İSTANBUL – İmamoğlu’na verilen cezanın, Kurdistan kentlerine atanan kayyımlara ses çıkartılmamasının sonucu olduğunu belirten yazar Murad Mıhçı, Saraçhane’yi dolduran binlerin HDP’nin kapatma davasına karşı da aynı coşkuyla alanlara çıkmasını beklediğini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde AKP ve MHP’ye kaybettirme stratejisi uygulayarak aday göstermediği yerlerde CHP’nin adaylarını destekledi. Bu destekle birlikte Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım’ın karşısında olan Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkanlığına seçildi. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul seçimlerini iptal etmesi ardından 23 Haziran’da tekrardan yapılan seçimlerde HDP’nin stratejisini göre hareket eden Kürtlerin verdiği oyla İmamoğlu bu sefer büyük bir farkla tekrardan İBB Başkanı seçildi.
Başkan olduktan sonra Fransa’nın Strasbuorg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde AKP-MHP ile YSK’nın seçimdeki “birlikteliğine” işaret etti. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım’da yaptığı açıklamada, “Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; Bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Bu iş bu kadar bedava değil” diyerek, İmamoğlu’nu tehdit etti. Aynı gün Soylu’ya yanıt veren İmamoğlu, “31 Mart’ta seçimleri iptal edenler ahmaktır. Önce oraya bir odaklansın” şeklinde konuştu.
Bu ifadeler nedeniyle hakkında dava açılan İmamoğlu’na 14 Aralık’ta görülen karar duruşmasında “YSK Başkanına hakaret” iddiasıyla 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Cezanın onanması ardından İmamoğlu siyasi yasaklı olacak.
Yazar Murad Mıhçı ve Demokrasi İçin Birlik Koordinasyon Kurulu Üyesi (DİB) Nesteren Davutoğlu İmamoğlu’na verilen ceza ve amacına ilişkin konuştu.
MESAJ CHP’YE
Verilen cezanın Kürtlere değil CHP’ye bir mesaj içerdiğini söyleyen yazar Murad Mıhçı ise, “HDP’lilerin yaşadıklarını anlamayan CHP’ye mesaj veriliyor. Yani bugüne kadar birçok vekilimiz birçok siyasi irademiz birçok belediye eşbaşkanımız hepsi rehin alındı ve kayyım atandı. Mazbatayı aldıktan sonra bir hafta geçmeden, mazbatayı almadığı günden dolayı bile ceza almış eşbaşkanlarımız oldu. Gültan Kışanak halen rehin halinde ve ona uygulanan sözde adalet anlayışı kabul edilebilir bir durum değil. Bunu Kürtler çoktandır yaşıyor. Diğer yandan bizim gibi batılılarda, bizlerde yıllardır bunun farkındayız. Ama bunu fark etmeyen, demokratlığını görmeyen bugün bunun kendisine yaklaştıktan sonra ve böyle bir iradenin oluşmasından sonra bu mesaj aslında biraz da batıya bir mesaj olarak da okumak gerektiğini düşünüyorum. Bu mesaj bence Kürtlere değil batıdaki demokrat insanlaraydı” dedi.
KURDİSTAN’DAN BATIYA SIÇRADI
Kurdistan kentlerine atanan kayyumlar ile İmamoğlu kararının birbirinden farklı olduğunu savunan Mıhçı, buna neden olarak ise bu cezanın İmamoğlu’nun siyaseten önünü de açma ihtimali üzerinde durdu. Mıhçı, atanan kayyımların batıya da sıçradığına işaret etti. Mıhçı, “Buraya sıçramış mı? Çoktandır sıçradı. İşte Beşiktaş Belediyesi’ni görüyoruz. Orada olan olaylara bakıldığı zaman, teknik olarak doğru olabilir ama hangi AKP belediyesinde böyle bir denetim olabiliyor. Açıkçası evet sıçradı ve daha da ileri gidecek. Buna karşın ses çıkaran batıdan özellikle insanların 10 Ocak’ta HDP’nin kapatma davası var ve HDP’nin kapatma davasında umuyorum aynı demokratlığını bu davaya da müdahil olarak gösterir Saraçhane’ye gelenlerin o günkü ruh halini ve sözlerinin gerçekten içtenliğiyle orada fotoğrafı okuyacağımızı düşünüyorum” diye konuştu.
