Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı bir grup, Çin’in Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygurlar’a yönelik politikalarını protesto etti.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü olan 1 Ekim 1949’u Doğu Türkistan’ın işgali olarak kabul eden Uygur Türkleri, Tarabya’daki Çin Başkonsolosluğu’nun olduğu sokakta toplanarak protesto gösterisi yapmak istedi.
Konsolosluğun bulunduğu sokakta toplanılmasına izin vermeyen güvenlik güçleri ise konsolosluğa çıkan bütün yolları polis barikatıyla kapattı. Bunun üzerine protestocular Tarabya sahilinde toplandı.
Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği’nin çağrısıyla biraraya gelen yaklaşık 500 protestocu, ellerinde tuttukları Doğu Türkistan bayraklarıyla Çin aleyhinde sloganlar attı.
Gösteride konuşma yapan Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan, Çin’in Doğu Türkistan halkını asimile ederek Çinlileştirmek için bütün gücünü kullandığını ifade etti:
Oğuzhan, “İşgalci Çin Doğu Türkistan’da her türlü sömürü faaliyetlerini yürütmekte, asıl Müslüman halkı asimile etmek ve onları Çinlileştirebilmek için tüm devlet aygıtını kullanmaktadır. Çin’in bu asimile politikası, Doğu Türkistanlılar’ın kimliğinin yok edilmesi, Doğu Türkistan’ın demografik yapısının işgal güçleri tarafından değiştirilmesi ve bu kapsamda dil, din yasağı, seyahat yasağı, doğum yasağı gibi yasakların yanı sıra, tarihi eserleri, camileri ve Doğu Türkistan’a özgün medeniyet sembollerini tahrip etmektedir. İşgalci Çin’in bu tür politikaları sonucu 73 yıldır milyonlarca Doğu Türkistanlı hayatını kaybetmiştir” dedi.
“Toplama kamplarının sayısı gün geçtikçe artıyor”
Çin’deki toplama kampı sayısının gün geçtikçe arttığına vurgu yapan Oğuzhan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu kamplarda 8 milyona aşkın Doğu Türkistan Türkleri, işgalci Çin tarafından kitlesel bir biçimde sözde ‘eğitim kamplarında’ tutsak olarak tutulmaktadır. Alimler ve kanaat önderleri, ünlüler, gazeteciler, yazarlar ve zengin iş adamları hapsedilmiş, öldürülmüş ve türlü işkencelere maruz bırakılmıştır. Melek Yuvası adı konulmuş çocuk kamplarına hapsedilen milyonlarca Doğu Türkistanlı çocuklar Çin kültürü ve dili ile yetiştirilmektedir.
“Uluslararası camia acilen harekete geçmeli”
Uluslararası topluma da çağrıda bulunan Oğuzhan, “Çin’in devam ettirdiği bu ırkçı tutumundan, insan hakları ve inanç hürriyeti kısıtlamalarından ve “Çağdaş Nazi İşkence Kampı” uygulamasından bir an önce vazgeçmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz. BM Genel Kurulu’nu, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’i ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ni Doğu Türkistan’da gerçekleşmekte olan bu soykırımın durdurulması için acilen harekete geçmesi ve Doğu Türkistan için özel temsilci atamasını, bağımsız gözlemleme ekibi göndermesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.