İZMİR – Deniz Poyraz’ın katili Onur Gencer’e verilen cezayı değerlendiren dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, Gencer’e verilen cezanın yetersiz olduğunu, olayın siyasi sorumlularının da ceza alması için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasına silahlı saldırı düzenleyen ve Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı davada kararın açıklanmasının ardından İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, sık sık “Deniz Poyraz ölümsüzdür”, “Katiller halka hesap verecek” ve “Deniz’e sözümüz devrim olacak” sloganları atıldı. Açıklamaya Deniz Poyraz’ın ailesinin yanı sıra HDP milletvekilleri Pero Dündar, Serpil Kemalbay, Murat Çepni, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, siyasi parti, insan hakları, kadın örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı.
Açıklamada konuşan dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, duruşma salona girerek, davanın esasına ilişkin sözlerini söyleyemediklerini belirtti. Soruşturma ve yargılama sürecinde katili azmettiren ve yardım edenlerin ortaya çıkarılmaması için çaba harcandığını aktaran Ağaç, “Bu dosyada bir yargılama yapılmadı. Yapılan sadece hüküm kurmak adına bir faaliyetten ibaret. Eğer bu siyasi partiye bir saldırı varsa burada toplumsal bir kaos yaratılmak, birlikte yaşama arzusuna bir saldırılmak istenmiştir. Anayasal düzenin ortadan kaldırılması hedeflendi. Fakat kurulan hükümde taleplerimizin göz ardı edildiğini görüyoruz. HDP’nin örgütlenme, siyaset yapma hakkına saldırı yapıldı. Bu da Türk Ceza Kanununun 110 ve 114 maddelerine göre yargılama yapılmalıyken bu da yapılmadı” dedi.
İÇİŞLERİ BAKANININ YARGILANMASI TALEBİ
Yargılamada ayrıca siyasi faillerin de görmezden gelindiğini değinen Ağaç, “Türkiye’de 2015 yılından beri HDP’yi ve HDP’lileri hedef haline getiren siyasal dil kullanılmakta. Bu nedenle saldırılar yaşanmaktadır. İçişleri bakanının görevi güvenliği sağlamakken her ağzını açtığında saldırıları meşru görmekte ve yeni saldırılara zemin yaratmaktadır. Bu nedenle İçişleri bakanı hakkında da ek iddianame düzenlenmesi talebinde bulunduk. Fakat bu da karşılık bulmadı. Verilen karar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olabilir ancak eksik bir karardır. Gerçek adalet sağlanması için gerçek yargılama faaliyeti yürütülüp devlet içine çöreklenmiş bütün kişilerin sanık sandalyesine oturması lazım. Bunu yapana kadar hukuk mücadelesini sürdüreceğiz” diye konuştu.
VİCDAN ORTAKLIĞI
Ardından konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, son derece üzgün olduğunu belirterek, “Burada olmayanlara da şunu söylemek istiyorum; Eğer bir siyasal zeminde buluşulacaksa bunun yolu vicdan ortaklığı yaratmaktır. Zalimlik karşısında asgari bir vicdan ortaklığı yaratamıyorsak alacak çok yolumuz var. Dava boyunca sanığın geçmişine dair hiç bir araştırma yapılmadı. Bir sosyal medya paylaşımında yedi ceddiniz araştırılıyor. Ancak bu katile kahraman muamelesi yapıldı. Şemdinli dosyasında dönemin emniyet istihbarat başkanı ‘hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz’ demişti. Bu olayın faili bu siyasal iktidar, onun kolluk güçleri ve onların gösterdi çerçevede yargılama yapan yargı mensuplarıdır. Yargı insan hakları ihlallerinin faili konumuna düşmüştür. Ama bu dosya kapanmayacak. Sizlere söz; bunun siyasal ortaklarını ve vekil olarak bana ‘telefonla içeri giremezsin’ diyen heyet hafızamızda yerlerini aldı. Bu süreçte yer alanlar mutlaka yargı önüne çıkacaklar” diye belirtti.
‘DURUŞMADA TEK TARAF VARDI’
HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren de, şunları söyledi: “Bugün sözde bir duruşma yapıldı. Duruşmada Kürdü katleden, katile ‘abicim’ diyenler, soruşturmanın başından itibaren arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasını istemeyen savcı, avukatların tüm taleplerini reddeden mahkeme heyeti vardı. Duruşmada öldürülen Kürdün avukatları, dostları yoktu. Duruşmada tek bir taraf vardı. Bu yargı pratiğini sadece bu duruşmadan bilmiyoruz. İktidarın bu yaklaşımını JİTEM dosyalarından, Tahir Elçi, Apê Musa’nın katledilmesinden biliriz. Ama burada sadece katil suçüstü yakalanmadı. Suçüstü yakalanan devlet içindeki yapılanmaydı. Suçüstü yakalanan derin devletin ortaya çıkarılması için mücadele ortaya koyduk. Bu nedenle içeri girmeniz istenmedi. Mücadelemizin adliye dışında da sürecek.”
‘NEDEN KATİLİ SAVUNUYORSUNUZ?’
Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz ise, HDP İzmir il binası önünde kurulan nöbet çadırının hesabının verilmesini isteyerek, orada bekleyen Mehmet Laçin’in HDP binasını sürekli izlediğini ifade etti. Poyraz, “O çadır oradan kalkacak. Çünkü kızım bir bedel verdi. Kaç senedir ben ayağımı atamıyorum. Kızımın kanı oraya döküldü. Bu devlet mahsus o çadırı oraya koydu. Benim kızım orada şehit oldu. Katili duruşmaya sokuyorlar. Neden katili savunuyorsunuz? Siz söylüyorsunuz, o intikam alıyor. Poligonda eğitim aldı, kim o an güç verdi? Devlet güç verdi. Gitti kızımı katletti, çıkınca polis sarılıyor ‘ismin nedir’ diye. Adalet böyle midir?” diye sordu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***