amacı güdüldüğünü söyledi.
Verilen kararı anlamak için olayın nasıl geliştiğine bakmak gerektiğini dile getiren Av. Çelebi, Kurkut’un Newroz kutlamalarına katılmak için geldiğini ve polisin kendisine yönelik tutumuna karşı protesto eylemi yaptığını hatırlatarak, “Ortada hiçbir sebep yokken, başka türlü onu sakinleştirme imkânı varken polis durup dururken silah kullanarak Kemal Kurkut’un yaşam hakkını ihlal etti” dedi.
‘CEZASIZLIK CANLI BOMBA AÇIKLAMASIYLA BAŞLADI’
Diyarbakır Valiliği’nin olayın ilk anında “canlı bomba” açıklaması yaptığını anımsatan Çelebi, “Polisi koruma refleksi, içgüdüsü, ‘cezasızlık politikası’ orada başladı” diye belirtti.
Gazeteci Abdurrahman Gök’ün çektiği fotoğraflar olmasaydı, Kurkut’un canlı bomba ilan edileceğini, belki de onu öldüren polisin de kahraman ilan edileceğini ifade eden Av. Çelebi, “Gazetecinin fotoğrafları, bize durumun öyle olmadığını, bir gencin üstü çıplak ve herhangi bir bomba olmayan bir gencin canice katledilmesi olayı olduğunu ortaya çıkardı” diye konuştu.
‘SANIĞIN SUÇU İŞLEDİĞİ SABİTTİ’
Soruşturma aşamasında dosyada gizlilik kararının verildiğini ve avukatların bu sürece dahil edilmediğini sözlerine ekleyen Çelebi, soruşturmanın ise hiçbir zaman etkin bir şekilde yürütülmediğini kaydetti. Olayda kullanılan kurşunlara ait boş kovanların olay yeri inceleme ekibi tarafından değil, orada ateş eden polisler tarafından delillerin karartılması yöntemiyle toplanarak imha edildiğini belirten Çelebi, olay yerindeki kamera sayısının bunlara ait görüntülerin bulunup bulunmadığını hiçbir zaman öğrenmediklerini söyledi. Çelebi, şöyle konuştu: “Sadece gazetecilerin çekmiş olduğu görüntüler ve orada bulunan bir aracın görüntüsü üzerinden bir şeyler bulunmaya çalışıldı. Buna rağmen görüntülerde sanığın bu suçu işlediği sabitti.”
‘SUÇUN HUKUKA UYGUN OLDUĞU ANLAMINI TAŞIYOR’
“Mahkeme beraat kararı verdi, çünkü polisin korunması gerekiyordu, baştan beri istenen buydu” diyen Çelebi, “cezaya yer olmadığı” kararının suçun hukuka uygun işlendiği, bu suçtan dolayı failin cezalandırılmayacağı anlamı taşıdığını söyledi. Mülkiye müfettişlerinin silah kullanma şartının oluşmadığına dair raporunun altını çizen Çelebi, şöyle devam etti: “Olayla ilgili yürütülen soruşturma dosyasında, Mülkiye Başmüfettişi tarafından hazırlanan raporda, polislerin silah kullanmasının yasal yol olmadığını, şartların oluşmadığını, Kurkut’un oradakilere zarar veremeyeceğini belirterek, silah kullanmasını yasaya aykırı buluyor. Buna rağmen yargı, idarenin kendisini bile aşarak bu eylemi hukuka uygun hale getiriyor. Cinayetin işlenmesini hukuka uygun buluyor. Bu açıdan beraat kararından çok öte anlamı ve sonuçları dar olan bir karar.”
