ANKARA – Türkiye’nin Suriye ve yakın ülkelerde yayılan ölümcül kolera salgınını tetiklediğini açıklayan HRW, söz konusu durumun Kuzey ve Doğu Suriye’de daha vahim olduğuna dikkat çekti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’nin Suriye ile Kuzey ve Doğu Suriye’de yaptığı su kesintisinin halk sağlığı açısından tehdit ve tehlikelerine ilişkin açıklama yaptı. Türkiye’nin Fırat’ın suyunu keserek Kürtlerin olduğu bölgelere akışı engellediği ifade edilen açıklamada, “Suriye hükümetinin yardım ve temel hizmetlerde uyguladığı ayrımcılığın yanı sıra Suriye’nin tamamında süregelen güvenlik ve erişim kısıtlamaları, yeterli insani ve acil yardım müdahalesini engellemektedir. Su kesintisi, mevcut kolera salgınını tetiklemektedir” diye belirtildi.
7 GÜNDE 81 ÖLÜM
HRW Direktör Yardımcısı Adam Coogle, Suriye ile Kuzey ve Doğu Suriye’de su krizine müdahale edilmemesi durumunda kolera salgınının halk sağlığını ciddi oranda etkileyeceği uyarısında bulunarak, “Suriyelileri etkileyen su kaynaklı son hastalık olmayacak ve salgınların devamı gelecek. 1 Kasım itibariyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Suriye’de koleradan 81 ölüm ve 24 bin üzerinde şüpheli vaka kaydetti. Kolera buradan sonra zaten çoklu krizler yaşamakta olan bir ülke olan Lübnan’a da yayıldı” diye belirtti.
SU YÜZDE 65 AZALTILDI
Fırat Nehri’nin Kuzey ve Doğu Suriye ve ülkenin diğer bölgeleri için en önemli su ve elektrik kaynağı olduğu belirtilen açıklamada, “Türkiyeli yetkililer Şubat 2021’den bu yana Türkiye ile Suriye arasında 1987 yılında yapılan anlaşmayı ihlal ederek, anlaşmanın öngördüğü 500 metreküpün oldukça altında olmak üzere nehir suyunun akışını kısıtladı. Temmuz 2020’de Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin yayınladığı rapor, Türkiye’nin Fırat Nehri’nin Suriye’ye akan suyunu keserek, yüzde 65’lik bir azalmaya neden oldu. Geçen sene Türkiye, kendisinin susuzluk sorunu olduğunu iddia ederek, su seviyesinin düşürülmesindeki sorumluluğunu reddetti” ifadeleri kullanıldı.
‘FIRAT SİYASİ ARAÇ OLARAK KULLANIYOR’
Geçtiğimiz yıl hem Suriye hem gıda, su ve sanayisinin büyük bir kısmı Fırat nehrine bağlı olan Irak’ın Türkiye’ye su seviyelerini arttırması için baskı yaptığının hatırlatılan açıklamada, Irak’ta da ciddi bir su krizi ve kolera salgınıyla mücadele edildiği kaydedildi. Açıklamada, Türkiye’nin çok uzun bir zamandır Fırat Nehri üzerindeki hegemonyasını siyasi bir araç olarak kullandığı ve bunun hem Irak hem Suriye tarafından dile getirildiği belirtildi.
SU İSTASYONU OPERASYONDA HASAR ALDI
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Türkiye Kuzey ve Doğu Suriye’nin bazı bölgelerinde işgalci bir güçtür. 2019 işgali sırasında, Türkiye ve Türk destekli güçler, Serekaniyê kasabası yakınlarındaki Allouk su istasyonunun kontrolünü ele geçirdi. Su istasyonu Hesekê vilayetinde 460 binden fazla kişiye hizmet veriyor ve BM onu Hesekê şehri ve çevresi için tek geçerli su kaynağı olarak tanımlıyor. İlk olarak 2019 yılında Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyon sırasında hasar gören istasyondaki su pompalama, büyük ölçüde azaltıldı ve tekrar tekrar kesintiye uğradı, bu da Hesekê’de yaşayan insanları pahalı ve güvenilmez özel tankerlere mecbur etti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Kovid-19 salgınının ortasında, Mart 2020’de, Türkiye’nin Allouk istasyonundan Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürtlerin elindeki bölgelere yeterli su tedarikini sağlamadığını belgeledi. O sırada 49 Suriyeli örgüt, Türkiye’nin istasyonda ‘kasıtlı su kesintisi’ gerçekleştirdiğini belirterek bu durumu kınadı.”
150 STK’DAN ÇAĞRI
Açıklamanın devamında, 20 Ekim’de 150’den fazla insani yardım kuruluşunu temsil eden sivil toplum örgütünün Suriye genelinde hızla yayılan kolera salgınıyla ilgili endişelerini dile getirdiğini ve “İnsani malzeme ve personelin salgına müdahale etmesi ve tüm insani ihtiyaçlara tüm araçlarla sınırsız erişim” çağrısında bulunduğu belirtildi.
SU, SURİYE VE IRAK İLE ADİL PAYLAŞILMALI
HRW, Türkiye’nin Fırat Nehri’nin su kaynaklarını Suriye ve Irak ile adil bir şekilde paylaşmasını ve Allouk su istasyonunun ihtiyacı olan topluluklara su sağlamaya derhal devam etmesini sağlaması gerektiğini vurguladı. HRW, “Çatışmanın tüm tarafları Suriye’deki herkes için temiz su ve sağlık hakkını sağlamalıdır” derken, Coogle da, “Suriyeliler medeni ve siyasi hakları için 2011’den beridir mücadele ediyor. Şimdi ise on yıldan fazla bir süre sonra en temel ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***