İktidarın en küçük ortağı Doğu Perinçek’in ‘siyasetin köpeği’ haline getirilen Türk yargısının hukuksuz kararları uluslararası mahkemelerden dönüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 82 KHK’lı yargı mensubunun başvurularıyla ilgili verdiği ‘ihlal’ kararı da bunun son örneği olarak kayıtlara geçti.
AİHM, usuli güvencelere aykırı şekilde ve makul bir şüphe olmadan 82 hakim ve savcının daha ‘özgürlük ve güvenlik hakkının’ ihlaline hükmetti. Bu kararla birlikte, haklarında ihlal kararı verilen yargı mensubu sayısı 959 yükseldi. Sayının önümüzdeki günlerde daha da artacağı tahmin ediliyor.
TANIK BEYANLARI ‘SOMUT’ DELİLE DAYANMALI
Karar bir çok açıdan önemli. Öncelikle AİHM, ‘tanık’ ifadeleriyle ilgili ilk kez esasa girdi ve söz konusu ifadelerin somut delillerle desteklenmesi gerektiğini söyledi. ‘Tanık’ ifadeleriyle ilgili de önemli değerlendirmelerin yer aldığı kararda, “ Mahkeme (…) dava dosyalarında, söz konusu tarihte ilgili başvurunlar aleyhinde, makul bir şüpheye yol açabilecek somut ve açık olgulara atıfta bulunan hiç bir ifadenin bulunmadığını gözlemlemektedir.” denildi.
BYLOCK BİLE TUTUKLAMA GEREKÇESİ OLAMAZ
Kararda ByLock’un da tutuklama için ‘makul bir şüphe olmadığı’ özellikle vurgulandı. ‘Makul şüphe’ kavramının içinin somut, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde doldurulması gerektiği üzerinde duruldu. Ayrı ayrı yapılan başvuruların AİHM tarafından birleştirilmesi de mahkemenin ‘Türkiye’de yaşananlardan’ haberdar olduğunu göstermesi açısından önemli.
AİHM’nin son ‘ihlal’ kararı hukukçular tarafından ‘önemli’ bir gelişme olarak yorumlandı. İşte o görüşler:
İnsan hakları hukukçusu ve idare hukuku uzmanı Nevra Kadıgil: 2016 sonrası yargılamalarda dayanılan deliller (!) bir bir çürüyor. Evrensel hukukun suç saymadığı, yasal eylemlere dayanılarak insanların mesleklerinden ihraç edildikleri ve mahkûm edildikleri tescilleniyor! Hâlen hukuksuz kararlarda neden ısrar ediliyor? Anayasa Mahkemesi, Yargıtay! Ve son söz siyasilere; KHK’lıları halen bu yargı kararlarına göre mi değerlendireceksiniz?
Diplomasi ve Ekonomi Enstitüsü (instituDE) üyesi ve eski AİHM hukukçusu Hakan Kaplankaya: AİHM’in bir konuya ilişkin ihlal kararı Hükümete mühim bir mesajdır. Hükümet bu karara rağmen ihlalin giderimi için adım atmadığı takdirde, daha sonraki ihlal kararlarında daha ağır mesajlar verir. Burada da kısmen böyle bir durum var.
KHK’lı hakim Saim Nergiz: AİHM verdiği kararlarla Türk yargısının tüm kaçış yollarını kapatıyor. Önce “Bylock ‘un varlığı yetmez içerik gerekir” dedi. “Biz de içeriğe bakıyoruz” deyip içerikteki “Eyüp sultana gidiyor muyuz ?” ifadesini suç saydılar .” Ayrıca yan delillerle desteklenmeli” dedi. “Evet bizde yan delillere bakıyoruz” deyip tanık beyanının salt varlığını yeterli saydılar. Şimdi AiHM, çocuğa anlatır gibi demiş ki; tanık beyanı MAKUL SUÇ ŞÜPHESİ OLUŞTURACAK SOMUT VE BELİRLİ OLGULAR içermeli. Buyrun sayın Türk yargısı!
KHK’lı hakim Yusuf Metin: 82 kişiye ait ayrı ayrı dosyadaki ihlalin tek bir paragrafta tespiti, ayrı yerlerde,ayrı hâkimler tarafından verilen kararların belirli bir merkezden sistematik verildiğini kanıtlamaktadır. Bu da soykırım suçunun bir unsurudur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***