Esra ÇİFTÇİ
İSTANBUL – Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile görevlerinden ihraç edilenlerin işlerine iade edilip edilmeme kararını vermek üzere 2017 yılında kurulan Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonu kapatılıyor. İktidar Meclis’e getirdiği torba yasa teklifine her yıl Cumhurbaşkanı kararıyla uzatılan OHAL Komisyonu’nun kapatılması adımını da koydu.
124 BİN BAŞVURU, 106 BİN RET
OHAL Komisyonu’nun son açıklamasına göre, komisyona yapılan toplam başvuru sayısı 127 bin 130. Komisyonda incelenen başvuru sayısı 124 bin 235. Komisyon, başvuruların 106 bin 970’ine ret, 17 bin 265’ine kabul kararı verdi.
KHK İLE KAÇ KİŞİ MAĞDUR OLDU?
20 Temmuz 2016 yılından sonra özel kurumlardan ihraç edilenlerle birlikte toplam 150 bin kişi işinden edildi. Bu süreçte yaklaşık 100 KHK’li intihar etti, 1000 kişi çeşitli nedenlerle yaşamını yitirdi. 30 kişi Meriç sularında boğuldu. Türkiye ortalamasının 30 katı KHK’liler arasında boşanma yaşandı. KHK’lilere tapuda şerh düşüldü. Kredi kartları iptal edildi. Hiçbir işte çalışmalarına izin verilmedi. 136 çeşit hak ihlali yaşadılar.
OHAL Komisyonu kapatılırken, valilik, rektörlük, müfettişler tarafından KHK ile ihraç edilenler yaşadıklarını Art Gerçek’e anlattı.
‘İLK AYLARDA OKULDAN GELEN HER ZİL SESİNE AĞLADIM’
Münir Korkmaz, 29 yıllık öğretmenken, 675 sayılı KHK ile hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş.
İhraç edilmesinin nedenini ise, Eğitim-Sen üyesi olmak, sendikanın değişik organlarında yönetici olarak görev yapmak gibi sendikal faaliyetlerinden dolayı olduğunu düşünüyor:
“Ben mesleğini bir iş olarak görmenin ötesinde öğretmenliği bir tutku olarak yapanlardandım. İhracımın ilk aylarında evimin yakınındaki okuldan gelen her zil sesini duyduğumda ağladım. Hala özel günlerde gözyaşlarımı tutamıyorum. Tek ihracım görevimden el çektirilmek de olmadı. 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde Adana Çukurova ilçesinde CHP listesinden Belediye Meclis Üyesi olarak seçildim. 2 ay sonra mazbatama KHK’lı olduğum gerekçesiyle el konuldu. Kuruluşu ve işleyişi hukuksuz olan OHAL Komisyonu’na başvurmak zorunda kaldım ve yaklaşık 6 yıldır başvuru dosyamın incelenmesini bekliyorum.”
‘KHK SORUNU BU ÜLKENİN ÇOK BOYUTLU BİR SORUNU’
Fatma Ayparçası, Sakarya Üniversitesi’nde araştırma görevlisiyken ve doğum iznindeyken 2016 yılının ağustos ayında önce açığa alınıyor, 29 Ekim’de yayınlanan 675 sayılı KHK ile bir gece yarısı görevinden ihraç edildiğini öğreniyor.
Ayparçası, avukatı aracılığı ile önce Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıyor ancak sonuç alamıyor. Sonrasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruyor ve “iç hukuk yollarının tüketilmediği” gerekçesiyle başvurusu incelemeye alınmıyor. Ayparçası da birçok KHK’li gibi OHAL komisyonuna başvurmak zorunda kalıyor:
“Komisyon tarafından 2017 yılında ret verildi. Benim veya avukatımın bilmediği bilse bile içeriğini göremediği savcılık tarafından gizlilik kararı olan dosyam komisyonca incelenmiş ve bana ret verilmişti. KHK sorunu bu ülkenin çok boyutlu bir sorunu ve sadece KHK’li bireyi değil bütün çevresini de KHK’li yapan bir uygulamadan bahsediyoruz ki bu asla hafife alınacak bir konu değildir.”
‘YAŞADIĞIM ACILARI ÖZETLEYEMEM’
Mete Ayhan subay olarak görev yaparken 27 yıllık askerlik hayatının, Nisan 2019 yılında 375 sayılı kararnamenin 35. Maddesi ile elinden alındığını söylüyor.
