Ulusal Süt Konseyi (USK) çiğ süt tavsiye fiyatını Mayıs ayından bu yana litre başına 7 lira 50 kuruş olarak sabit tutuyor. Süt üreticileriyse artan girdi maliyetleri nedeniyle 1 litre sütü 10 lira 50 kuruşa mal ettiklerini söylüyor. Zararına satış yapmaya zorlandıklarını belirten üreticiler, süt ineklerini kesime yollamaktan başka çare kalmadığını vurguluyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İzmir Torbalı’da süt üreticiliği yapan Cüneyt Toprak, “Her sattığım sütten yaklaşık 2,5-3 lira zarar ederek satmak zorunda kalıyorum. İşletme maliyetlerimizi sabit tutabilmek için ineklerimizi kesime göndermek zorunda kalıyoruz. Bizim gibi bir işletmede bir inek 16-17 litre süt vererek kendi maliyetini karşılayabiliyorken şu anda bu 25-26 litrelere çıktı. Ama artık müdahale edilmezse, bu 30-35 litrelere çıkacak. O zaman zaten bu işin artık sürdürülebilirlik noktası kalmayacak ve tamamen bitmiş olacağız” dedi.
“Süt fiyatının maliyete dayalı olarak sürekli güncellenmesi gerekiyor”
Çiftliğinde 160 sağmal ineğiyle toplamda 480 baş hayvan bulunduğunu söyleyen Toprak, en büyük giderlerinin yem olduğunu kaydetti.
Toprak, “Bizim hayvan besleme maliyetimizin yaklaşık yüzde 40-50’si dövize endeksli materyallerden oluşuyor. Bunun dışında mazot maliyetimiz, veteriner ilaç maliyetimiz, enerji ve elektrik giderimiz, sürekli bunların maliyet artışları var” dedi.
Çiğ süt fiyatı sabit bırakılsa da, Tarım ve Orman Bakanlığı üreticiye verdiği prim desteğini, 20 kuruştan 50 kuruşa çıkardı. Bunun da inekleri kesime gitmekten kurtarmadığını söyleyen Toprak, “Biz üretim maliyetlerimizin sabit tutulmasını istiyoruz. Ya buna el atılacak ve sürekli sabit tutulacak ve o zaman biz de sabit olarak belirlenen fiyattan süt satmaya devam edeceğiz. Ya da bu sabit tutulamıyorsa süt fiyatının da maliyete dayalı olarak sürekli güncellenmesi gerekiyor” dedi.
Bayraktar: “Hazine ve Maliye Bakanlığı, hayvancılığı büyük bir krizin içerisine soktu”
Çiğ sütün tavsiye niteliğinde satış fiyatını, süt sektöründeki üretici ve sanayicilerin bir araya geldiği Ulusal Süt Konseyi belirliyor.
2022’de sütün fiyatı iki kez arttırıldı. 2021 Ekim ayında fiyat 3 lira 20 kuruşken, 2021 Aralık ayında 4 lira 70 kuruşa, 2022 Nisan ayında 5 lira 70 kuruşa, 15 Mayıs’ta ise 7 lira 50 kuruşa çıkarıldı. Ancak çeşitli bakanlıkların yanı sıra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve TÜİK başkanlarının katılımından oluşan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, fiyat artışına karşı çıkıyor, sütün fiyatının artmasının hem doğrudan maliyetleri hem de gıda enflasyonunu tetiklediğini savunuyor.
En son yapılan Gıda Komitesi toplantısında et ve süt üreticilerinin maliyetlerinin azaltılması amacıyla Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından uygun fiyatlı arpa ve mısır satışının tekrar başlatılmasının kararlaştırıldığı açıklandı. Ancak üreticilerin beklediği çiğ süt fiyatının arttırılması yönünde yine karar çıkmadı.
Gıda Komitesi’nin Ulusal Süt Konseyi’nin fiyatı artırmasını baskılaması da sektör tarafından eleştiriliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Tarım sektörünün iç dinamiklerini hesaba katmayan, tek amacı enflasyonu düşürmek olan, bunun tek yönteminin artan maliyetleri dikkate almadan üretici fiyatlarını baskılamak olduğunu düşünen, bu amaçla da Ulusal Süt Konseyi’ni talimatla yönlendiren Hazine ve Maliye Bakanlığı, hayvancılığı büyük bir krizin içerisine soktu” açıklamasında bulundu.
“1 litre süt en az 1,5 kilo yem paritesine uygun bir fiyat belirlenmesi lazım”
Üreticiler de çiğ süt fiyatının baskılanmasına karşın Gıda Komitesi’nin diğer maliyetlere müdahale etmemesini eleştiriyor. VOA Türkçe’ye konuşan Torbalılı süt üreticisi Sırrı Day, “O zaman, yem paritesi üzerinden bize bir fiyatlandırma yapsınlar. Yani 1 litre süt, en az 1,5 kilo yem paritesine uygun bir fiyat belirlenmesi lazım. Şu anda 1 kilo yemin altında bir fiyatımız var. Bu işin mantığı, matematiği bütün dünyada böyle bir paritedir” dedi.
