‘Işığına Tavşan Olduğum Filmler‘ adlı son kitabıyla milyonlarca kişinin izlediği birçok yapıma farklı merceklerle bakan ve katmanlarına ayırarak değerlendiren yazar Murathan Mungan, Amerikan filmleri özelinde birtakım yorumlarda bulundu.
Hürriyet gazetesinden Uğur Vardan’a konuşan Mungan, “Kitapta kimi Amerikan filmleri üzerinde gezinirken onların aynı zamanda bir sistem aklayıcısı olarak görev üstlendiğine vurgu yapıyorsunuz. Bu filmlerdeki yaklaşım şu: Evet, birtakım hatalar yapılıyor ama onlar sistemin değil, o an sistemin içinde ya da başında bulunanların hatasıymış gibi gösteriliyor. Böylelikle hem sistem aklanıyor hem de seyirci açısından ‘Bakın kötüleri perdede görebiliyoruz’ türünden bir ‘katarsis’ yaşanıyor. Bu önemli meseleyi de söyleşiye taşırsam genel çerçevede neler söylersiniz?” şeklindeki soru üzerine şunları kaydetti:
‘MESELE ‘SİSTEMİN DOĞASINDAN DEĞİL, ‘İNSANIN DOĞASININ’ KİRLİ YANLARINDAN KAYNAKLANIYORDUR’
“Kitapta uzun açıkladığım bu konuyu burada nasıl toparlarım, bilemiyorum. Temel mantık şu: Sistemin aksayan yanları olsa da kirli ve karanlık oyunların faturası ellerindeki gücü kötüye kullanan kişilere ve çevrelere çıkarılır. Mesele ‘sistemin doğasından’ değil, ‘insan doğasının’ kirli yanlarından kaynaklanıyordur. Karanlık işlere karışmış birkaç kişiyi kurban eder, yara almış adalet duygusunu onarıyormuş gibi yapar ve sonunda sistemin varoluşunu ve sürdürülmesini yeniden teminat altına alır.
‘SİSTEM KENDİ KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI TÜM DÜNYAYA SATARAK ÜSTÜNE BİR DE PARA KAZANIR’
Tüm hikâye birkaç kötü adama karşı birkaç iyi kahramanın verdiği mücadele çerçevesine indirgenmiştir. Adalet sisteminin işliyor olması aynı zamanda bizi orada demokrasinin de işlediğine ikna eder. Amerikan sisteminde her şey nispidir, adalet de, özgürlük de, eleştiri de… Üstelik sistem kendi kirli çamaşırlarını tüm dünyaya satarak üstüne bir de para kazanır. Unutmamalı: Son tahlilde tüm Amerikan filmleri ‘Pentagon’ yapımıdır, fazlasına izin vermez.”
2023’ÜN İLK KİTABI: 995 KM
Mungan, bu söyleşide yeni yılın ilk kitabının bir roman olacağını da açıkladı. Eserinin isminin ‘995 KM’ olduğunu duyuran yazar, konusuna ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Çeşitli aralarla üzerinde yıllardır çalıştığım, 90’lı yıllarda Diyarbakır’daki faili meçhul cinayetleri konu alan bir tür siyasi polisiye roman. Cinayeti işleyen tetikçinin yanından Diyarbakır’dan Alanya’ya yapılan bir yolculuk hikâyesi.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***