YORUM | EKREM DUMANLI
AKP ve MHP’li vekiller, ‘Sansür Yasasını’ TBMM’den geçirdikten sonra hatıra fotoğrafı çektirmiş, iktidar olmanın zaferini kutlamışlar. Tarihi bir iş yapmanın zevkini sürmüşler (!) zahir. Her ne kadar insanlar feryad u figan etse de ‘Aman yapmayın hapishaneler dolar taşar’ dese de aldırmamışlar. Hatta Avrupa Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler’in ‘keyfi uygulama’ uyarısını bile dikkate almamışlar; ülkenin dünyaya rezil olmasını umursamamışlar. Herkes en şirin pozunu vermiş ve böylece tarihe geçmişler…
Bu kırıtan ve sırıtan vekil tayfasını görünce bir başka hatıra fotoğrafı geldi aklıma. Hayırsever iş adamı ilan ettikleri Reza Zarrab’tan aldıkları rüşvetler ve karıştıkları yolsuzluğun somut delilleri ortadayken, iktidar partisinin oylarıyla Meclis’te aklanan dört bakan da böyle pozlar vermişti. Yine aynı hava, aynı eda.
‘Her Cuma bakara makara deyip bir ayet sallıyorum’ diyen Zarrab’ın çantacısı Egemen Bağış’ın verdiği pozu kim anımsamaz ki. Oy zarfını öyle bir savuruşu vardı ki arsızlık tarihine kapak olmayı çoktan hak etmişti. Belki de o fırlatma (!) yeteneğinden dolayı ödüllendirildi. Şimdilerde Çekya Büyükelçisi sıfatıyla Saray’ı temsil ediyor ve siyasal İslamcıların medar-ı iftiharı (!) olmayı hak ediyor.
Reza Zarrab’ın pozları silinebilir mi hafızalardan! 17 Aralık (2013) soruşturmasında ‘yolsuzluk ve rüşvet’ suçlamasıyla tutuklandıktan kısa süre sonra tahliye edilen Reza Zarrab, 19 Nisan 2014 tarihinde A Haber’e çıkartılmış, ay yıldızlı bayrağın dekor olarak kullanıldığı stüdyoda, tek başına Türkiye’nin cari açığını nasıl kapattığını anlatmış, iktidar destekçilerinin kalbine taht kurmuştu.
Bu da yetmemiş, Haziran 2015’te Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin düzenlediği ödül töreninde Reza Zarrab ‘ihracat şampiyonu’ seçilmiş, ödülünü Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin elinden almıştı. O da kıyak bir pozdu (!).
Sonra gitti Amerika’ya bülbül gibi şakıdı Zarrab. Verdiği rüşvetleri, işleyen yolsuzluk çarkını ve o dümenin başındakini tüm dünyanın gözü önünde anlattı, bir bir deşifre etti.
Erdoğan’ın “hayırsever iş adamı” dediği, A Haber’in “cari açığı kapatan vatansever” olarak ekrana çıkardığı Zarrab, bir anda hain ilan edildi ama iş işten geçmişti. Ay yıldızlı bayrağın önündeki filozof iktisatçı pozu hafızalara kazındı.
Söz bayrak önünde poz vermeye gelir dayanır da içişleri bakanından bahsedilmez mi hiç! Bütün mafya, dolandırıcı ve dahi uyuşturucu baronlarıyla fotoğrafı bulunan bakan Süleyman Soylu’nun poz verme konusundaki mahareti tartışılmaz. Adam bayram namazını kameralar karşısında kılayım dedi de imam dahil bütün cemaat secdeyi, rükûu, kıyamı birbirine karıştırdı. Ay yıldızlı bayrağı siper edinme sırası geçen hafta Soylu’ya devredilmişti. Canlı yayında laf döndü dolaştı sansür yasasına geldi. Soylu, Dubai’de dijital tecritte olan Sedat Peker’den kurtulmuş olmanın da verdiği coşkuyla esip gürlüyordu. Tam o esnada bayrak adamın dazlak kafasına düşmez mi! O düşen bayrak kaderin bir remziydi. İdrak eden var mıydı?
Havuz medyasının verdiği pozlar da dikkatten kaçmıyor. Neymiş? Dezenformasyon yasası Meclis’ten geçmiş. Sanırsın bayram yapacaklar. Kimse demiyor ki “Bre köftehorlar yalan sizde, iftira sizde, halkı kine teşvik sizde. Hiç mi aynaya bakmıyorsunuz?” Biri bir gün bu yasaları sizin aleyhinize kullansa sizi okçu Bilal mi kurtaracak? O ok da bir başka poz. Paraları sıfırladığı gün “bıbıcım bıbıcım” diyerek ezilen bir garibanın küheylan edasıyla verdiği bir poz…
Sansür yasasına karşı çıkarken basın özgürlüğünü savunan birilerinin verdiği timsah gözyaşları pozunu da bir kenara kaydedelim. İpek Medya Grubu polislerce basılırken içten içe sevinen, Zaman Medya Grubu’na baskın yapılırken canlı yayınları sinsi sinsi seyreden güruh, sanki o gün başlayan yok etme hamlesinin bir gün kendisine de geleceğini hiç düşünmemiş. Hala da düşünmüyor olsa gerek ki CHP Genel Başkanının Amerika seyahatine dair “Bazı gazeteciler ayıklanabilir” şeklinde yorum yapabiliyorlar. Ayıklamak! Kurulu düzene uymayanları ayıklayarak rejimi güçlendirmeyi amaçlayan faşizmin en adi tabiri!
Artistik pozların listesi uzayıp gider; kocaman bir ansiklopedi olur…
Bir de hayatın acı gerçeğini resmeden fotoğraflar var: Mesela Bartın’da maden faciasında 41 insan göçük altında hayatını kaybetti. Haydi test edelim; karşımızda sansür yasası mı var, yoksa dezenformasyon yasası mı? Yüreği yanan bir ana, evinin direğini kaybetmiş yaslı bir eş, sosyal medyadan feryat etse, siz de bunu paylaşsanız; tahmin edin bakalım başınıza neler gelir. Ya da gazeteciler olayın ihmal boyutunu ne kadar yazabilir, yazdığında ve insanlar bunu sosyal medyada paylaşırsa ve savcılık harekete geçerse hapse girmekten nasıl kurtulabilir? Nitekim aynı gün İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, maden kazası hakkında paylaşım yapan 12 kişiye ‘kin, nefret ve düşmanlığa alenen tahrik eden ve provokatif içerikli paylaşımlarda bulunduğu’ gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Seçmeni ütmek, sandıktan başarıyla çıkmak ve tabii ki poz vermek. Siyasetin kısır döngüsü bu. Ama merak etmeyin bu uğursuz döngünün sonu çok yakın…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***