YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
Sedat Peker’in basın danışmanı Emre Olur, yargılandığı İstanbul Anadolu Adliyesi 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dün (25 Ocak) tahliye edildi. Ancak üzerinden 24 saat geçmeden yeniden tutuklandı.
Emre Olur’un avukatının yaptığı açıklamaya göre başsavcı vekili tahliyeye itiraz ediyor, 16. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı reddediyor ancak bir üst mahkeme olan 17. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kabul edip Emre Olur’u tutukluyor.
AKP yargısında sıklıkla karşılaştığımız bir durum bu. Olur’un dosyasını en iyi bilmesi gereken 16. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin verdiği tahliye kararı, dosyayı hiç bilmeyen 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırılıyor ve jet hızıyla tutuklama kararı veriliyor.
(Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar’ın yakın zamanda Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davanın hakimine nasıl talimat verdiğini, talimatı yerine getirmeyen hakimin nasıl Samsun’a sürüldüğünü hatırlatmaya gerek yok sanırım.)
2017 yılına kadar yasal düzenleme, Ağır ceza mahkemesinin tahliye kararlarına itiraz edilemeyeceği şeklindeydi. Ceza Muhakemeleri Kanununa göre mahkemelerin itiraza tabi kararları sınırlı olarak sayılmış. İtirazın düzenlendiği CMK 104/2’ye göre, örneğin tahliye talebinin ret kararına itiraz edilebilir ama tahliye kararına itiraz edilemezdi.
Bunun en çarpıcı örneği 5 kişinin katili olan bir IŞİD militanının yargılandığı davada yaşandı. 2015’teki HDP Diyarbakır Mitinginde 5 kişinin ölümüne neden olan bombayı koymakla suçlanan IŞİD militanı Burhan Gök, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 25 Temmuz 2017 tarihli duruşmada “kaçma şüphesi yok” diye tahliye edildi.
HDP avukatları IŞİD militanı Gök’ün adli kontrol bile uygulanmadan salınmasına itiraz etti. Ancak bu itiraz mahkeme tarafından, CMK 104/2’ye göre sadece ret kararına itiraz edilebileceği, tahliye kararına itiraz edilemeyeceği gerekçesiyle reddedildi.
Halbuki sadece 3 ay önce, (30 Mart 2017’de) gazetecilerin yargılandığı İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 tutuklu sanıktan 21’ini tahliye edince, başta Cem Küçük ve İsmail Saymaz gibi tetikçiler önderliğinde başlatılan sosyal medya kampanyası sonucu gazeteciler cezaevinden çıkmadan 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tekrar tutuklanmıştı.
Yandaş gazetecinin dilinden ‘tek adam’ rejimi!
Abdurrahman Uzun, tahliye edilen gazetecilerin cezaevinden çıkmadan ‘trol operasyonuyla’ tekrar nasıl tutuklandıklarını tek tek anlattıhttps://t.co/nmFohEvWDH pic.twitter.com/Ibf0oygIeb
— Tr724 (@Tr724) May 14, 2020
Üstelik bu tek örnek değil. Tahliye sonrası hukuka aykırı tutuklama örnekleri AKP yargısının sicilinde öylece duruyor. Perinçek’in tabiriyle Siyasetin köpeği olan hukukçular yaptıklarının suç olduğunu bile bile hukuka aykırı kararların altına imza atmaya devam ettiler.
Sonra ne oldu? Efkan Ala’nın “Ya kardeşim, biz yasa yapan yeriz, gerekirse hangi yasa yapılıyorsa onu yapar, sizin yaptığınızı suç olmaktan çıkarırız” dediği gibi AKP rejimi yasayı değiştirdi ve yazılanları suç olmaktan çıkardı. 20 Kasım 2017 tarih ve 696 sayılı KHK ile “Ret kararına itiraz edilebilir” ibaresi “Bu kararlara itiraz edilebilir” şeklinde değiştirildi.
Artık yukarıdan gelen talimatları yerine getiren hakimler, yaptıklarının suç olmaktan çıkarıldığı veya çıkarılacağını bilmenin huzuruyla koltuklarında oturmaya devam ettiler.
George Orwell’ın ünlü 1984 romanında dediği gibi artık “hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.” Çünkü yasaya aykırı yapılan işler, yeni bir yasa yapılarak yasal hale getiriliyordu.
İşte Sedat Peker’in adamı Emre Olur’un başına gelenler de tamamen yasalara uygundur. Hayırlı uğurlu olsun. Suçu (!) yoksa en kısa zamanda çıkar.
Ne yapalım, adalet için IŞİD’e militan mı yazılalım?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***