Açıklanan en son işgücü istatistiklerine göre Türkiye’de 31 milyon 595 bin kişi çalışıyor.
Çalışanların yüzde 50’den fazlası asgari ücret alıyor.
Bu, asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğini gösteriyor.
Halbuki Avrupa Birliği’nde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 10’un altında…
Gelişmiş bir toplumda öyle olması da gerekir zaten.
xxx
Bu hafta açıklanan asgari ücret sadece toplumun çok geniş bir kesimini ilgilendirmekle kalmıyor, Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve siyasal yapısını da belirliyor.
Memurların bir kısmının maaşının asgari ücret altında kaldığı böyle bir dönemi hiç yaşamamıştık… Böyle bir tuhaflığı hiç görmemiştik.
Yeni yılda memur maaşları ne olacak, canı çıkan emeklilerin gelirlerinde nasıl bir düzenlemeye gidilecek, alım gücü enflasyon karşısında nasıl ayağa kalkacak,
EYT’lilerin akıbeti nasıl düze çıkacak, Türkiye’nin asıl gündemi bu. Muhtemelen de bu hafta da en çok bu konular halkın gündemi olacak.
xxx
2023 yılında geçerli olacak net asgari ücret 8 bin 506 lira 80 kuruş olarak açıklandı.
Bu miktar 455 Dolar’a ya da 426 Euro’ya karşılık geliyor…
2023 yılında çalışanların çok büyük bir bölümü ayda 500 Euro’nun altında bir gelire çalışacak…
Bu duruma Türk-İş bile itiraz etti… Asgari ücret, sendikaların, işçilerin, emekçilerin olmadığı bir masada işveren temsilcisi ve siyasal iktidar arasında
belirlendi.
Rakam Erdoğan tarafından açıklandı.
Komşumuz Yunanistan’da ise geçen yıl asgari ücret 774 Euro’ydu.
xxx
Enflasyon ve işsizliğin toplamından oluşan Sefalet Endeksi’nde Türkiye 93.3 puanla, 89.9 puandaki Arjantin’e fark atarak birinci oldu.
Sefalet endeksinde ilk sıraya tırmanırken, toplumun büyük çoğunluğunun gelirini de siyasal iktidarın belirlediği bir ülke haline döndük.
Otoriter rejim, toplumu kasten fakirleştirerek insanların ekonomik kaderini belirleyecek tek yetkili haline geldi.
Toplu sözleşme, sivil toplum, bireyselleşme bizden biraz daha uzaklaştı. Uyuşturucunun yaygınlaşması, pudra cumhuriyete dönüşmek de bu sefilleşmenin bir diğer sonucu.
xxx
Çoğunluğun ekonomik kaderi bir kişinin iki dudağı arasında tutuklu kaldı…
Bu, toplumsal yapının biraz daha devletleşmesi, demokrasinin biraz daha ölümü de demek.
Siyasal iktidarın insanları ağır şekilde yoksullaştırabildiği, sindirdiği, korkuttuğu bir toplum yapısını daha derinlemesine incelemek, ağır zaafların nasıl tedavi edilebileceğini belirlemek için çaba sarf etmek gerekiyor.
xxx
Türkiye’de 25 yaş üstü nüfusun ortalama okul yılı 8 sene…
Bu, genelde hala mesleksiz bir toplum olduğumuzu söylüyor.
Beşerî sermayedeki bu ağır zafiyetin yanı sıra okulların ve üniversitelerin nasıl niteliksiz bir hale getirildiği de ortada.
Beşerî sermayesi yetersiz bir toplumda ne orta sınıf olur ne de umut verici bir toplumsal zıplama…
Nitekim yüksek teknolojik mal üreten firmaların oranı binde 9. Bu rakam toplam ihracat içindeki yüksek teknolojik malların oranının çok yetersiz olduğu da ortaya koymakta.
Orta sınıfların cılızlığı bugünkü ucube yapının da nedeni olarak gözüküyor.
xxx
Acil çözüm bekleyen sosyal konulardan biri ise ilkokula gidemeyen 195 bin, ortaokula gidemeyen 289 bin, liseye gidemeyen 373 bin kız çocuğu….
Okul çağında olmasına karşın okula gitmeyen toplam kız çocuğu sayısının 866 bine ulaşmış durumda.
Okuma ile ilişkisi olmayan kız çocuklarımızın yarın aile kuracağını, çocuk yetiştireceğini düşünürsek, gelecekle ilgili ümitleri çökerten çok tehlikeli bir karanlıkla karşı karşıya olduğumuzu da anlarız.
xxx
Türkiye’nin acil çözülmesi gereken çok ağır sorunları var.
Fakirleştirilerek, eğitimsizleştirilerek hayattan koparılan bir toplum ile karşı karşıyayız…
Bunlara çözüm nedir? Kimin hangi önerisi var?
Siyasal hamasetten, köhnemiş siyasal kurnazlıktan, rant dağıtma kavgasından teknik siyasal çözümlere geçmek zorunda olduğumuz bir süreçteyiz…
Koca toplumun ortalama ücretinin 426 Euro olduğu bir ülke, gelmiş uçurumun kenarına dayanmış demektir çünkü…
Mehmet Altan: İlk imzası 15 yaşında yayınlandı.20 yıl Sabah,6 yılda Star gazetelerinde baş yazarlık ve yazarlık, televizyon programcılığı ve yorumculuk yaptı. 30 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yaptı.1993 yılından beri profesör. Yayınlanmış 40 civarında kitabı var.15 Temmuz sonrası Anayasa’nın 19.,26. ve 28. maddeleri yok sayılarak tutuklandı.21 ay cezaevinde kaldı. AYM,AİHM ve Yargıtay kararları ile hak ihlaline uğradığı saptandı. 29 Ekim 2016 tarihinden beri KHK’lı.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***