Luciano Pavarotti Vakfı’nın konseri için İstanbul’a gelen Mantovani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ünlü sanatçı hayattayken günün 24 saatini birlikte geçirdiklerini söyledi.
Mantovani, Pavarotti ile 4 yıl evli kaldıklarını belirterek, “Sürekli dünyayı dolaştığı için iki günde bir konserimiz oluyordu. Birlikte seyahat ediyor ve her şeyi paylaşıyorduk.” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) ve çeşitli kurumların etkinliklerine katılarak sevgilerini başkalarıyla da paylaştıklarını dile getiren Mantovani, “Özellikle de ihtiyaç sahibi çocuklar için çok şey yaptık. Çünkü Luciano, İkinci Dünya Savaşı sırasında çocuktu ve savaşın acımasızlığının üstesinden gelmenin tek yolunun müzik olduğunu anlamıştı. Bu yüzden bana her zaman, o yıllarda sesi bombaların sesinden daha yüksek olduğu için hep birlikte şarkı söylediklerini anlatırdı.” ifadesini kullandı.
“SESİM GERÇEKTEN KÖTÜ AMA MÜZİĞİ SEVİYORUM”
U2’nun solisti Bono ile Pavarotti’nin 1995’te düzenlenen yardım konserinde, “Miss Sarajevo” şarkısını birlikte yorumladığına işaret eden Mantovani, şunları kaydetti:
“Bosna Hersek’teki savaş mağdurlarına yardım etmek ve bir merkez açmak düşüncesiyle böyle bir konser fikri ortaya çıktı. Birlikte o kadar çok şey yaptık ki. Kendimi tarif etmem gerekirse, onun yanında olduğum ve ona yardım etmeye çalıştığım tüm işlerde başarılı olduğumu söyleyebilirim, tabii şarkı söylemek dışında. Ben de yeni öğrencilerin özellikle opera dünyasında bir kariyere sahip olmalarına ve yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olarak onun hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyorum. Luciano’nun anısını yeni filmler ve tiyatro prodüksiyonları aracılığıyla yaşatmaya çalışıyoruz. Bu nedenle onun anısına yapılan her şeye gerçekten çok özen gösteriyor, bize öğrettiği gibi yapmaya çalışıyoruz.”
Mantovani, şarkı söylediğinde eşinin pek çok hata bulduğunu ve sesini beğenmediğini aktararak, “Sesim gerçekten kötü ama müziği seviyorum. Bu yüzden çok fazla müzik etkinliği düzenliyorum. Sinemayı da seviyorum. İtalya’da farklı türde filmler çektim. Aynı zamanda ben bir anneyim. Çok güzel bir kızım var ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Pavarotti’nin çok özel bir insan ve harika bir sanatçı olduğunun altını çizen Mantovani, şunları aktardı:
“Seyirci genelde sizin sahte olup olmadığınızı hissediyor. Pavarotti, iyisiyle kötüsüyle hep doğruydu. Hoş olmayan bir şey bile söylese biliyordum ki gerçek buydu. Bu kadar gerçek bir insandı. Sanatçı bir eş olarak çok özel olduğunu düşünüyorum. Bana hayata dair çok şey öğretti. Hayata hep olumlu bakan biriydim. Bana, ‘Yüksekten uçmaya, olaylara her zaman farklı bir perspektiften bakmaya çalış çünkü bazen sadece aşağı bakar, hep üzgün veya kızgın oluruz. Unutma, her zaman iyiyi aramak zorundasın.’ derdi.”
Nicoletta Mantovani, Pavarotti’nin etrafındakilere neşe veren bir insan olduğunu dile getirerek, “Eşsiz, kendine özel bir sesi vardı. Yani onu duyduğunda ‘Bu Pavarotti’ diyebilirdin. Mükemmel bir diksiyonu vardı. Dili bilmeseniz bile ne dediğini gerçekten anlayabilirdiniz. Söylediği şeyle bir şekilde insanın kalbine ulaşırdı.” dedi.
“TÜRKİYE BENİ GERÇEKTEN ÇOK HEYECANLANDIRIYOR”
İstanbul’da insanların kendisine çok iyi davrandığını aktaran Mantovani, şu bilgileri verdi:
“Şehirde uzun bir yürüyüşe çıktık, akşam yemeği için Türk yemeklerinin yapıldığı bir yerde durduk. Bize karşı çok iyi davrandılar. İtalyanlara çok benzediğini söyleyebilirim, çok açık, çok nazik. Benim için gerçekten harika bir deneyimdi. Ayasofya’yı görmeye gittik ve her küçük ayrıntıyı empatiyle anlatan yerel rehberimiz vardı. Sadece yapmak zorunda olduğu için değil severek rehberlik ediyordu. İnsanların içinde gerçek bir samimiyet olduğunu hissedebilirsiniz. Bu nedenle Türkiye beni gerçekten çok heyecanlandırıyor. Yakında tekrar gelmek istiyorum. Bence farklı bakış açılarını yansıtan çok fazla tarihi unsur var.”
Yapımcı Mantovani, Türkiye’de de sanatçı dostlarının olduğunu kaydederek, Pavarotti’yi takip eden genç sanatçıların İstanbul’da konser vermesinden dolayı mutlu olduğunu sözlerine ekledi.
Luciano Pavarotti’nin sanatını, ruhunu, ışığını ve repertuvarını genç kuşak uluslararası opera sanatçılarıyla devam ettirmek amacıyla sanatçının vefatından sonra kurulan Luciano Pavarotti Vakfı’nın çalışmalarına ilişkin de bilgi veren Mantovani, genç sanatçılara fark edilme imkanı sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.
Mantovani, eşinin adını taşıyan bir akademi hayali olduğunun altını çizerek, “Hayalimiz Luciano’nun adını taşıyan bir akademiye sahip olmak. Tabii bu ücretsiz olmalı. Luciano öğrencilere ücretsiz olarak eğitim veriyordu çünkü ona da gençken ücretsiz olarak öğretilmiş. Bu nedenle her zaman ‘Aldığımı geri vermek istiyorum.’ derdi.” diye konuştu.
Kaynak: AA
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***