ANKARA – İstiklal Caddesi’nde yaşanan terör saldırısı sonrasında internet ve sosyal medya platformlarına erişim kısıtlanırken, medya kuruluşlarına yayın yasağı dava konusu oldu. Yasağı ve yapılan itirazı, İfade Özgürlüğü Derneği kurucusu Prof. Dr. Yaman Akdeniz , VOA Türkçe’ye değerlendirdi
İstanbul’un en işlek bölgelerinden İstiklal Caddesi’nde en az 6 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısına ilişkin “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle internet ortamına ve medyaya müdahale edilmesiyle, medya kuruluşlarına yayın yasağı getirilmesi tartışmaya yol açtı.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin yayın yasağı kararına “Anayasa ile garanti altına alınan basın, ifade ve haberleşme özgürlükleri ile birlikte Türkiye’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu ilkesinin ihlal edildiği” gerekçesiyle itiraz etti.
MLSA’dan yapılan yazılı açıklamada, hakimlikçe saat 18.27’de konuyla ilgili olarak yayın yasağı kararı verildiği ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) ise sosyal medya platformlarına bant daraltma uygulamasıyla platformlara erişimi kısıtladığı anımsatıldı.
İnternet ortamındaki kısıtlama 10 saatlik süreç ardından bu sabah sona erdirilmesine rağmen, medya kuruluşlarına yayın yasağından vazgeçilmediği anımsatıldı.
Bu nedenle açıklamaya göre; kararı alan İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’ne “hukuka aykırı biçimde tesis edilmesi ve Anayasal hakların ihlaline sebebiyet vermemesi” gerekçesiyle yasağın kaldırılması için MLSA Hukuk Birimi tarafından itiraz başvurusu yapıldı.
Başvuruda, “yayın yasağıyla birlikte internetteki sınırlandırmayla halk arasında daha fazla korku ve paniğe neden olunduğunu” da vurgulandı.
Prof. Dr. Akdeniz: “BTK’nın keyfi kararına karşı hukuki hakkımızı da arayamıyoruz”
İfade Özgürlüğü Derneği (İFOD) kurucusu Prof. Dr. Yaman Akdeniz , VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Yediden yetmişe herkesi internete erişim sınırlandırılması etkiledi. Haber sitelerine önemli ölçüde erişim sıkıntısı olduğu için insanlar neler olduğunu da anlayamadı. Herkes televizyonlar başında haber almaya çalışmıyor, internet ortamında bilgiye erişmeye çalışıyor. Yurtdışında herkes Türkiye’deki saldırıyı konuştuğu sırada Cumhurbaşkanlığı’ndan, tepeden talep ile internet ve sosyal medya platformlarına erişimi sınırlandıracak şekilde keyfi şekilde bant daralma uygulaması kullanıldı. Tümüyle haber alma ve haberleşme özgürlüğüne karşı sansür uygulandı” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile BTK’nın yasaklamalara ilişkin “halkı korku ve paniğe kapılmaması” gerekçesini ileri sürmesi ile ilgili de Akdeniz, “Bu kabul edilebilir bir açıklama değil. İnternet ortamında bant daraltmayla bilgi edinme hakkına zarar verildi. Demokratik ülkelerde böylesi terör saldırılarında doğrudan internet ortamına müdahale edilmesi gibi uygulamaları görmüyoruz. Halkın haber alması hakkı dikkate alınmadı. Bunun yapılabilir olması yani internet ortamında yargı kararı olmaksızın erişimi keyfi şekilde sınırlandırma uygulaması ciddi bir sorun oluşturuyor. Şimdi “kamu güvenliği ve kamu barışını korumak” gerekçesiyle internet erişimi seçim gecesi de sınırlandırılabilir endişesi yaşanıyor. Dün akşam itibariyle seçim gecesi de uygulanabileceği görüşü var. Üstelik Twitter ortamında resmi kurumlarca açıklamalar yapılırken haberciler dahi bu açıklamalara ancak VPN kullanarak ulaşabildi” diye konuştu.
