– HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Beştaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısında, memur ve emekli maaşlarına yapılan zammı yüzde 25’ten 30’a çıkarmasıyla ilgili açıklamasını eleştirdi.
Yüzde 30’luk zammın vergi artışları karşısında yetersiz olduğuna dikkat çeken Beştaş, ayrıca Kobane Davası’na dikkat çekti. Beştaş, “Sincan Mahkemesi tıpkı İmamoğlu’nda olduğu gibi Gezi davasında olduğu gibi Kobane kumpas davasında da verilen siyasi siparişi yetiştirme derdinde. ‘Seçimlerden önce karar verin’ demişler. Yargıyı sarayın sipariş servisine çevirdiler” diye konuştu.
‘AKILDAN İZANDAN KOPMUŞ BİR YÖNETİM’
“Vergilere yüzde 122 zam yapan bir iktidar memura, emekliye yüzde 30 zam yapıyor ve bunu büyük bir lütuf gibi sunuyor” diyen Beştaş sözlerine şöyle devam etti:
“Vatandaşın cebinden yüzde 122’yi alıyor, veriyor yüzde 30’u ve buna da ‘oy verin’ diyor. Bu kadar akıldan izandan kopmuş bir yönetimle karşı karşıyayız. TÜİK veri hırsızlığı ile emekli ve memurun cebinden alıyor, alenen hırsızlık yapıyor. Erdoğan ise bu hırsızlığı kendisine fırsat kolluyor ve müjde kürsüsü kuruyor…Milyonların gözünün içine baka baka gerçek dışı söylemlerle siyasi bir rant şovu yapıyorlar”
‘İLAÇ SIKINTISI YAŞANIYOR’
İlaca erişimde ciddi bir kriz yaşandığını ifade eden Beştaş, “Gidiyoruz eczaneye ‘şu ilacı verin’, ‘kalmadı.’ Hastalık teşhis ediliyor eğer edilebilirse, randevu alınabilirse ama tedavi edilecek ilaçlar bulunamıyor. Sağlık sektöründe büyük krizler var. Bir yıl sonrasına randevu verebiliyorlar” diye konuştu.
‘BUNLAR MÜJDE DEĞİL’
Yaşanan ekonomik krizde insanların kira ödeyemediği için isyan halinde olduğunu söyleyen Beştaş şöyle konuştu:
“Isınamıyorlar, mutfaklarına malzeme alamıyorlar ama onlar hala bu krizi görmezden geliyorlar ve AKP ve onun sarı sendikasının enflasyon farkı olmaksızın belirlediği oran yüzde 8. Para basıp dağıtmayı çözüm olarak görüyorlar. Sonra bu hiperenflasyonla kim başa çıkacak? Yine vatandaş alım gücü yoksulluğu ve yoksunluğuyla baş başa kalacak. Bunlar müjde değil, kesinlikle kimse müjde olarak görmüyor ve yüzde 16 milyonlarca emekli ve memurdan çalınan en yüzde 50 zamdan arta kalandır”
‘EKONOMİDE YARATMAK İSTEDİKLERİ BU ALGI TUTMAYINCA YARGI DARBESİNİ DEVAM ETTİRİYORLAR’
İktidarın ekonomide yaratmak istedikleri algı tutmayınca yargı darbesini devam ettiğini söyleyen Beştaş, şöyle konuştu:
“Bu algı niye tutmuyor? Her gün gaz müjdesi veriyorlar. Sıkıştıkları anda tekrar tekrar bu müjdeleri veren bir iktidar var. Ortada gaz da yok ortada insanca yaşayacak bir zam da yok. Siyasi rakiplerini devre dışına çıkartmak için tam hız bir yargı darbesi devam ediyor. Siyasetleri kalmadı halka cevap veremiyorlar. Şebnem Korur Fincancı, Gezi davası, Kobani kumpas davası, İmamoğlu davasında olduğu gibi siyasi siparişlerle karar alınıyor. ‘Ekrem İmamoğlu’na ceza verin’ diyorlar. Neymiş ceza verilme