Bu konuda atılması gereken adımları, uzun yıllardır yürüttükleri çalışmalarla gündemde tutan ve toplumsal farkındalığın yaratılmasında önemli rol oynayan Beslenme Uzmanı, Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti Dilara Koçak ve Metro Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Aslı Duran ile enine boyuna konuştuk.
Yıllardır bu alanda mücadele veren Dilara Koçak için sürdürülebilirlik ne ifade ediyor?
Sürdürülebilirlik ve gezegeni beslemek hayatımızın her noktasında yerini almaya başladı ve önümüzdeki yıllarda çok daha fazla karşımıza çıkacak. Sürdürülebilirlik ifadesini bugünün ihtiyaçlarını yarının kaynaklarını çalmadan karşılayabilmek olarak tanımlayabilirim. Şu an en çok ihtiyacımız olan şey bugünün kaynaklarını kullanırken yarını tüketmiyor olmak.
Sürdürülebilir gıdanın gerçek anlamda ne olduğunu düşünüyorsun?
Sürdürülebilir gıda; temelde toplum ve gelecek nesiller için gıda güvenliğini ve beslenme güvencesi sağlayan aynı zamanda doğal kaynakları koruyup, ekonomik ve toplumsal refahı teşvik eden sistemler olarak tanımlanıyor.
Sürdürülebilir gıda sistemleri için gıdanın üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarını kapsayacak bir sistem olması gerektiğini de belirtmek istiyorum.
Tarım için kullanılabilir toprak alanlarının daralması, sera gazları salınımının artması, biyoçeşitliliğin azalması ve su kaynaklarının nitrat kirliliğine maruz kalması, toprağa aşırı pestisit uygulanması, ekosisteminin dengesini kaybetmesine yol açıyor. Bir anlamda gezegeni hasta ediyor. Toprak, su, hava yani gezegen hasta olunca insanların da sağlıklı olması mümkün olmuyor.
Gezegeni beslemek gezegeni iyileştirmek bireyleri ve gelecek nesilleri iyileştirmek ve beslemek ile aynı amaca hizmet ediyor. Bunun için de sürdürülebilir gıdaya ve sürdürülebilir gıda sistemlerine ihtiyacımız var. Yerel üretimi ve yereli daha fazla desteklemek, sürdürülebilir tarım-hayvancılık-balıkçılık konularında farkındalığı arttırmak sürdürülebilir gıda ve beslenmenin ilk adımlarından olabilir.
Doğanın temizleyebileceğinden fazlasını kirletirsek, ihtiyacımızdan fazla tüketirsek, kaynakları yenileyebileceğimizden fazla kullanırsak sürdürülemez bir yaşamın bizi beklediğini de hatırlatmak istiyorum.
Sürdürülebirlik ile ilgili yürüttüğün çalışmalar neler?
Uzun zamandır etki alanımı sadece diyet ve bireysel sağlık için değil kimseyi geride bırakmadan geleceği ve gezegeni daha iyi besleyecek uygulamaları anlatmak için kullanıyorum. Geleneklerimize sahip çıkmak, yerel üretim, kadın üreticiyi destekleme, gıda israfı konusunda farkındalık yaratmak önceliğim oldu. Birleşmiş̧ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü̈ (FAO) Sıfır Atık Sıfır Açlık proje destekçisi olarak pek çok proje gerçekleştirdim. FAO’nun 2011 yılında başlattığı Save Food : Gıda Kayıp vee İsraflarının Azaltılması Küresel Girişimi’nin devam projesi olan, FAO ve Tarım Orman Bakanlığı işbirliğinde “ Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” kampanyasının aktif destekçisi olarak çalışmalarıma devam ediyorum.
Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için yaptığım çalışmalar doğrultusunda kurucusu olduğum DK Dükkan ürünlerimiz ile “geleceği besle” hareketini de desteklediğini belirtmek istiyorum. Ürünlerimiz ile gıda bankacılığı sistemi olan Temel İhtiyaç Derneği’ne #açlığason hedefi için katkı yaratıyoruz.
18 yıl önce başlayan “İyi Yaşam Günlüğü” çalışmamız ise son 3 yıldır “Sürdürülebilir Yaşam Günlüğü” olarak yayınlanmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu desteğiyle İngilizce baskımızı gerçekleştirmiştik.
Bu yıl da Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda beslenme ve sürdürülebilirlik ilişkisini tüm detayları ile işledik; çünkü beslenme 17 Amaçtan en az 12’si ile ilişkili. Bu yıl içeriğimizi oluştururken Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının beslenme ile ilişkisini her ay farklı bir konu üzerinden günlük uygulamalar ve pratik çözümler ışığında hazırladık. Sürdürülebilirlik konusunda etki alanımı kullanarak bu konuda sosyal fayda yaratmaya devam edeceğim.