‘SUÇ SABİT AMA CEZA VEREMEZSİN DİYOR’
Verilen beraat kararı ile “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı arasındaki farklılıklara işaret eden Çelebi, şunları dile getirdi: “Yerel mahkeme beraat kararı verdi. İstinaf beraat kararının yanlış olduğunu söyledi. Beraat kararını vermek, aslında aynı zamanda sanığın suçu işlemediğini tespitidir. Beraat kararının bozulup, ceza verilmesine yer olmadığına karar veren İstinaf Mahkemesi, suçun sanık tarafından işlendiği kabul edilmesi gerektiğini, ancak sanığın bu suçu işlemesinde hukuki yarar ve hukuka uygun olduğunu söylüyor. Hukuka uygunluğu üzerinde sanığa ceza verilemeyeceğini belirtiyor. Bire bir ‘Sanık bunu yaptı.’ ibaresi olmasa dahi karar, anlamı itibariyle suçun sanık tarafından işlendiği onaylanmış oluyor. Ona rağmen koruma altına alınıyor. Yerel mahkeme suçun sanık tarafından işlenmediğini söylüyor. Yerel mahkeme ‘Suçun kimin tarafından işlediğini bilsem, ceza vereceğim’ diyor. Ama İstinaf Mahkemesi, suçun kim tarafından işlediği bilinmesine rağmen ‘Sen bu kişiye ceza veremezsin’ diyor. Sonuçları itibariyle daha ağır bir karar.”
Karara itiraz edeceklerini dile getiren Çelebi, iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıyacaklarını söyledi.
NE OLMUŞTU?
Üniversite öğrencisi Kemal Kurkut 21 Mart 2017 Newroz’unda polis silahıyla öldürüldü. Dönemin Valisi Hüseyin Aksoy, ilk anda “Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir.” açıklaması yaptı. Gazeteci Abdurrahman Gök’ün o anda çektiği fotoğraflar bir gün sonra dihaber tarafından servis etmesiyle gerçek ortaya çıktı ve valilik ‘hata’ niteliğinde yeni bir açıklama yaptı. Polis Laboratuvarının kriminal incelemesinde silahtan çıkan kurşunun Yakup Şenocak’a ait olduğu tespit etti. Şenocak, idari soruşturma sonucu Emniyet Müdürlüğü İl Disiplin Kurulu tarafından meslekten çıkarıldı, ancak Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi tarafından görevine iade edildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı uzun süre soruşturmadaki gizlilik kararını kaldırmadı. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi kabul ettiği iddianame sonrası, Adli Tıp Kurumundan rapor istendi. Adli Tıp Kurumu, Kurkut’un vücuduna giren kurşunun yukardan aşağıya doğru seyrettiğini ileri sürdü. İkinci rapor ise Ulusal Kriminal Büro’dan istendi. Ulusal Kriminal Büro, görüntülerin kare kare incelemesi sonucunda, sanık polisin Kemal Kurkut’u hedef alarak ateş ettiğini kaydetti. Ne sanık ne de müşteki avukatlarının talebi olmamasına rağmen, mahkeme raporda eksiklik bulunduğunu belirterek, raporun düzeltilmesi için yeniden Ulusal Kriminal Büro’ya gönderdi. Ulusal Kriminal Büro ise ilk raporunun aksine, bu sefer sanık polisin yere ateş ettiğini ve kimin ateş ettiğini tespit etmenin mümkün olmadığını savunan bir rapor düzenledi. Mülkiye Başmüfettişleri ise olaya ilişkin hazırladıkları raporda, olayda silah kullanma koşulları oluşmadığını, amirlerin ateş emri vermediğini beyan ettiklerini ve Kurkut’un öldürülmesinin kabul edilemez olduğu yönünde rapor düzenledi.
Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Kasım 2020’de Yakup Şenocak hakkında delil yetersizliğinden beraat kararı verdi. Karara yapılan itirazı değerlendiren Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, 13 Mart 2022’de Türk Ceza Kanunu’nun 24/1 maddesine göre “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” diyerek dosyanın bozulmasına karar verdi. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi yeni bir hükmün kurulması için yaptığı yargılamada, İstinaf Mahkemesinin bozma kararı doğrultusunda “sanık polis Yakup Şenocak’a ceza verilmesine yer olmadığına” karar verdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***