ANKARA – YÖK’ün 41’inci yıldönümünde üniversitelerin durumuna dikkat çeken BEV kurucu üyesi ekonomist Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, “‘YÖK kapatılsın’ demek fantezi olur. Üniversitelerde devrim yapılması gerekmektedir. Bu ekonomiden de önceliklidir” dedi.
12 Eylül Askeri Darbe’nin ardından 6 Kasım 1981 tarihinde kurulan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 41 yaşına girdi. Aradan geçen sürede YÖK, darbe rejiminden saray rejimine geçerken, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte üniversitelere yönelik baskılar arttı, çok sayıda akademisyen OHAL kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) mesleğinden ihraç edildi. Son olarak 14 Nisan 2020 tarihinde Meclis Genel Kurulu’na getirilen “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne, CHP, HDP ve İYİ Parti akademik özgürlüğü ortadan kaldıracağı ve üniversitelerdeki baskıyı arttıracağı öngörüsüyle şerh düştü.
12 EYLÜL ZİHNİYETİ
Besni Eğitim Vakfı (BEV) kurucu üyesi, ekonomist Prof. Dr. Mustafa Altıntaş, 12 Eylül darbesinin bir ürünü olan YÖK’ün 6 Kasım 1981 Askeri Darbe ile uygulamaya geçtiğini vurguladı. YÖK’ün Anayasadaki baskıcılığı düzenleyen ve yükseköğretimi piyasa haline dönüştüren bir kurum olduğunu söyleyen Altıntaş, Türk-İslam Sentezi’ne duyarlı kuşaklar yetiştirme amacı güttüğünün altını çizdi. YÖK’ün bağımsız olmadığını ve topluma karşı görevleri olmasına karşın bunları yerine getirmediğini belirten Altıntaş, şunları söyledi: “Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklara, yasamanın işlevsizleştirilmesine ve yargı-yürütme erkinin tek elde toplanmasına karşı çıkması gereken ilk kurum hukuk fakülteleridir. Ekonomik sorunlarımız mevcutken, Maliye Bakanı’nın ipe sapa gelmez ekonomik politikalarına, yasa endeksleyen Cumhurbaşkanı’nın değerlendirmelerine, TÜİK bulgularına karşı çıkması gereken kurum iktisat fakülteleridir. Ancak bu kurumlar görevlerini yerine getirmemektedir.”
‘TİCARETHANEYE DÖNÜŞTÜ’
YÖK’ün son zamanlarda çıkarttığı af yasalarıyla herkese diploma dağıttığını ve bunun bir kısmının para karşılığı yapıldığını dile getiren Altıntaş, söz konusu durumun ise üniversitelerin standartlarını düşürdüğünü söyledi. Altıntaş, “Üniversitenin evrensel ölçütleri vardır. Üniversitede araştırma yapılmalı. Yasama, yürütme organını çağdaş hukuk devleti ve sosyal hukuk konusunda yetkinliğe sahip kuruluşlarla denetim gerçekleştirilmelidir. Ancak üniversiteler günümüzde skandallar odağı haline gelmiş, öğrenciler boğulmuştur. Oradaki öğrenciler ve öğretim elemanları, bilimsel araştırmanın tadına varmalı, kendi yanlışlarını araştırmalıdır. Bu bakımdan Türkiye’de üniversite yoktur. Olmamasının nedeni de bu acayip rejimdir. Sorgulaması gereken, topluma fener işlevi görmesi gereken bir üniversite olmalıdır. Bugün akademik unvanın gerekli kıldığı tezleri yapan ticarethaneler kurulmuştur. Üniversiteler, kamusal kaynakları kullanan ticarethanelere dönüşmüştür” diye belirtti.
‘AKADEMİ ÖZGÜR OLMALI’
Üniversitelerin kurumsal ve özerk bir yapıya sahip olması gerektiğinin altını çizen Altıntaş, bunun yanı sıra akademik özgürlüğe sahip olması gerektiğini kaydetti. Yükseköğretimin bir hak olduğunu vurgulayan Altıntaş, eşitliğin sağlanması adına devlet üniversitesi yapısının esas alınması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de üniversitelerin iş bulma ümidini yitirmiş, gününden ve geleceğinden umutsuz kitleler yarattığını dile getiren Altıntaş, şöyle dedi: “Günümüzde şahsım devleti ve şahsım üniversitesi vardır. Üniversite düşünce anarşistlerinin olduğu bir yerken, kitaptan okutulan yerler haline gelmiştir. Üniversiteler, süreklilik göstermesi gereken öğretim yerleridir. Varlığıyla yokluğu belli olmayan kurumlara üniversite denilmez, mektep bile denilmez. ‘Her şeye egemen olan benim, rektörüm benim ’ olmaz.”
‘ÜNİVERSİTELERDE DEVRİM YAPILMALI’
Günümüzde 129 devlet ve 76 vakıf olmak üzere 205 üniversitenin olduğunu aktaran Altıntaş, 2020-2021 eğitim yılında 7 milyon 829 bin 148 öğrencinin olduğunu vurguladı. Bu öğrencilerin 4 milyar 545’inin açık öğretim öğrencisi olduğunu belirten Altıntaş, “Üniversitenin hangi koşullarda ve ölçütlerde kurulabileceğine ilişkin bilimsel bir planlama örgütüne gerek vardır. YÖK bir planlama örgütü ve standartları koruyan bir kurum olmalıdır. ‘YÖK kapatılsın’ demek fantezi olur. YÖK yasasında kaç tane yama var. Bu reform falan kaldırmaz. Bilimsel devrim yapılmalı. Üniversitelerde devrim yapılması gerekmektedir. Bu ekonomiden de önceliklidir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***