Toplu taşıma esnafı akaryakıta gelen zamlar ve tamir, bakım, sigorta, kasko gibi maliyetlerinin artması nedeniyle zor durumda. İzmir’deki minibüsçülerin biniş ücretlerine yeni zam talebi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nde (UKOME) kabul edildi. Böylece en kısa mesafede 7,5 lira olan ücret 10 liraya yükseldi. Ancak UKOME, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin toplu taşıma ücreti için istediği zam talebini kabul etmediği için, minibüsçüler yolcu sayısının azalacağı endişesiyle aldıkları zammı uygulayamıyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İzmir Minibüsçüler Odası Başkanı Mehmet Kayışdikici, belediyeden daha pahalı taşımacılık yaparlarsa müşterileri kaçıracaklarını söyleyerek, belediyenin zam talebinin de kabul edilmesini istedi. Kayışdikici, “Biz zammımızı aldık. Belediye zam yaparsa biz de uygulayacağız. Belediye otobüsleri 6,5 lira olan bir yerde ben 10 lira uygularsam bu olmaz. Boş gider boş geliriz. Biz belediyenin şu anda zam yapmasını istiyoruz. Belediye de bunu ortak akılla geçenlerde iki defa UKOME’ye getirdi. Oy çokluğuyla reddedildi. Bu komisyonlarda hükümet tarafından gelen üye sayısı daha fazla ve bugün belediyenin toplu ulaşımına zam verilmediği halde Devlet Demiryolları’nın Basmane’den Ödemiş’e treni 35 liraya giderken aynı kilometrede İzmir’de toplu ulaşıma bağlı İZBAN 21 lira” dedi.
“Uzun mesafelerde zammı uygulamaya başlayacağız”
İzmir’de minibüslere biniş ücretlerine en son 20 Mart’ta yüzde 50 zam yapılarak, 5 liradan 7,5 liraya çıkarıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise Mart ayından bu yana toplu ulaşım fiyatlarına her ay Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Üretici Fiyat Endeksi’ne göre zam yapma kararı aldı. Ancak mahkeme bu kararı usule uygun olmadığı gerekçesiyle iptal etti. Böylece ulaşım ücretlerine uygulanan tarifeler karar öncesindeki fiyatlara döndü. Belediyeye bağlı otobüs, metro, vapur, tramvay tam biniş ücretleri 7,10 TL’den 6,50 TL’ye indirildi. Minibüsçülerin, UKOME’de kabul edilen yeni zamla en kısa mesafe ücretini 10 lira, en uzun mesafe ücretini de 14,5 liraya yükseltmesi halinde belediyenin toplu taşma fiyatlarıyla arasında büyük fark oluşacak.
Kayışdikici, UKOME’den aldıkları zammı artan maliyetler karşısında uzun mesafelerde uygulamak zorunda olduklarını söyleyerek, “7,5 lira olan yerleri bizim 5 liraya, 6 liraya çektiğimiz yerler var ama bugünlerde herhalde çok uzak olan bölgelere zammı uygulayacağız. Bizim birinci, ikinci, üçüncü kademelerdeki mesafeler 50’şer kuruş, onları biraz arttıracağız. Çünkü işin içinden çıkamıyoruz. Çalışan arkadaşlar da biz de, yaşantımızı sürdürebilmek için para kazanmamız lazım” diye konuştu. Oda başkanı Kayışdikici, akaryakıt fiyatları ve maliyetler yüzünden İzmir’de çok sayıda minibüsçünün kontak kapatarak çalışamaz duruma geldiğini de kaydetti.
Kayışdikici esas taleplerinin biniş ücretlerine zam yapmak olmadığını da vurgulayarak, “Arka arkaya zam yapılsa ne olacak? Aracıma binen vatandaşın maaşına da zam yapılıyor mu? Zam zammı getirir. Bugünün şartlarıyla 24-25 liraya aldığımız akaryakıtı yılbaşından önceki gibi 7 liraya alsak hiç zamma gerek kalmaz” dedi.
“Biraz daha böyle giderse kontak kapatırız”
Minibüsçüler de biniş ücretlerine zammın hem zorunlu olduğunu düşünüyor hem de gitgide azalan müşterilerini zam yaparak tamamen kaybetmekten endişe duyuyor. Kendi minibüsünde şoförlük yapan Nizamettin Osmanoğlu gelirin gideri karşılamadığını söyleyerek, “30 senedir bu işi yapıyorum, araç sahibiyim. Ama böyle mağdur olduğumuz bir zamanı bilmiyorum. Arabanın hasarlarını, tamiratını yaptıramıyoruz. Tamire giden arabamız rehin kalıyor. Onlar da haklı ama ödeyemiyoruz. Akşam mazotu kredi kartıyla alıyoruz. Ona da para çıkmıyor. Arabanın topladığı 1200-1300 TL; taş çatlasın 1400 TL para topluyor. 1400 TL’de 280 lira şoför parası yapar. 50 lira durak masrafı var. 1000 lira mazot aldın, 1330 TL eder” dedi.
