Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hükümeti iktidardaki en zorlu sınavlarından birini veriyor.
Başbakan Elisabeth Borne uzun zamandır beklenen ve en tartışmalı konuların başında gelen emeklilik yasası hakkında yapmayı planladıkları reformu kamuoyu ile paylaştı.
Başbakan Borne’un yaptığı açıklamaya göre kademeli olarak yükselecek olan yasal emeklilik yaşı 2030 yılında 64’e çıkacak.
Tam emeklilik için 2035 yerine 2027’den itibaren 43 yıl çalışmış olmak gerekecek.
Bir diğer deyişle, vatandaşların tam emekli maaşı alabilmesi için 2027 yılı itibarıyla 43 yıl çalışmış olması şartı getirilecek.
Emeklilik reformunun 2030’da sistemin ‘dengesini’ garanti altına almayı amaçladığını savunan Başbakan Borne, “Bugün emeklilik sistemimizi dengelemek için adil bir proje sunuyoruz.” ifadesini kullandı.
“Emeklilik sistemimizi değiştirmenin Fransızların kafasında soru işaretleri ve korkular yarattığının farkındayım” diyen Borne, hükümetin vatandaşları söz konusu reformun gerekli olduğuna ikna etmek için çalışacağını ifade etti.
Ülkenin önde gelen sendikalarının başkanları ilerleyen saatlerde bir araya gelerek yasaya nasıl tepki verileceğini görüşecek.
Bu arada Macron ve Borne’un mutlak çoğunluğa sahip olmadıkları Parlamento’da söz konusu reformu kabul ettirmeleri gerekecek.
Öte yandan Odoxa tarafından yapılan bir anankete göre her beş vatandaştan dördünün karşı çıktığı ve uzun süredir ertelenen emeklilik yaşının 64’e yükseltilmesi, dar gelirli kesimin zaten geçim sıkıntısı çektiği bir dönemde gerçekleşiyor.
2017’de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Macron bu tarihten beri Fransızların “daha fazla çalışması gerektiğine” inandığını sık sık tekrarlıyor ve emeklilik sisteminin düzenlenmesi gerektiği konusunda bastırıyor.
Ancak özellikle ‘Sarı Yeleklilerin’ protestoları ve Covid-19 salgını nedeniyle 2020’deki ilk reform girişiminde başarılı olamayan Fransız lider, geçen nisanda ikinci defa seçilmesinin ardından emeklilik reformunu ajandasının yeniden ilk sırasına yerleştirdi.
Bununla birlikte haziran ayındaki milletvekili seçimlerinde mecliste partisinin çoğunluğu kaybetmesi Cumhurbaşkanının elinin zayıflamasına neden oldu.
“Reformu halk desteklemiyor”
Reform, sistemi basitleştirmenin ve ekonominin bazı sektörlerinde çalışanların sahip olduğu ayrıcalıkları kaldırmanın yanı sıra, emeklilik yaşını mevcut 62 seviyesinden – 64’e – yükseltmeyi amaçlıyor.
Paris’teki Sciences Po üniversitesinde siyaset uzmanı olan Bruno Cautres, yaptığı açıklamada, “Bazıları daha uzun yaşarsak daha uzun süre çalışmamız gerekebileceğini anlayabilse de, genel olarak reform fikri halk tarafından desteklenmiyor” dedi.
Macron’un emeklilik reformunu planlarının merkezine yerleştirmesi ise ülkedeki sendika ve muhalif partilerin adeta savaş bayrağını çekmesine neden oldu.
Geçen hafta sonu solcu FO sendikasının başkanı Frederic Souillot, “Emmanuel Macron bunu reformların anası yapmak istiyorsa… bizim için savaşların anası olacak” uyarısında bulundu.
Sarı Yelekliler sokaklara geri döner mi?
Pazar günü bu soruya yanıt Fransa’nın büyük şehirlerinde yapılan enflasyon ve emeklilik reformu karşıtı protestolarla geldi.
Başkent Paris’te göstericiler, Ekonomi Bakanlığı binası yakınlarına kadar yürüdü.
Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, polisin, Paris’teki gösterinin başında sarı yeleklilerin kortejinin ilerlemesine izin vermediği ve daha sonra göstericilere biber gazıyla müdahale ettiği yer alıyor.
2018’de sarı güvenlik yeleklerini giyen insanların yolları kapatmaya başlaması ile başlayan gösteriler Macron’un geri adım atarak daha yumuşak ve daha az otoriter bir yönetim tarzı vaat etmesine yol açmıştı.
Fakat Cautres gibi uzmanlar emeklilik reformunun bu defa protestolara neden olmayacağı kanısında. Science Po profesörüne göre her ne kadar halktaki ruh hali “karamsarlık, kadercilik, öfke ve sürekli kriz içindeyiz” duygusu ile özetlense de “kadercilik” nedeniyle halkın sokakları doldurma riski düşük.
Bunun önemli bir nedeni Fransa’nın komşularının çoğunun emeklilik yaşını 65 ve üzerine yükseltmiş olması. Uzmana göre halk, genelde hoşlanmadığı ancak kaçınılmaz olarak gördüğü değişikliğe razı olacak.
Hühümette de bu kanı hakim. Macron’un bir yardımcısı geçtiğimiz günlerde isminin açıklanmaması kaydıyla AFP’ye verdiği demeçte “Bir tür kadercilik var. Bunu yapacağız ve insanlar bunu biliyor” açıklamasında bulundu.
Hükümet düşer mi?
Bununla birlikte Macron hükümetinin reform konusunda önünde bulunan tek engel grev ve protestolar değil. Gösteriler kadar diğer bir risk de mecliste çoğunluğu kaybetmiş hükümetin düşmesi tehlikesi.
Öncelikle Macron’un ittifak içinde olduğu Cumhuriyetçiler Partisi’nin (LR) reformda kendisine destek olması gerekiyor. Fakat şu ana kadar bu destek LR’den alınabilmiş değil.
Destek olmadığı takdirde ise Başbakan Elisabeth Borne, anayasanın 49. maddesinin 3. fıkrasının kendisine tanıdığı oylama yapmadan yasayı geçirmesini sağlayan anayasal yetkiyi kullanmak zorunda kalacak.
Ancak böyle bir hamlenin, tüm muhalefet partilerini birleştirip hükümetin düşmesine neden olabilecek bir güven oylamasına yol açacağı neredeyse kesin.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***