İSTANBUL – İnsan hakları savunucusu Kiraz Biçici, kimyasal silah saldırılarının giderek kanıksanmaya başlandığını belirterek, yaşamını yitiren HPG’lilerin otopsi raporlarını sordu.
Kürt sorununda çözümü “güvenlikçi” politikalarda arayan Türkiye, savaş konsepti kapsamında 1989 yılından 2022 yılına kadar çeşitli tarihlerde ve yerlerde sayısız kez kimyasal silah kullandı. Son olarak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) işbirliğinde Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine 17 Nisan’da başlattığı kapsamlı saldırılarda ilerleme sağlayamayan Türkiye, HPG’lilere yönelik kimyasal silah saldırılarına başvurdu. HPG’nin açıkladığı bilançoya göre, Türkiye 6 ayda 2 bin 476 kez kimyasal silah kullandı. Türkiye’nin kimyasal silah saldırılarında son 3 ayda 17 HPG’li ve YJA-Star’lı yaşamını yitirdi. Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) kimyasal silaha maruz kalarak yaşamını yitiren iki HPG’linin görüntülerini yayınlamasıyla, Türkiye’ye yönelik tepkiler yükseldi.
Türkiye’nin, 12 Mayıs 2001’de Bingöl’ün Yedisu ilçesinde Elmalı köyü Gençlik mezrası Bej Tepe’de kimyasal silah sonucu 20 PKK’linin yaşamını yitirdiği saldırıda, olay yerinde inceleme yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) heyetinde yer alan insan hakları savunucusu Kiraz Biçici, Türkiye’nin kimyasal silah kullanımını ve uluslararası kurumların tutumunu değerlendirdi.
İNKAR VE İMHA SİYASETİ
Türkiye’nin birçok kez kimyasal silah kullandığını söyleyen Biçici, bunun ilk olarak 1938’de Dersim’de kullanıldığını hatırlattı. Türkiye’nin kimyasal silaha başvurmasının nedeninin “inkar ve imha” olduğunu ifade eden Biçici, “Başka bir sebebi yok. Baş edemiyor. Baş edemediği için inkar ediyor. Varlığını inkar ettiği bir şey ile en kolay nasıl baş edersiniz? Yok ederek baş edersiniz” dedi. Türkiye’nin hiçbir engel tanımadığının söyleyen Biçici, “Tek engeli var, o da halkın mücadelesi” diye belirtti.
OTOPSİ RAPORLARINA ULAŞILMIYOR
Bingöl’de kimyasal silah ile ilgili yayınladıkları rapora değinen Biçici, o dönem kimyasal silah sonucu yaşamını yitiren PKK’lilerin otopsi raporlarına ulaşabildiklerini ancak son süreçte bu imkanın olmadığını belirtti. Bu nedenle kimyasal silah saldırılarının giderek “kanıksanmaya” başlandığına dikkat çeken Biçici, “Biz o zaman raporlara ulaşmıştık. Gerillaların o dönem uğradığı kimyasal silah saldırısının sonuçlarını, otopsi raporları bile elimizdeydi. Bugün bunların hangisi elimizde? Hangisine ulaşabiliyoruz?” diye sordu.
SALDIRILAR KAYGILARI ARTTIRIYOR
Son olarak 17 HPG’linin kimyasal silah saldırısı sonucu yaşamını yitirmesinin kaygıları arttırdığını dile getiren Biçici, uluslararası örgütlerin sessizliğine tepki gösterdi. Biçer, “Herkes kör ve sağırı oynuyor. Devletlerin ortak çıkarları nerede çatışırsa, kimyasal silah kullanımına karşı geliyor, nerede birlikteyse desteğini alıyor. Türk devleti bunu çok iyi kullanıyor. Dolayısıyla 17 gerillanın sayısının 17’yle sınırlı olmayacağını ve kimyasal silah kullanımının arttırılarak sürdürüleceğini görüyoruz. Özellikle Türkiye devletinin iç politikadaki sıkışmışlığından kaynaklı bu durumu bir savaş mevzusuna çevirme isteği, bu durumu daha da fazla kışkırtıyor” diye konuştu.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER
Türkiye’nin sayısız uluslararası sözleşmede imzası olduğuna dikkat çeken Biçici, “Hangisini uyguluyor. İşkencesinden tutun, düşünce ifadesi özgürlüğü yasaklarından, insan hakları evrensel beyannamesinin tüm kurallarının ihlaline hangi birine uygun davranıyor? İstediği gibi davranıyor. İç politikada seçime dönük bir savaş politikasına ihtiyacı var. Bir kargaşaya, kavgaya, iç çatışmaya ihtiyacı var. Bunun için de her türlü melanetliği yapacak, her türlü zulmü uygulayacak” ifadelerini kullandı.
HALKLARIN MÜCADELESİ
Uluslararası kurum ve kuruluşların saldırılara karşı duyarsızlığını eleştiren Biçici, şunları ifade etti: “Taleplerimizi, başvurularımızı, ne kadar göstermelik, yapmacık, sahte şeylerle savuşturuyorlar. Çığlıklarımızı duymazdan geliyorlar. Halkların kendi gücü ve dinamikleriyle ancak bununla baş edilir. Yoksa devletlerden kimseye bir hayır yok.”
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Biçici, kimyasal silah saldırılarına karşı tek çözümün birlik halinde mücadele yürütülmesi olduğunu vurguladı.
MA / Rukiye Adıgüzel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***