RIHA – PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukat ve aile görüşünün engellendiğini belirten Riha Barosu Yönetim Kurulu üyesi Fikret Tekinalp, başvurdukları Adalet Bakanlığı ve TBB’den gerekli adımları atmasını beklediklerini söyledi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şubesi, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım’ın avukat görüşünün engellenmesine karşı Riha Barosu’na başvurdu. 39 avukatın talebi üzerine Riha Barosu da Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Riha Barosu Yönetim Kurulu üyesi Fikret Tekinalp, Adalet Bakanlığı ve TBB’ye yaptıkları başvuruya ilişkin konuştu.
‘İMRALI’DA HUKUK HİÇE SAYILDI’
Riha ÖHD Şubesi’nin 39 üyesinin İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde kalan tutuklulara ilişkin “Avukat görüşünün engellenmesi” üzerine yaptıkları başvuruya değinen Tekinalp, 1999’dan bu yana İmralı Cezaevi’nin, Türkiye hukukuna aykırı olarak tecrit koşullarında oluşturulan bir cezaevi olduğunu söyledi. Tek kişilik bir cezaevi olan İmralı’nın PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye getirilmesinden sonra oluşturulduğunu belirterek, “Türkiye tarihinde ilk defa tek kişilik bir cezaevi oluşturuldu. Burada aslında uluslararası hukuku, Türkiye hukukunu hiçe sayan uygulamalar söz konusu olmuştur” dedi.
‘ADALET BAKANLIĞI VE TBB’YE BAŞVURU’
25 Mart 2021 tarihinde kesik bir telefon görüşmesinden sonra Öcalan ile ne avukatlarını ne de ailesinin görüşemediğini belirten Tekinalp, “Riha barosu olarak, biz bu hususun hem Türkiye kanunlarında hem uluslararası mevzuatta taraf olunan sözleşmelere aykırı olması sebebiyle hem Adalet Bakanlığı’na hem de Türkiye Barolar Birliği’ne bu anlamda harekete geçirilmesi adına başvuruda bulunduk” diye konuştu.
‘TECRİT İŞKENCE SUÇUDUR’
İmralı’daki tutuklular açısından aile ve avukatların görüşememesinin teknik olarak tecrit durumunu ortaya çıkardığını belirten Tekinalp, şöyle konuştu: “Tecritte bilindiği üzere AİHS ve birçok hukuk normuna göre işkence yasağı kapsamındadır. Dolayısıyla Türkiye’nin bu anlamda tecridi devam ettirmesi aslında her gün işkence yasağının delinmesi, biraz daha derinleştirilmesi anlamına geliyor.”
ADALET BAKANLIĞI VE TBB’DEN BEKLENTİ
İmralı Cezaevi’ndeki tutukluların aileleri ile avukatlarıyla görüşmelerinin, hem savunma hakkı kapsamında hem de temel insan hakları noktasında önem arz ettiğini ifade eden Tekinalp, “Biz hak savunucuları, barolar olarak da böyle bir hak ihlalinin devam ettirilmemesi, durdurulması adına ciddi bir ödevdir. Adalet Bakanlığı ve Barolar Birliği’nden beklentimiz, bütün hukuku işletmeleri, bu hak ihlallerini bir an önce sonlandırmalarıdır” dedi.
‘GEREKLİ ADIMLAR ATILSIN’
Buradaki tecridin kaldırılmasının hem Türkiye’nin iç barışına hem de hukuka olan inancı da tazeleyebileceğini söyleyen Tekinalp, şunları söyledi: “Bizim başvurudan beklentilerimiz bunlardır. Bunların karşılanmasını umut ediyoruz. Tüm sivil toplum kuruluşlarını, Adalet Bakanlığı ve Barolar Birliği’ni desteğe çağırıyoruz. Bunun sonlanması Türkiye tarihinde belki de ciddi bir adım olacaktır. Diyalog kanallarının açılması gibi birçok şeyin de önünü açacaktır. Cezaevlerin yaşanan hak ihlallerinin ya da cezaevleri dışında yaşanan hak ihlallerinin sonlandırılması adına bir adım olacaktır. Bu yüzden bu konuyu önemli görüyor, Adalet Bakanlığı ve TBB’den gerekli adımları atmasını bekliyoruz.”
MA / Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***