İmamoğlu kararıyla birlikte tehlikenin daha da büyüdüğüne işaret eden Mıhçı, “Umarım olmaz ama görünen o ki bundan sonraki süreç özellikle yılbaşından sonraki süreç demokratlar için, muhalifler için çok kolay geçmeyeceği ortada” dedi. Mıhçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir yandan da gördüğümüz fotoğraf özellikle CHP’li siyasetçilerde aslında bunun cumhurbaşkanlığında kendi içerisinde bir iç durum oluşturabileceği gibi görünüyor. Öte yandan 6’lı masa içerisinde de.”
Mıhçı, ayrıca CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair “Anayasa aykırı ama ‘evet’ diyeceğiz” sözlerini anımsattı. Bunun bir kırgınlık yaratığını dile getiren Mıhçı, “O günden başlayan çok hızlı bir hak kayıpları oluştu. Ancak bu gün bunları bir kenara bırakmak da gerekebilir. Doğru olan ne ise onu yapacağız. Kim haksız ise haksızın karşısında durmak gerekir. Bugün İmamoğlu ve diğer CHP’li diğer siyasiler içinde en az kendi vekillerimiz kadar onlara destek vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz doğru yaptıkça gerçekten toplumu dönüştürmenin de katkısı olacağız. Böyle okumak ve yorumlamak istiyorum” dedi.
‘UYGUN HAKİM ARANDI’
İmamoğlu’na verilen cezanın hukuki bir boyutunun olmadığını belirten Davutoğlu, “Tek adamın türlü hakaretinin uçuştuğu ortamda, ‘ahmak davası’, önceden planlanmış siyasi amaçlı bir davadır. Yaşadığımız şu son dönemde hukukun, ne yazık ki bağımsız gücünü, güvenilirliğini kaybettiği görülüyor. Adaletin performansına inanmak mümkün olsaydı, bu cezayı yargının verdiği düşünülebilirdi belki. Düpedüz ceza verecek uygun hakim arandı, ilgili kişinin AKP’lilerle beraber resmi olması, sadece kör gözlere iyi gelmiştir. Siyaseti biraz izleyenlerse, bu içli dışlılığın varlığını bilir” diye kaydetti.
İKTİDARIN SEÇİM ÖNCESİ KURGU OPERASYONU
İktidarın adalet mekanizmasını keyfi ve hoyrat kullandığına dikkat çeken Davutoğlu, bu haliyle ayrıca kendi kuyusunu da kazdığına işaret etti. Davutoğlu, “Tek adamın halktan kopmuş olması, sadece kendi ve yakın çevresinin çıkarını düşünen davranışları, hedefine kaba adımlarla yıka devire koşması, halkın siyaset sahnesinde oynanan bu tiyatroyu tam bir farkındalıkla izlediğini düşündürüyor. Dönem, iktidarın seçim öncesi fırsatlar yaratıp, gitmemek için bunlara zamklı ellerle yapıştığı bir dönemdir. Kurgu, her türlü kurgu, hesap, kitap, operasyon, İmamoğlu’nu kenara alma isteği, iktidarın oyun kurmakta elini rahatlatma denemesi” dedi.
İktidarın seçim öncesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin olanaklarını kullanmak isteyebileceğini belirten Davutoğlu, ancak karar ardından Saraçhane’de ortaya çıkan sahiplenme ardından iktidarın kayyım atamaya cesaret edemeyeceğini söyledi.
Kayyım atanmasının önüne geçilmenin yollarına da işaret eden Davutoğlu, “Emek ve Özgürlük İttifakı çevresinde hareket eden demokrasi güçleri, işçi, emekçi, yoksul, kadın, genç, insan hakları savunucularının varlığı, birlikte duruşu da, muhalefete güç verecektir. İktidarın sayılı günleri kaldı, hukuku özledik, Türkiye yeni bir geleceğe tüm çeşitliliğiyle yürüyeceğine inanıyorum” diye belirtti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***