sebebi, ‘ahmak’ demiş. Dünya tarihinde de Türkiye tarihinde de siyasetçinin ‘ahmak’ demesi en fazla eleştiridir. Şebnem Korur Fincancı kendi alanıyla ilgili bir değerlendirme yaptı üçüncü duruşmadır hala serbest bırakılmadı. Çünkü bir linç kampanyası yapıldı ve Şebnem Korur Fincancı’yı cezalandırmak konusunda yargı bir talimat aldı. Gezi davasında istinaf alelacele onayladı neymiş çünkü Gezi davasında bütün topluma bir gözdağı vermek istiyorlar”
‘MİLLETİN HAKEMLİĞİMDEN KORKAN BİR İKTİDAR VAR’
Beştaş sözlerine şöyle devam etti:
“Milletin hakemliğimden korkan bir iktidar var. Milletin artık kendilerine güvenmediğini biliyorlar, kendileri de millete güvenmiyorlar. Bu nedenle kendi emirlerindeki hakimleri sahaya sürüyorlar ve ‘istediğimiz cezayı verin’ diye söylüyorlar. Yargı verdiği bu kararların ilerde hepsinin değişeceğini ve kendilerinin de o görevde kalamayacağını gayet iyi biliyor. Bunu söylerken hakikaten adaletin, hukukun üstünlüğüne inanan yargıç ve savcıları ayrı tuttuğumu herkesi kastetmediğimi de önemle ve özenle söylemek istiyorum. Benim hedefimdeki yargıçlar ve savcılar iktidarın siyasi talimatlarını emir olarak telakki edip hukuktan tamamen bağımsız karar verenlere yöneliktir.
Kobani davasının da saydığım davalar gibi dünyada bir eşi, benzeri yok. İkinci kere aynı iddiadan yargılama başlatılmış, her bir arkadaşımız bir ilin cezaevinde SEGBİS’e zar zor bağlanıyorlar. 15 günde bir duruşma yapılıyor, 15 gün aralıksız duruşma yapılıyor. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman’ın daha sorguları yapılmamış geçen hafta sabah 5’te bir ara karar açıklandı, sorgu yapmaya gerek yokmuş. Onlara göre sanığa da yargılamaya da gerek yok. Savcıya esas hakkındaki mütalaa için süre verdiler. Artık mahkeme ‘mış’ gibi de yapmıyor. Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun asgari ilkelerini bile dinlemiyor, uymuyor. Sincan Mahkemesi tıpkı İmamoğlu’nda olduğu gibi Gezi davasında olduğu gibi Kobani kumpas davasında da verilen siyasi siparişi yetiştirme derdinde. ‘Seçimlerden önce karar verin’ demişler. Yargıyı sarayın sipariş servisine çevirdiler.
‘FÜHRER’ BENZETMESİ
Beştaş Yargıcın görevine değinirken Hitler Almanya’sındaki tabloyu hatırlattı. Beştaş, “Orada Führer diyor ki, ‘O davada ben kendinizi benim yerime koyun ne düşünüp ne karar vereceksem aynı kararı verin’ diyordu. Hakimler, savcılar bunu yapıyordu. Ülke kaynaklarını sömürenlere yargılama var mı? Yok. Yolsuzluk yapanlara yargılama var mı? Yok. Rüşvet çarkı kuranlara, çarşaf çarşaf ilan edilenlere bir yargılama var mı? Yok. Mafyadan rüşvet alan siyasetçilere yargılama var mı? Yok. Arazileri yağmalayanlara yargılama var mı? Yok. Adresi teslim kamu ihalesi alanlara yargılama var mı? Yok. Çocuk tecavüzcülerine ceza var mı? Yok. Kadın cinayetleri işleyenler korunuyor” diye konuştu. (ANKA)
Kaynak:
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***