Medya kuruluşlarına yayın yasağı için ortada bir yargı kararı olduğunu ve MLSA’nın bu karara karşı hukuki itiraz hakkını kullandığını da söyleyen Akdeniz, “BTK’nın internet ortamında bant daraltmasıyla ilgili ortada hakimlik kararı yok. Eğer yargı kararı olsa en azından buna karşı hukuki itiraz hakkını kullanabiliriz. Yerel mahkemece itiraz kabul edilmezse Anayasa Mahkemesi’ne başvurabiliriz. Ancak burada keyfi ve gizli uygulanan bir yaptırım kararıyla ilgili hak arama özgürlüğümüz de kısıtlanmış oluyor. Hukuken hiçbir şey yapamıyoruz” ifadelerini kullandı.
Anayasa ihlali ve halkın bilgi edinme hakkı gerekçesiyle itiraz
MLSA’nın yayın yasağına karşı itiraz başvurusunda, “yayın yasağıyla Anayasa’nın haberleşme hürriyetini garanti altına alan 22. maddesi, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini garanti altına alan 26. maddesi ve basının sansürlenemeyeceğini garanti altına alan 28. maddesinin ihlal edildiği” ifade edildi.
Başvuruda, “Hiçbir meşru amaç taşımayan ve demokratik toplumda hiçbir gerekliliği bulunmayan yayın yasağı yasayla öngörülmeyen bir şekilde temel hakları kısıtlamıştır. Bu nedenle Anayasa’nın Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu güvence altına alan 2. maddesi de ihlal edilmiştir” görüşü dile getirildi.
Bilgi edinme hakkıyla halkın devlet yönetimine katılım gösterebildiği belirtilen başvuruda, “Mevcut durumda söz konusu müdahale ile toplumsal bir olaya getirilen yayın yasağı; salt bir habere erişim engeli olmayıp bir kitlenin haber kaynağının ortadan kaldırılması, bilgi alma hakkına müdahale edilmesi, bilgi kaynaklarından uzak tutularak düşünce oluşturma özgürlüğü ve devlet yönetimine katılma hakkının da kısıtlanması anlamına gelmektedir” denildi.
Yasaklama süreci dün akşam nasıl gelişti?
Beyoğlu’ndaki terör saldırısı üzerine ilk önce Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, “Patlama nedeninin tespit edilmesi ve aydınlatılması için gerekli çalışmalar titizlikle yürütülmektedir. Konuya ilişkin bilgi kirliliği oluşmaması ve dezenformasyonun önüne geçilmesi için resmi makamların kamuoyu ile paylaşacağı bilgiler dışındaki iddialara itibar etmeyelim” mesajını paylaştı.
Ardından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), İstiklal Caddesi’ndeki patlamayla ilgili yayın yasağı getirildiği açıklandı.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, paylaştığı yazılı açıklama ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebiyle geçici yayın yasağı getirildiğini belirterek, patlamaya anı, olay yeri, yaralı ve ölenlere ait görüntüler ile kamu görevlileri çalışmalarına ilişkin görüntülere yasaklama getirildiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, “Yayın yasağının amacı toplumda korku, panik ve kargaşa oluşturabilecek, terör örgütlerinin amaçlarına hizmet edebilecek yayınlara mani olmaktır. Yaşanan olayla ilgili olarak devletimizin tüm kurum ve kuruluşları hızlı, titiz ve etkin bir şekilde soruşturma yürütmektedir. Bu süreçte medya kuruluşlarını sorumlu olmaya, sosyal medya kaynaklı dezenformatif içeriklere itibar etmemeye, ilgili kamu otoritelerinin açıklamalarını esas almaya davet ediyoruz” dedi.
Netblocks internete müdahaleyi duyurmuştu
Küresel internet erişimiyle ilgili kamuoyuna bilgilendirme platformu olan Netblocks oluşumu da dün, Türkiye’de Instagram, YouTube, Facebook ve Twitter’a erişimin yavaşlatıldığını ya da bazı internet sağlayıcılarınca tamamen durdurulduğunu aktardı.
Ardından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), İstiklal Caddesi’nde patlama sonrası ortaya çıkan görüntülere ilişkin sosyal medya platformlarında bant daraltma uygulaması yapıldığını duyurdu.
Bu arada Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) Koordinatörü Gürkan Özturan, “iletişim ağları üzerinde sansür mü uygulanıyor?” sorusunu gündeme taşıyarak, “Kriz anları, bilgiye en çok ihtiyaç duyulan anlardan biri, yayın yasağı ve erişim engelleme sorunları büyütür” değerlendirmesini paylaştı.