Bakanlık onayı ile ihraç edilen Ayhan, Haziran 2017’de de tanık olarak çıkacağı duruşmaya bir anda sanık yapılıp Mayıs 2017’de tutuklanıyor ve 11 ay tutuklu yargılandıktan sonra tüm suçlamalardan beraat ediyor. Ayhan sözlerine şöyle devam ediyor:
“Göreve döndükten 5 ay sonra, daha önce açılmış olan mükerrer soruşturma nedeniyle tekrar bir daha 6 ay tutuklu yargılama yaşadım. Bu defada sabit hatlardan aranma gerekçe gösterildi. Eylül 2019 yılında tahliye oldum. Hala ilk derece mahkemede yıllardır yargılama dosyam tefrik edilerek devam ediyor. İhraç olduktan sonra idare mahkemesine başvurdum, bekleme kararı aldı. Hala karar verilmedi. Bu süreçte yaşadığım acıları özetleyemem. Üniformam ve mesleğim 14 yaşından bu yana yaşam kaynağımdı. Aşıktım ben mesleğime. Bir boşluğa düştüm, psikolojik sorunlar yaşadım. 2 yıl evden çıkmadım. Ailem, çocuklarım herkes kötü etkilendi.”
‘5 YIL NEDEN İHRAÇ EDİLDİĞİMİ BİLEMEDİM’
Yurdagül Şahin, sosyal bilgiler öğretmeniyken, 7 Şubat 2017’de 686 KHK ile ihraç edilmiş. Neden ihraç edildiğini öğrenmek ve işe iade edilmek için OHAL komisyonuna başvurmuş.
2022 yılının Ekim ayına kadar neden ihraç edildiğini bilmeden yaşamış, açıklanan bilgilere göre ise kurumundan giden bilgi ve belgeleri sorgulamadan esas veri olarak kabul eden OHAL komisyonu tarafından, işe iade talebi ret edilmiş. Şahin söyle anlatıyor:
“OHAL komisyonundan gelen ret kararının yanı sıra UYAP’ta görünmeyen bir soruşturmam olduğunu da öğrendim. Bu soruşturmada savcılık, soruşturmuş ve kovuşturmaya gerek görmemiş ve dosya yine savcılık tarafından kapatılmış. Ancak çalışma alanımdaki insanlar ve kurum amirlerimin söylemleri dikkate alınarak bir örgütle ilişkili olduğuma karar verilmiş ve bu karar önce ihracıma sonra ret almama neden oldu. İhraç sonrası hamileliğimin 8. Ayında erken doğum yaparak kızımı dünyaya getirdim. Bu süreçte özel ders vererek geçimimi sağlamaya çalıştım. KHK’lardan önce evliydim ihraç sonrası boşandım. Kızımla birlikte hayata tutunmaya, her şeye rağmen insanca yaşamaya ve savaşsız, sömürüsüz, sınıfsız yaşayabileceğimiz bir dünya için mücadele etmeye devam ediyorum.”
‘BABAM GÖREVE DÖNECEĞİM GÜNÜ GÖREMEDEN YAŞAMINI YİTİRDİ’
Nezir Dorak 20 yıllık rehber öğretmen iken 29 Ekim 2016 tarihinde 675 sayılı KHK ile ihraç edilmiş.
Tesadüfen kendi ismini listede görünce şok oluyor çünkü hiç beklediği bir durum olmadığını söylüyor. Dorak’ta Münir Korkmaz gibi 31 Mart seçimlerinde meclis üyesi seçiliyor ve 2 aylık meclis üyeliği YSK tarafından KHK ihracı gerekçe gösterilerek düşürülüyor. 5 yıl sonra OHAL komisyonu hakkında ret kararı verince ikinci şoku yaşayan Dorak,ret kararının valilik kanaati olduğunu belirtiyor. Valiliğin kendini yargı yerine koyup OHAL komisyonuna terör örgütleriyle iltisaklı olabileceği kararı verdiğini ve OHAL komisyonunun da bu karara atıf yaparak hakkında ret kararı verdiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor.