Müşterilerin giderek azaldığını kaydeden Osmanoğlu, “Sabah saat 7.30-8.00 gibi bir yolcu yoğunluğu oluyor. Ondan sonra yolcu yok. İki üç gündür sabah beş kişiyle Bornova’ya gittim, 45 lira toplayabildim. Ondan önceki gün bir kişi gittim. Bugün yine bir kişi gittim” diye konuştu. Osmanoğlu çarenin zam yapmak olmadığını söyleyerek, “Devlet büyüklerimizden ÖTV’siz mazot bekliyoruz. Bugün yatlara ÖTV’siz mazot veriyorlar. Böyle gitmez. Biraz daha böyle giderse kontak kapatırız. Mecbur kapatacağız, yoksa yürümez” dedi.
“Geçen hafta bin 500 lira olan lastik bugün 2 bin lira”
Araç sahiplerinin şoförlerden daha kötü durumda olduğunu anlatan minibüs şoförü Atilla Kaya ise, “Araç sahibiyle nasıl anlaşıyoruz? Bizim hakkımız yüzde 20. Ama biz anlaşabildiğimiz kadar anlaşıyoruz. Araç sahibi de kötü durumda. Biz de kötü durumdayız. Biz şoförler 50 lira kazanıyorsak mal sahibine inan ki hiç kalmıyor. Gerçekten de minibüsçülük şu anda bitmiş durumda. Biz ne istiyoruz? Zam istiyoruz ama zam alsak bile bu halk mağdur olacak. Her şey pahalı. Pahalılıktan dolayı ne yapacağımızı şaşırdık. Şaşırmış vaziyetteyiz. Her şeye her gün zam var. Hiçbir şeye yetişemiyoruz. Geçen hafta bin 500 lira olan lastik bugün 2 bin lira. Bir haftada öyle şeyler değişiyor ki. Ne parçanın yanına yanaşabiliyoruz ne de tamirciye gidebiliyoruz. Arabamda arıza var, gitmeye korkuyorum” şeklinde konuştu.
30 yıldır şoförlük yaptığını söyleyen Kaya, “Gerçekten de minibüs şu son iki yıldır bu pandemiden sonra gerçekten dibi buldu. Kazancımız yok. Başka bir iş yapmayı düşünsek bile zaten piyasada iş yok. Bir iş bulsam gideceğim. Gitmeyi de düşünüyorum. Ama bulamadığım için, mesleğim de bu olduğu için başka bir şansımız yok” dedi.
“Arabamız çalıştığı sürece, teker döndüğü sürece bize zarar yazıyor”
VOA Türkçe’ye konuşan minibüs sahibi Aydoğan Uğuz ise, ekonomik koşullar yüzünden şoför bulmakta sıkıntı çektiklerini anlattı: “Şoförler kazanmıyor. Şoförler kazanmadığı gibi mal sahipleri hiç kazanmıyor, zarar ediyor. Her şey o kadar yükseldi ki, SSK primleri 2400 lira oldu, Bağkur primleri 2500 lira oldu. Akaryakıta gelen zam yüzde 300’leri geçti. Araç sürekli zarar yazıyor ve sürekli bakıma gidiyor. Arabaları yenileyemiyoruz. Arabaların eski oluşundan dolayı sürekli tamir, bakım parası ödemek zorunda kalıyoruz. Yenilemek istesek bugün aracın fiyatı 1 milyon 400 bin lira. Hiçbir şekilde masrafımız olmasa dahi bunu kredi çekerek ödeme imkanımız yok.”
Kar etmekten vazgeçtiklerini söyleyen Uğuz, aracın kendi masrafını dahi çıkarmadığına değindi: “Annem emekli olduğu için, araçlara destek için emekli maaşlarını kullanmaya başladık. Yani araç kendini götürmeyip mal sahiplerinin elindeki varsa dükkan kirası, ev kirası, emekli maaşı gibi diğer gelirlerini sürekli içeri alıyor. Araçlarımızı kapatma durumuna geldik. Kapatan arkadaşlarımız da var, çalıştıramıyor. Aracımız evin önünde kapalı kalsa bugün bizim için daha büyük getirisi var. Arabamız çalıştığı sürece, teker döndüğü sürece bize zarar yazıyor. Buradan arabamız bir sefere gittiğinde 100 lira maliyeti oluyor. 30 lira topladığı zaman 70 lira yine bizim cebimizden gidiyor. Artık kar etmeyi bıraktık. Biz kendini götürsün istiyoruz, kar kalsın istemiyoruz. Tamirini, mazotunu, şoförünü, SSK’sını çıkarsın o yeter. Ama artık minibüsçülükte hiçbir şekilde bunları dahi karşılamıyor.”
Uğuz, devletten acil olarak sigorta primlerine ve akaryakıta büyük bir indirim yapılmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.