ANKARA – AYM, “Yüksel Direnişi” eylemlerine katılanlara verilen para cezası ile Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmederek, yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde yapılan eylem ve etkinliklere katılanlara verilen idari para cezasına karşı yapılan 104 başvuruyu birleştirerek, ihlal kararı verdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Veli Saçılık, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, insan hakları savunucu Adnan Vural, Aslıhan Han Özden’in de bulunduğu ve kamuoyunda “Yüksel Direnişi” olarak bilinen eylemlere katılanlara verilen idari para cezaları ile Anayasa’nın 34’üncü maddesinin ihlal edildiğine hükmedildi.
Kararda, Veli Saçılık hakkında 56, başvurucu Mahmut Konuk hakkında 28, başvurucu Ömer Faruk Kök hakkında 5, başvurucu Murat Çeşme hakkında 2, başvurucu Aslı Saraç hakkında 6, başvurucu Perihan Pulat hakkında 25, başvurucu Öztürk Türkdoğan hakkında 1, başvurucu Simge Aksan hakkında 36, başvurucu Adnan Vural hakkında 4, başvurucu Aslıhan Han Özden hakkında 1, başvurucu Mustafa Anil hakkında 6 ve başvurucu Mustafa Aydın Keçeli hakkında ise 14 idari para cezası verildiği bilgileri yer aldı.
PULAT’IN DOSYASI DÜŞÜRÜLDÜ
Mahkeme başvurucular arasında bulunan Perihan Pulat’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle dosyasının düşmesine karar verirken, yargılama giderlerinin ise Pulat’ın üzerine bırakılmasına hükmetti.
BAKANLIKTAN SAVUNMA
Başvurucuların ihlal iddialarına dair Adalet Bakanlığı’nın gönderdiği cevapta, “Öncelikle başvuru konusu toplantıların, darbe girişimine sebep olan olayların bastırılmaya ve bozulan kamu düzeninin yeniden tesis edilmeye çalışıldığı bir dönemde yapıldığı belirtilmiştir. Sonuç olarak Bakanlık, başvuru konusu müdahalelerin Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığına veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği” öne sürüldü.
‘KARAR VALİLİĞİN SİTESİNDE YOK’
Kararda, Ankara Valiliği’nin OHAL gerekçesiyle 8 ay kesintisiz, yaklaşık 11 ay tüm toplantı ve gösterileri yasaklamaktan yana yetki kullandığı belirtilerek, “…yasaklama kararıyla giderilmeye çalışılan güvenlik kaygısını ya da diğer bir meşru amacı açıkça ortaya koymalıdır. Üstelik başvuru konusu yasaklama kararlarının çoğunda somut olarak S.Ö. ve N.G.’ye destek eyleminden ve bu eylemin yarattığı rahatsızlıktan, bir kısmında ise park ya da bahçe gibi vatandaşların yoğun olarak tercih ettiği bölgelerde yüksek sesle eylem yapılması gibi nedenlerle çevreye rahatsızlık verildiğinden bahsedilirken, terör tehdidine soyut olarak yer verilmesi, idarenin takdir yetkisini kullanırken herhangi bir somut terör tehdidine odaklandığı konusunda tereddüt yaratmaktadır” denildi.
Ankara Valiliği’nin 30 Ağustos 2017 tarihindeki yasak kararının internet sitesinde yer almadığı kaydedilen kararda, “Valilik, bir bilgi bulunmadığını belirtmiştir. O halde Ankara Valiliğinin 30/8/2017 tarihli yasaklama kararını kamuoyuna herhangi bir şekilde duyurmadığı kabul edilmelidir. Nitekim belirliliği ve öngörülebilirliği ortadan kaldıran bu durum, idarenin keyfi olarak hareket etmesinin önünü açabilecek niteliktedir“ ifadeleri yer aldı.
‘DEMOKRATİK DÜZENE UYGUN DEĞİL’
Valiliğin 21 Ocak 2018 tarihinde eylemleri izne bağladığına dair kararı da “Kararın geçerlilik süresi, sona ereceği zaman tamamen idarenin takdir yetkisi kapsamında kalan ve bireyler tarafından hiçbir öngörülebilirliği bulunmayan, yurt dışında gerçekleştirilen bir askerî operasyona bağlanmıştır. Kesinlik ve öngörülebilirlikten oldukça uzak böyle bir belirlemenin de idarenin keyfiliğini gündeme getireceği açıktır. Bu nedenle Ankara Valiliği’nin geçerli olacağı süre gerçekleştirilen operasyonun sona ermesine bağlanmış olan 21/1/2018 tarihli izne bağlama kararı uyarınca verilen idari para cezalarının da bu sebeple demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı değerlendirilmiştir” denildi.
Karar’da, Anayasa’nın 13’üncü (ölçülülük) maddesinin ihlal edildiğine karar verildi.
AĞIR TEDBİRE BAŞVURULDU
Kararın devamında şunlar yer aldı: “…toplantıların yasaklandığı yerler dikkate alındığında idarenin yine söz konusu destek eylemine odaklanarak karar verdiği anlaşılmaktadır. Başvuru konusu olayda da gerekçenin olağanüstü hâlin gerektirdiği ölçüde olduğunu kabul etmeye de imkân bulunmamaktadır. Ankara Valiliği, başvuru konusu yasaklama kararlarıyla bireylerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı yönünden, süresi belli olmayan kategorik yasaklama kararlarıyla aynı etkiyi oluşturan bir külfet yaratmış; buna karşın kamu düzeninin karşılaştığı tehlikenin başvurucular yönünden yaratılan külfete baskın geldiğini hiçbir şekilde göstermemiştir. Ayrıca idare, başvuru konusu olayda yarışan değerler arasında adil bir denge kurulabilmesi için daha hafif tedbirler alınmasının yetersiz kalacağını hiçbir şekilde ortaya koymadan ilgili kanunda öngörülen en ağır tedbire başvurmuştur. Bunun yanında başvuru konusu toplantılarda herhangi bir şiddet olayı yaşandığı da tespit edilmemiştir.”
Kararda, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ve yeniden yargılama yapılmasına karar verildi. Yeniden yargılama yapılmasına dair verilen kararın bir örneğinin de Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine karar verildi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***