Dilara Koçak’a verdiği ve vermeye devam ettiği mücadele için teşekkür edip; sürdürülebilirlik ile ilgili yürüttüğü çalışmalarla ülkemizde ilk akla gelen markalar arasında yer alan Metro Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımını, yürüttüğü çalışmaları ve gelecekten beklentilerini de Kurumsal İletişim Müdürü Aslı Duran’dan alalım.
Sürdürülebilirlik Metro Türkiye için ne ifade ediyor?
Sürdürülebilirlik bizim için, kaynaklarımızı kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak için kullanırken, bir yandan da gelecek nesiller için koruyabilmek anlamına geliyor. Bu nedenle sürdürülebilirlik, tam 32 yıldır Metro Türkiye olarak tüm işlerimizin merkezinde yer alan en önemli kavram. Sürdürülebilirlik stratejimizi toplumu, çevresel etkimizi, tedarik zincirimizi, kurumsal müşterilerimizi ve çalışanlarımızı kapsayacak şekilde kurguluyor ve tüm farklı alanlarda çalışmalarımızı tek strateji altında topluyoruz. Stratejimizi, değişen koşullar ve önceliklerimiz ile uyum sağlayabilmesi adına gözden geçiriyor ve dinamik tutmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sürdürülebilir gıdanın gerçek anlamda ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Sürdürülebilir gıdanın en önemli kriterleri bizce doğal kaynaklara zarar vermeyi ve israftan kaçınmayı amaçlaması. Bu anlayışla, gıdaya dair tüm üretim sürecini doğal kaynaklara zarar vermeden en yüksek verimle yapmaya çalışırken, gıdanın dahil olduğu her aşamada israftan kaçınmayı amaçlamalıyız. Metro Türkiye olarak bizim en büyük amaçlarımızdan biri, bugün tabağımızda olan her gıdanın gelecek nesillerin sofralarına da ulaşabilmesini sağlamak. Biliyoruz ki “bir tabak yarını değiştirebilir”. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için sorumlu bir iş modeliyle üretimden dağıtıma ve hatta tabaklarda kalan ürünlerin tekrar değerlendirilebilmesine kadar tüm sürecin merkezinde her zaman sürdürülebilirliğin bulunması gerekiyor. İşte Metro Türkiye olarak biz, gıdada sürdürülebilirliğin sağlanması için her adımımızı bu anlayışla atıyoruz. Gıda atıklarının önlenmesinden yerel üreticinin ve ürünlerin korunmasına; yüzde yüz et, balık, bal, meyve sebze izlenebilirliğinden, sürdürülebilir kaynakların kullanılmasına; gıda ve ürün güvenliğinden hayvan refahına kadar tüm işlerimizi çevreye saygılı bir biçimde yürütüyoruz.
Sürdürülebilir beslenme çalışmalarınız hakkında bilgi veriri misiniz?
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için sürdürülebilirliği tüm çalışmalarımızın odağına koyuyoruz. Üstelik sadece kendi operasyonlarımızda çalışmalar yapmıyor, tedarikçilerimizi ve müşterilerimizi de süreçlere dâhil ettiğimiz bütüncül bir yaklaşımı benimsiyoruz.
Tüketiciler artık sadece kendi hayatlarını değil tüm ekosistemi de koruma yönündeki farkındalıkları ile birlikte ‘Sürdürülebilir Beslenme’ kavramını benimsiyor. Metro Türkiye olarak tüketicilerin ‘Sürdürülebilir Beslenme’ talebini dikkate alıyor, bu konuda ürün yelpazemizi genişletmeye devam ediyoruz. Sunduğumuz ürünlerin yanı sıra tüketicilerde farkındalık yaratacak çalışmalarla da katkı sağlıyoruz. Bu amaçla son olarak Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti Dilara Koçak ile yeni yılda daha sağlıklı, sürdürülebilir beslenme ve iyi yaşam için önerilerini paylaştık. Metro Türkiye’nin sağlık dolu ürün alternatifleri ile hazırlanan yemek örneklerinin sunulduğu buluşmada sağlıklı ve iyi bir yaşam için sürdürülebilirliğin önemini anlattık.