Torbalı’da 42 yıldır hem çiftçilik hem de süt üreticiliği yapan Day, yemini kendi üretmesine karşın diğer maliyetlerin altında ezildiğini söyledi. Buna rağmen ineklerini kesmemekte direnen Day, ineklerin kesilmesinin telafisinin olmayacağını vurguladı: “Süt ineğinin kesilmesi onun doğuracağı yavrunun da ortadan kalkması demek. O yavru iki sene sonra size hizmet verecekken o da olmayacak. Bu, giderek sıkıntılı bir hal alacak ve üretimi her bakımdan köstekleyecek. İnşallah acil bir toparlanma olur, yoksa gerçekten önümüzdeki yıllarda üretim giderek aşağıya gider ve telafisi mümkün olmayan bir duruma geçeriz.”
“İşletmeler şu an kapasitelerinin yüzde 40-50 aşağısında çalışıyor, süt bulamıyorlar”
Süt üretiminin azalmasının market raflarına daha büyük zamlar olarak yansıyacağına dikkat çeken Toprak ise “Bugün bir litre sütü markette 28 liraya alıyorum. Ben 7,5 liraya satıyorum. 25-28 lira bandında alıyorum. Bir peyniri 130-150 bandında satın alıyorum. Şu an piyasadaki fiyatların bu kadar yükselmesinin sebebi arzın çok düşmesinden kaynaklanıyor. Bizim (süt) verdiğimiz endüstri firması ve diğer firmalardan benim aldığım bilgiye göre, işletmeler şu an kapasitelerinin yüzde 40-50 aşağısında çalışıyor. Süt bulamıyorlar. Şu an bu işletmeler de üretim maliyetlerinde inanılmaz zarar ediyorlar” şeklinde konuştu.
Toprak, çiğ süt fiyatının ısrarla sabit tutulması üzerine üreticiler ve firmalar arasında çözüm arandığını söyleyerek, “Artık endüstriyel firmalar da USK’nin fiyatına uyulmayacağına ve bu fiyatın üstüne koyarak devam edeceklerine ilişkin bize görüş belirttiler. Eğer USK herhangi bir zam yapmazsa, firmalar bizden aldıkları sütün fiyatında iyileştirme yaparak bizi ayakta tutmak istiyorlar. Onlar da biz olmazsak üretim yapamayacaklarının farkında. Yaptıkları çok büyük yatırımlar tehlikeye girmiş olacak” dedi.
“Bu yanlış politikalardan vazgeçilmezse toplamda yüzde 60’a yakın bir zamdan bahsediyor olabiliriz”
Hayvancılık sektöründeki üreticilerin bir araya geldiği Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu da halihazırda maliyet zamlarının en az yüzde 30-35 olarak market raflarına yansıdığını anlattı.
Solakoğlu, “Arz düşüşünün karşısında önce maliyet baskısıyla fiyat artışı gelecek. Şu anda bizim piyasada oluşan fiyatlarımız 9,5 lira mertebesinde. Yani 7,50 TL olan fiyat şu anda 9,50 TL’ye kadar ihaleler sayesinde çıkmış durumda. Daha farklı, daha kaliteli süt üreten çiftliklerde bu 10,5 liralardan şu anda çevremizde ticareti yapılmaya başlandı. Bu, raflara muhtemelen yüzde 30-35 bandında bir zam olarak yansıyor” dedi.
Sektörün girdilerinde bağımlı olduğu doların yükselmesi durumunda da yeni zamların kapıda olduğunu dile getiren Solakoğlu, “Siz maliyeti 10,5 lira olan bir şeyi 7,5 liraya satıyorsanız eninde sonunda bu 10,5 liraya gelmek mecburiyetindedir. Eğer dolarda yükselme devam eder ve Türk Lirası değer kaybederse bu artış aynı oranda hızlı bir şekilde artarak devam edecektir. Tabii dolardan bağımsız olarak, elektrik fiyatlarına, asgari ücrete gelecek her zam da ne yazık ki yine süt ve süt ürünlerine zam olarak raflara yansıyacaktır” dedi.
Devletin süt fiyatlarındaki artışı frenleyebilmek için süt tozu ihracatını yasakladığını hatırlatan Solakoğlu, bu yasağın kalkması ve sektörde ihracat kapısının aralanması durumundaysa fiyatlardaki artışın hızlanacağını belirtti ve
“Eğer bu yanlış politikalardan vazgeçilmezse toplamda yüzde 60’a yakın bir zamdan bahsediyor olabiliriz” diye ekledi.