Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in kurşunlanarak öldürülmesi sonrasında MHP’nin “sessiz” tavrı ve açıklamaları ciddi şüphelere yol açtı. Aslında bütün deliller MHP’nin kendi içinde bir infaza işaret ediyor. Ancak iktidar ortağı olan MHP, bu durumun basında yeterince tartışılmasını engellediği gibi yargı sürecine de müdahale ediyor.
Daha soruşturmanın başında soruşturma savcısı izne çıkarıldı ve kamuoyunda MHP’ye yakınlığı ile bilinen savcı olarak anılan Ankara Başsavcı vekili Durdu Özer görevlendirildi. Her ne kadar “savcı değişmedi, savcı sayısı arttırıldı” denilse de, MHP’lilerle ilişkileri ortaya çıkan Özer’in görevlendirilmesiyle kamuoyunda ciddi bir şüphe oluştu.
Özer, başından beri soruşturmaya bakan savcının “izne çıkarılmasıyla” göreve gelir gelmez, MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz‘un bulunduğu evden gözaltına alınan Tolgahan Demirbaş’ı serbest bırakmıştı. Demirbaş, daha sonra yeniden gözaltına alınmış, tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Ateş’i vuran tetikçiyi şehir dışına çıkarmakla suçlanan Demirbaş’ın serbest bırakılması, “savcı değişikliğini” Türkiye’nin gündemine oturtmuştu.
Peki, Durdu Özer kimdir? Hakkında neler biliniyor?
Öğrencilik yıllarından bu yana tanıyanların anlatımlarına göre İzmir Dokuz Eylül Hukuk Fakültesinden mezun olan Özer, üniversite yıllarında Muhsin Yazıcıoğlu’nun partisine/çizgisine yakın izlenimi veren bir görüntü çizer, yani milliyetçi/mukaddesatçı görünür.
ORTAMA GÖRE DEĞİŞİM
Oldukça esnek bir omurgaya sahip savcımız, 2010 yılından sonra Gülen cemaati ile irtibatlı düşündüğü meslektaşlarına ‘Hocaefendi bana gömlek gönderdi’ diyerek dolaşmaktadır. Bu dönemde namaz kılmakta veya kılıyor görüntüsü vermektedir.
2011 yılında AYM raportörlüğüne getirilen Özer, beklenen performansı gösteremeyince 2014 yılında gönderiliyor, ancak ilişkilerini kullanarak Gölbaşı savcısı ve daha sonra 2015’te Yargıtay Savcısı olarak atanmasını sağlıyor. Bu dönem muhafazakar görünmek için elinden geleni yapar. Örneğin 2014 yılında yargıdaki seçimlerden sonra gayet modern görünen eşi, muhtemelen kendisinin telkini ile tesettüre girerek tanıdıklarını şaşırtır.
FİŞLEMEDE GÖREV ALDI
2014 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri sürecinde fişleme işinde aktif görev alır ve bunu çevresine söylemekten çekinmez. O dönemin fişlemlerinde kullanılan ‘Kuşçubaşı Eşref’ twitter kullanıcısını takip ederken, nedense daha önce çalıştığı Anayasa Mahkemesi’ni takip etmez mesela. Bu dönemde cemaate yakın olarak düşündüğü meslektaşlarına ‘yakında sizi temizleyeceğiz’ mealinde sözler sarfeder ve tehdit eder.
15 Temmuz darbe girişimini müteakip Gölbaşı Başsavcıvekilliğine getirilerek malum operasyonalarda aktif görev alır.
AKP’nin MHP ile ittifak kurmasından sonra ise bugünlerdeki bıyıklı haline bürünerek Ülkücülerle (MHP yöneticileri gibi) bol bol fotoğraf karelerine girer. Artık bir MHP’li olarak bilinmektedir ve bu kadrodan 2020 yılında Ankara Başsavcı vekili olur. Güç nerede ise orada durmanın karşılığını almayı iyi bilir.
HUKUKTAN ÇOK BİLEK GÜREŞİ VE SİLAHLARDAN KONUŞUR…
Kendisi ile sohbet edilmek istendiğinde “Ankara bebesi” formatında genellikle pazu gücü, bilek güreşi veya silahlardan öteye, mesela hukukla ilgili bir bilgi veya yorum paylaş(a)maz sayın Savcı. Tanıyanlar mesleki bilgisinin hukuk fakültesi öğrencisi kadar bile olmadığını söyler. Mesleğini iyi ifa etmek yerine cakasını satmayı ve mesleği kullanarak dışarıda iyi ilişkiler kurmayı tercih eder. Bu yetersizliklerine rağmen ciddi bir megalomandır sayın Savcı.
Merhum savcı Mehmet Selim Kiraz’dan sonra hakim/savcılara getirilen “uygun fiyata silah” sahibi olma imkanından 3-4 defa yararlanabilmeyi başarmıştır. Oysa her yargı mensubuna bu ayrıcalıktan bir defa yararlanma hakkı verilmiştir. Silah almayı düşünmeyenlere ‘siz alın parasını ben vereceğim, sonra bana devredin’ der. Bu durum, yargı çevrelerinde silahları alıp/satarak rant elde ettiği şeklinde söylentiler çıkmasına dahi sebep olmuştur. Silahlar demişken 25’ten fazla silahı bulunan sayın Savcı, belinde tabanca olmadan gezmez.
Birçok iş adamı ile iyi ilişkileri olan Özer, samimiyetinden, yakınlığından(!) bu insanlara “abi” diye hitap eder.
LÜKS YAŞAMIN KAYNAĞI NE?
Mesleği ve aylığı ile izah edilemeyecek harcamaları dikkat çekicidir. Ankara’da bir villa (belki birden çok) alan, sık sık araba değiştiren ve çok sayıda silaha sahip olan Özer’in bunları hakim maaşı ile nasıl yapabildiği bir soru işareti.
Sadece yukarıda anlatılan profile bakılsa adliyeden içeri alınmaması gereken bu kişi, darbe girişiminden sonra üçte biri ihraç edilen yargıda dönemin ruhuna çok uygun biri olarak Ankara Başsavcı vekili yapıldı. Şimdi de malum soruşturmanın savcısı. Vatandaş da yargıdan adalet beklemeye devam ediyor.
Soruşturmanın akıbeti çok açık değil mi?
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***