530 yıl önce Yahudiler’in ve Müslümanlar’ın zorla Katolik olmasını hedefleyen engizisyon zulmü sonucunda yaklaşık 200 bin Yahudi İspanya’dan kovuldu. Dünyanın en büyük Yahudi cemaatlerinden biri olan Sefaradlar’ın önemli bir bölümü Osmanlı İmparatorluğu’na sığındı. Yerleştikleri kentleri hem gelenekleri ve kültürleriyle etkilediler hem de kendileri etkilendiler.
Müslüman olmayan birçok topluluk gibi Sefaradlar’ın da Osmanlı’dan bugüne yaşadıkları kentlerden biri İzmir. 1927’de İzmir’de nüfusun beşte birini oluşturan Yahudiler’in sayısı yıllar içinde çeşitli ekonomik ve politik sebeplerle bin kişiye kadar düşse de Sefarad kültürü uluslararası bir festivalle bugün yeniden yaşatılmaya çalışılıyor. İzmir Musevi Cemaati Vakfı ve Konak Belediyesi katkılarıyla Sefarad Kültür Kolektifi tarafından bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen festival kapsamında, Sefarad kültürünün gelenekleri, müzikleri ve inançları tanıtıldı.
“Burada ‘gelin tanışalım’ diyoruz”
18-27 Aralık tarihleri arasındaki festivalde geziler, konserler ve söyleşiler düzenlendi, Sefarad kültürü hakkında sergiler ve film gösterimleri yapıldı. Festivale katılanlar, geçmişte İzmir’de Yahudiler’in yoğun olarak yaşadığı Havra Sokağı’ndaki sinagogları rehberler eşliğinde gezdi.
Etkinlikte Hanuka (Işıklar) Bayramı töreni de düzenlendi. Kemeraltı Çarşısı’ndaki tarihi Etz Hayim (Yaşam Ağacı) Sinagogu’ndaki törene, Yahudiler’in yanı sıra İzmirli vatandaşlar ve yabancı ziyaretçiler de yoğun ilgi gösterdi. Törende ilahiler okundu, Hanuka Bayramı’nın sembolü olan mumlar yakıldı. Daha sonra İspanya’dan gelen Milo de Mandarini (Elmalar ve Mandalinalar) grubu festivale katılanlara Sefarad müziğinden örnekler sundu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan festivalin kurucu direktörü Nesim Bencoya, festivalin dört yılda geldiği aşamayı şöyle anlattı: “2018 yılında küçük bir etkinlik olarak başlayan festival bugün dokuz güne yayılan bir festival oldu. Hem sanatçı, araştırmacı ve konuşmacıların hem de festivali izlemek için yurt dışından gelen insanların bulunduğu uluslararası bir festival oldu. Festivalin amacı kültürler arası diyalog kurmak için hem bir araç olmak hem de kendi başına bir sanat etkinliği olmak. İzmir’in tarih boyunca bir parçası olan Sefarad kültürünü ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. İnsanlar yeni bir şey öğrenmenin hevesiyle geliyorlar. Bu, Yahudi cemaatinin kendisi için yapmış olduğu bir festival değil. Aksine Yahudi olmayanlar için yapmış olduğu bir festival. Çünkü burada ‘gelin tanışalım’ diyoruz.”
Hem etkilediler hem de etkilendiler
Sefaradlar’ın İzmir kent kültürüyle yüzyıllar içinde etkileşime girdiğini belirten Bencoya, “Sefarad kültürü birçok şeydir, müziğidir, tarihidir, gastronomisidir. Örneğin İzmir’in simgelerinden biri olan boyoz, Sefarad gastronomisinin bir parçasıdır. İzmir’in de Sefarad kültürünün içinde çok önemli bir yeri vardır. Mesela bizim müziklerimiz klasik Türk müziği makamlarında söylenir, dualarımız da öyledir. Bu, Sefarad kültürüne İzmir’in çok büyük bir etkisidir” dedi.
Kentin Yahudi belleğinin ürünü olan kurumları korumak ve canlandırmak için bir proje yürüttüklerine de değinen Bencoya, “Biz şimdi tarihi Etz Hayim yani yaşam ağacı sinagogundayız. Bu sinagogun tarihi 1600’lere kadar uzanıyor. Burada bulunan dokuz tarihi sinagogdan biri. Festivali bu tarihi mekanlarda yapıyoruz, çünkü Sefarad kültürü bunların içinden yeşerdi. Bunun gibi sekiz sinagog daha var, ikisi restorasyon aşamasında. Bunların yarısı yıkıktı. Büyük bir çabayla hem kendi finansmanımızla hem de resmi makamların yardımı ve yurt dışı fonlarıyla bunların yarısını restore ettik. Şimdi iki tanesi kaldı. Ortada muazzam bir şey var, insanlar gelip geziyorlar, festivaller yapılıyor, konferanslar düzenliyor” şeklinde konuştu.