ANKARA – İran’da ahlak polisleri tarafından öldürülen Jina Mahsa Amînî’nin ardından eylemlerin yayıldığını dile getiren gazeteci Savash Porgham, önemli bir psikolojik eşiğin aşıldığını ancak bütün ülkeyi saracak bir değişiklik için değerlendirmenin erken olduğunu söyledi.
İran’da ahlak polisleri tarafından öldürülen Jina Mahsa Amînî’nin ardından kadınların öncülüğünde başlayan eylemler yayılıyor. Pek çok kentte alanlara çıkan kadınlar, saçlarını keserek, “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla tepkilerini dile getiriyor. Kadınların öncülük ettiği eylemler ve ahlak polisinin uygulamalarını İranlı gazeteci Dr. Savash Porgham, Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
Sahadan bilgi akışına dair en büyük problemin rejim tarafından kesilen internet olduğunun altını çizen Porgham, “Hem mobil hem de sabit internet kesilmiş durumda. Zaten despot rejimlerin bu tür eylemlerde ilk başvurdukları yöntem interneti kesmek. Ancak 21’inci yüzyılın iletişim ortamında iletişim kesmelerle herhangi bir sonuç elde etmek mümkün değil. Kısa süreli aksamaya sebep olabilirler. Kaynaklarımızla görüşmeye devam ediyor, sokakların durumu neler yaşandığı hakkında bilgileri teyit etmeye çalışıyoruz. Sokaklarda direniş söz konusu. İran’ın tamamını saracak bir durum henüz olmamış durumda ancak eylemlerin olduğu yerlerde İran halkı tepkisini dile getirmeye devam ediyor” dedi.
Porgham, eylemlerin Tahran, Meşhed, Kum, İsfahan, Urmiye, Tebriz, Bandar Abbas ve Kürdistan eyaletine bağlı kentlerinde yoğunlaştığını belirterek, İran coğrafyasının pek çok yerinden de eylem haberleri aldıklarını söyledi.
‘İSLAM DEVRİMİ’ UYGULAMALARI
Ahlak polisi uygulamalarının 1979’da İslam Devrimi ardından devreye konulan bir metot olduğunu hatırlatan gazeteci Porgham, şunları söyledi: “Önce sokaklarda İnkılap Komiteleri dedikleri, devrim komitesi adı altında paramiliter, sivil unsurlarla sokakları denetim altına almaya çalıştılar. Daha sonra Besiz ve Devrim Muhafızları eliyle bunu devam ettirdiler. Öte yandan polis işin içerisindeydi. Ancak 2005 yılında Ahlak polisini daha doğrusu tam adı Ahlak Emniyeti Polisi olan bir birimi kurumsallaştırdılar. Aslında toplumsal yaşam içerisinde bütün özgürlük alanları kısıtlamak, kontrol sağlamak ve rejimin sokakta kadınların giyimlerine, başörtülerine, saçlarına, yanında bulunanların kim olduğunu sorgulamaya varan bir kontrol uygulamaya başladılar.”
‘KADIN ÖNCÜLÜĞÜ VAR’
Rejim uygulamalarına yönelik kadınların siyasi, aktivizm hareketleriyle mücadele yürüttüğünü de sözlerine ekleyen Porgham, kadınların “zorunlu örtünmeye” karşı başlattıkları eylemlerle rejime karşı sokakta direndiğini söyledi. İran’da kadın hareketinin uzun bir zamandır eylemsellik halinde olduğunu vurgulayan Porgham, “Çok önemli aktivist hareketlere başvuruluyor. Kadınların stadyuma girmesi yasaktı ancak kadınlar erkek kılığına girip, girmeye başladılar. Başörtüsüz görüntülerini sanal medyada paylaştılar. Toplumsal hayatın her alanında başörtülerini çıkarıp hem sivil hem de resmi devlet unsurlarına karşı verdikleri mücadeleyi kayıt altına alıp, görüntüleri dünya ile paylaştılar. Öte taraftan İran’da susuzluktan ekonomik yoksulluğa, işçiler, öğretmenler, hayat pahalılığı ve benzin zammı gibi eylemlerin tamamında kadınların öncülüğünü görüyoruz” diye anlattı.
BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA
Köklü bir geleneğe sahip kadın hareketinin İran’da yükselişe geçtiğini ifade eden Porgham, “Zamanla erkeklerinde dahil olduğu çok güçlü toplumsal güç var. Bu bağlamda kadınlar İran’daki eylemlerin başat aktörü durumundalar. Uzun zamandır kadınlara karşı uygulanan baskı söz konusu. Sokaklarda, kafelerde, restoranlarda, alışveriş merkezlerinde baskı altındalar, hatta trafikteki aracın içerisinde dahi başörtülerini açmaları yasak. Bu baskılar artık bir noktadan sonra isyana evriliyor. Jîna Amini’nin başına gelenler bardağı taşıran son damla oldu” dedi.
Eylemlere dair gelen veriler arasında çok sayıda ölü ve yaralı bilgisinin de geldiğini belirten Porgham, ancak gelen bilgilerin teyide ihtiyaç olduğunu kaydetti.
KADINLAR REJİMDEN KORKMUYOR
“Önemli bir psikolojik eşik aşılmış durumda” diyen Porgham, “Kadınlar artık İran rejiminden korkmuyorlar. Her türlü baskıya, tutuklamaya, sürgüne, hapis cezasına, tehdide hatta öldürülmeye rağmen kadınlar eylemlerini kararlı bir şekilde sürdürüyor ve devam ediyorlar. Bu durum elbette İran müesses nizamı ve rejiminin kurucu ayarları ile oynuyor. İslam rejiminin kurucu ayarlarıyla da oynadığı için bunun yansıması sokaklarda sertliğe dönüşüyor” diye konuştu.
‘ORTAK MÜCADELEYE EVRİLEMİYOR’
Yaşanan direnişin bir kazanıma dönüşüp, dönüşmeyeceğine dair yansımalarını da değerlendiren Porgham, şöyle devam etti: “İran’da farklı çevrelerin birleşemediği bir gerçek var. Pek çok birbirinden farklı taleplerle ortaya çıkan ve sürekli devam eden bir ayaklanma süreci içerisinde İran. Ancak farklı toplumsal kesimlerin yan yana gelip, ortak hedefler belirleyerek, ortak hareket edemedikleri için bir topyekun ayaklanmaya ve bütün ülkeyi saracak bir değişikliğin başlangıcı olacak bir evreye evrilemiyor. Şu anda da durum pek farklı değil. Evet, önemli bir mücadele var ama İran toplumun tüm kesimleri buna aynı derece de destek vermiyorlar. Bu konuda da yükseliş zorlaşıyor, rejimin bastırması da kolaylaşıyor. Çok önemli bir kazanımdır kadınlar için böylesi bir ses getirmek ama bundan sonra bunu çok daha ileri bir aşamaya evrileceğini söylemek erken bir öngörü olur. Bu aşamada izlemeye devam etmek gerekiyor.”
MUHALEFETİN DAĞINIKLIĞI
Siyasi muhalefetin de en büyük probleminin dağınıklık olduğunu ifade eden Porgham, sözlerini şöyle sürdürdü: “İran’ın içerisin de güçlü bir muhalefet zaten yok. İran dışındaki muhalefet ise bölük-pörçük birbirinden ayrı. İran’ın içerisinde örgütlü, liderliği belli olan siyasi liderlik ve önderlik olmadı. En büyük eksiklik bu olduğu için İran’da ayaklanmalar ve halk hareketleri sonuca varmıyor. Her siyasi hareket, siyasi kurum, muhalif kuruluş veya parti kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmeye çalışıyor. Ancak bir birlik, birleşme söz konusu değil. İran içerisinde olanlara dair söylem dışında bir katkıları yok.
AHLAKİ EMNİYET POLİSİ
2005 yılından Ahlaki Emniyet Polis adıyla kurumsallaştırılan ahlak polisliği Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde geniş yetkiler verildi. Polis uygulamasının sokak kolu Gaşt-e Erşad (İrşad Devriyesi) adı verilirken, üç kişilik kadın ve erkek karma ekiplerden oluşuyor. Rejim yanlısı en radikal güçlerden oluşan ekipler, sokak, cadde, park, yeşil alan, kafe, restoran, sinema, tiyatro, alışveriş merkezleri ve tüm sosyal yaşam alanlarında kontrol noktaları bulunuyor.”
MA / Berivan Altan
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***