“Durumu ailemle paylaştığımda, babamın “bu senin boynunda taşıyacağın bir madalya olacak, merak etme, döneceksin” dediğini hiç unutmuyorum. Bu stresi benden daha çok yaşadı ve göreve döneceğim günü göremeden yaşamını yitirdi. Bu süreçte yaşadığımız en büyük sorun ekonomik sorunlar. Çalışma hakkımız elimizden alındı özel kurumlarda dahi çalışamıyorum. Çocuklarım da bu süreçten çok etkilendiler ve okul hayatları istendik yönde gitmedi. Aile hayatımız, sosyal hayatımız alt üst oldu. Her şeye rağmen umut, hayat ve mücadele devam ediyor”
‘BERAAT ETMEME RAĞMEN GÖREVE İADE EDİLMEDİM’
Özlem Rana Kaya, okul öncesi öğretmeni iken 7 Şubat 2017 yılında çıkarılan 686 KHK ile görevinden ihraç edilmiş.
İhracını öğrenince kendini doğal olarak kötü hissettiğini söyleyen Kaya, toplumsal dışlanmayla karşılaştığını ve kendilerine soykırım uygulandığını düşündüğünü belirtiyor. Kaya şöyle devam ediyor.
“İhracım sonrası sağlık problemlerim oldu. Meme kanseri oldum, bir operasyon geçirdim hala tedavim devam ediyor. OHAL komisyonuna başvurdum. Hakkımda açılan ceza davasından beraat etmiş olmama rağmen görevime iadem gerçekleştirilemedi. Evrensel hukukun işletilmesini bekliyoruz.”
‘DİNE, TOPLUMA VE YAŞAMA DAİR GÖRÜŞLERİM DEĞİŞTİ’
Ömer Özçelebi, polis olarak görev yaparken 26 Nisan 2017 yılında açığa alınıyor. 15 ay açıkta bırakılıp bir tane idari soruşturmaya muhatap olmadan 8 Temmuz 2018 yılında 701 sayılı kapanış KHK’si ile ihraç olmuş.
Özçelebi şöyle anlatıyor:
“İhraç olduğumda kutsal devlete olan inancım yerle bir oldu. Bunun ötesinde dine, topluma ve yaşama dair görüşlerimde farklılıklar oluştu. Çünkü akrabalarımın en saygı duyulan en sevilen karakteri iken bir imza ile hayatımdan çalınanları düşününce. KHK’li olduktan sonra bilmediğim işlerde çalışmak zorunda kaldım. Bu süreçte iş kazası geçirdim sol gözümü kaybettim ve yaşadığım bunca soruna rağmen ailemle hayat mücadelesine devam ediyoruz.”
‘FİŞLEMELER DARBE ÖNCESİ BAŞLADI’
Mediha Ayhan tıp doktoru, Dahiliye ve Endokrinoloji uzmanı. Yrd. Doç. Olarak çalışırken 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra poliklinikte hasta bakarken, telefonla rektörlüğe çağrılıyor. Rektörlük binasına gittiğinde direkt olarak bir memur içinde açığa alındığını yazan bir sarı zarf veriyor ve kendi ofisine girmemesini söylüyor. Yaşadıkları karşısında ne olduğunu anlayamadan bir hafta sonra emniyet güçleri tarafından gözaltına alınıyor ve bir hafta çok kötü şartlarda gözaltında kalıyor.
Ayhan şöyle anlatıyor:
“Yaşadığım şokun etkisiyle ciddi bir anksiyete yaşadığım için, psikiyatri uzmanı tarafından verilen antideprasan ve anksiyolitik ilaçları kullanmaya başladım. Sürekli uyuyordum. Yaklaşık bir ay sonra eşim bir KHK listesinde adımın olduğunu ve ihraç edildiğimi söyledi. KHK ve ihraç nedir, hiçbir fikrim yoktu.
Dört yıllık yargılama sonucu beraat ettim. Ancak OHAL komisyonu işe dönüşüm konusunda ret kararı verdi. Sonrasında idare mahkemesine başvurdum. O da bir buçuk yıl sonra çocuğumun okuduğu okulu, eşimin yargılanıyor oluşunu gerekçe göstererek ret kararı verdi. Oysa benim adımı KHK listesine yazan, fişlemeci rektörün de çocuğu aynı okula gitmiş. Bunu dava sürecimde öğrendim. Ancak 18 Temmuz’da Ankara’ya çağrılan rektörlerin, 20 Temmuz’da insanların çocuklarının okuduğu okulu, bir bankada parası olup olmadığını, eşinin nerede çalıştığını bu kurumlara sorarak 2 günde bilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla bu fişlemelerin darbe teşebbüsünden çok daha önce başladığının kanıtıdır.”
OHAL Komisyonu kapatılıyor: Tüm Bakanlıklara yayılmış olacak
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***