Organik ve Vegan Ürün Çeşitliliğimizi Artırıyoruz
Metro Türkiye olarak tüketicilerin ‘Sürdürülebilir Beslenme’ talebini karşılayabilmek için alternatif beslenme şekillerine yönelik ürün çeşitliliğimizi düzenli olarak artırırken raflarımızda sunduğumuz vegan, bitki bazlı, organik ürün yelpazemizi geliştirmeye devam ediyoruz. Organik ürün yelpazemizdeki meyveden sebzeye, bakliyatlardan yumurtaya ve una kadar 200’ü aşkın ürünü tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Sürdürülebilir bir hayata odaklanarak bitkisel protein ağırlıklı beslenmeyi tercih edenler içinse yaklaşık 400 vegan gıda ürün çeşidi ile tüketicilerin tüm ihtiyacını uçtan uca karşılıyoruz. Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden içli köfte, lahmacun, makarna gibi ürünlerin vegan alternatiflerini Metro Chef markamız ile raflarımıza getiriyoruz. Son olarak ise B12 vitamin kaynağı, süte alternatif olabilecek Metro Chef Veggie bademli ve fındıklı içeceklerimizi ve Metro Chef pesto sosumuzu da raflara getirdik. Önümüzdeki yıl için de kategorilerimizde yaptığımız ciddi araştırmalar ve çalışmalar ile bitki bazlı ve vegan ürün sayımızda en az %30’luk bir artış öngörüyoruz.
Yerel ve Coğrafi İşaretli Ürünler Olmadan Türk Mutfağının Sürdürülebilirliği Düşünülemez
Ülkemizin bereketli toprağını, yerel tohumlarını, mutfak değerlerini ve gastronomi kültürünü korumayı kendimize bir görev addediyoruz ve bu ülke topraklarına katma değer yaratmayı amaçlıyoruz. Bu amaçla 2012’de başlattığımız ‘Coğrafi İşaretli Ürünler’ projesi ile Türk mutfağına değer katan yerel ürünlerin korunması, geliştirilmesi, bilinirliğinin artması ve gelecek nesillerin de tadabilmesi için yerel ve Coğrafi İşaretli ürünlerin tescil edilmesinden ihracatına ve restoran menülerine dâhil edilmesine kadar tüm süreçlerini destekliyoruz. Finike Portakalından Zile Pekmezine, Ereğli Siyah Havucundan Aydın Kestanesine kadar 200’ü aşkın Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünü mevsiminde raflarımızda sunarak sofralara sağlık katmaya devam ediyoruz.
Bir süre önce Şef Şemsa Denizsel ile birlikte ‘Yerelin İzinde’ projesini hayata geçirdik. Bu projeyle de Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünleri ön plana çıkararak kaybolmaya yüz tutmuş yerel tariflerin geleneksel ve modern yorumlarıyla şefler nezdinde bilinirliğinin sağlanmasını amaçlıyoruz. Değerli şefler ve konunun uzmanları ile birlikte Boğaz Lüferi ve Aydın Kestanesi’nin izini sürdüğümüz projemiz, Türkiye’nin farklı yerlerinde başka yerel ürünlerle devam edecek.
İzlenebilirlik ve Hayvan Refahı Çözümlerimiz İle Güvenilir Gıdayı Sunuyoruz
Sürdürülebilir beslenme ve gıdaların geleceğe taşınması için ürünlerin nereden, ne zaman, hangi koşullar ile rafa geldiğini bilmek de oldukça önemli. Metro Türkiye olarak et, balık, bal, meyve sebze ve kendi markalı organik ürünlerimizi %100 izlenebilirlik ile sunarak müşterilerimizi bilgi ile besliyoruz. Gıdaların kaynağından sofraya kadar uzanan sürecini şeffaflıkla paylaşırken, hayvan refahı yaklaşımını yaygınlaştırmak adına da çalışmalar yapıyoruz. 2019 yılından bu yana raflarımızda Metro markalı kafessiz tavuk yumurtası bulunduruyoruz. 2022 yılı itibarıyla Meto Chef markalı yumurtalarımızın %71’ini kafessiz sistemlerden elde ediyoruz. 2023 yılı sonuna kadar ise bu oranı %100’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Sürdürülebilir Balıkçılık İle Hem Denizleri Koruyor Hem De Balıkları Gelecek Nesillere Bırakıyoruz
Metro Türkiye olarak, balığı yalnızca ticari bir ürün olarak değil; gelecek nesillere bırakılması gereken bir değer olarak görüyoruz. Gelecekte denizlerde daha çeşitli ve daha bol balık olması için, yani sürdürülebilir balıkçılık için balık boylarına dikkat edilmesi gerekiyor. Metro Türkiye olarak av ve boy yasaklarına uygun balıkları kalite standartlarımıza göre kontrol edip alıyoruz. Raflarımızda gıda analizlerinden geçmeyen hiçbir ürüne kesinlikle yer vermiyoruz. Ayrıca ‘Yediği Önünde, Yemediği Yarında’ projemizle Türkiye’de endüstriyel boyutta ilk kez levrek ve çipuranın yetiştiriciliğinde alg yağı içeren yem kullanıyoruz. Bu özel yem sayesinde 2022 yılında 400 tonluk üretimle yaklaşık 500 ton deniz balığını da kurtarmış olduk. Bu yılki hedefimiz ise yetiştirdiğimiz balık miktarını 750 tona çıkarmak ve bu sayede 900 ton deniz balığının denizlerde yaşamaya devam etmesini sağlamak.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***