İstanbul’da AKP’li Beykoz Belediyesi’nin kentsel dönüşüm adı altında yıkım kararı vererek çok sayıda kişiyi mağdur ettiği Tokatköy Mahallesi’nde yurttaşlar polis zoruyla evlerinden nasıl çıkarıldıklarını ve uğradıkları şiddeti anlattı.
Tokatköy Mahallesi, yurttaşların uzun süredir devam eden mücadelesine rağmen, hukuki süreçler beklenmeden geçen hafta polis tarafından kuşatılmış, AKP’li Belediye ekipleri polis eşliğinde yurttaşların kapılarını kırarak, halkı evlerinden zorla çıkartarak yıkıma başlamıştı. Gaz ve ses bombalarının da kullanıldığı müdahalede evlerinin zorla tahliye edilmesine karşı çıkan en az 11 mahalleli ters kelepçe takılarak gözaltına almıştı.
AKP’li belediyede polis zoruyla tahliye: Halk oturma eylemi başlattı
Beykoz Belediyesi, Tokatköy’de yıkımı planlanan bölgedeki yurttaşları polis zoruyla tahliye etmeye çalışıyor. 11 kişi gözaltına alındı, yurttaşlar oturma eylemi başlattı.
Polisin kapısını kırdığı, zorla sokağa attığı ve gözaltına aldığı Tokatköylüler yaşadıklarını BirGün’e anlattı.
‘KAHVALTI EDERKEN POLİS ZORLA EVE GİRDİ, OĞLUMU TERS KELEPÇELEYEREK GÖZALTINA ALDI’
Bir günde iki defa polis zoruyla sokağa atıldığını belirten 65 yaşındaki Gülümser Tuncer, “Perşembe günü kahvaltı hazırlamıştım. Tam çaylarımızı dolduruyordum ve saat 8’de bir baktım ki çok sayıda çevik kuvvet polisi kapımızda belirdi. ‘Sakın evime girmeyin, burası benim evim. Varım yoğum burası’ dedim. Ancak polis zorla evime girdi. Evde iki oğlum vardı ve iki çocuğu olan oğlum Burçin beni korumak isterken ters kelepçeyle, ayakkabısını dahi giymesine izin verilmeden gözaltına alındı” dedi.
‘KIYAFETLERİMİ BİLE DEĞİŞTİREMEDEN 45 SENEDİR OTURDUĞUM EVİ GÖZÜMÜN ÖNÜNDE YIKTILAR’
Polise ‘bize bir, iki gün müsaade edin, taşınalım’ dedik ama ‘size 10 dakika bile müsaade etmeyiz’ diye yanıt verdiler” diye konuşan Gülümser Tuncer sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizi zorla evimizden çıkarıp, gözlerimin önünde 45 senedir oturduğum evimi yıktılar. Kıyafetlerimi değiştirmeme bile izin vermediler. Savaş alanına çevirdiler mahallemizi. O gece sokakta kaldığım için komşumuza sığındım. Gece 12’de polis o evin de kapısına dayandı. Oradan da zorla tahliye edildik, sokağa atıldık. Şimdi de başka bir komşumuzda kalıyorum.”
’65 YAŞINDAYIM, BÖYLE BİR ZULÜM GÖRMEDİM’
“Benim emekli maaşım 4 bin TL. Bu maaşla İstanbul’da kirada oturmam mümkün değil. İzmit’te bir kapıcı dairesi bulduk tanıdıklarımızın sayesinde oraya taşınacağım. Eşimi de iki yıl önce Covid-19 nedeniyle kaybettim. Ben bu muameleyi hak etmedim. 65 yaşındayım ve böyle bir zulüm görmedim. Bana verdikleri evin borcunu ödemeye ömrüm yetmez. Yeni ev verirken en az 300 bin TL borçlandıracaklar beni ve bu borcu 20 sene boyunca ödeyecekmişim. Bizim mahallemiz bizlere değil devletten 3-5 maaş alanlara layıkmış sanırım. Bizlere yapılan, reva görülen, yoksula, garibana işkencedir.”
‘KENDİ EVİMDE PLASTİK MERMİ VE BİBER GAZI SIKTILAR’
Adem Asal adlı yurttaş ise evinden çıkmak istemediği için gözaltına alındığını vurgulayarak yaşadıklarını şöyle anlattı: “Eşyalarımızı toplamamıştık ama evimize zorla girdi polis ekipleri. Kapımızı kırdılar, kendi evimizde bizlere plastik mermi ve biber gazı sıktılar. Beni de ayakkabımı bile giymeme izin vermeden gözaltına aldılar. Ters kelepçe taktılar bana, ayağımda ayakkabı yoktu ve cam kırıkları üzerinde yürütüldüm. Gözaltı otobüsünde uzun süre sıcakta bekletildik. Şimdi komşumuzda kalıyoruz ve ev bakmaya başladık. Bilgi işlemciyim ben ve bilgisayarlarım kırıldı. Eşyalarımızın depoda olduğunu söylüyorlar ama nerede olduğunu söylemiyorlar. 9 yaşındaki kardeşimin psikolojisi bozuldu. Çocuk rüyasında, ‘Evimizi yıkıyorlar, gelmeyin’ diye sayıklıyor. Amcamı da gözaltına aldılar ve amcamın kafasını da yere vurdular. Kollarını plastik kelepçe kesti. Kiralık evler 4 bin 500 TL veya 5 bin TL ama biz asgari ücretle geçiniyoruz. Bu yüzden yardım bekliyoruz, zor durumdayız.”
‘BİZE BUNU YAŞATANLAR BUNUN HESABINI VERECEK, İSTERSE 10 YIL SÜRSÜN’
Mahalleye yıkım için gelen polis ekiplerinin sosyal medya paylaşımını gerekçe göstererek gözaltına aldığı ve evini zorla yıktığı Ahmet Kanbur isimli bir mahalleli de “Hukuki olarak mücadeleye sonuna kadar devam edeceğiz. Bize bunları yaşatanlar bunun hesabını mahkemelerde verecek. Hukuki süreç ister 3 yıl sürsün ister 10 yıl sürsün, biz bunun peşini bırakmayacağız. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de gideceğim. Bunu tüm Tokatköylüler için yapacağım” ifadelerini kullandı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***