DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 6’lı Masa çalışmalarını değerlendirirken, “ortak cumhurbaşkanı adayının şimdiden açıklanmasının son derece riskli olacağını, karışıklık çıkarabileceğini” söyledi.
Babacan, “DEVA Partisi’nin HDP ile görüştüğünü, diyalog yollarının açık olduğunu, ancak 6’lı Masa’nın HDP ile ilişkiyi mutabakatla götüremeyebileceğini” dile getirdi. Babacan, 2 Ekim’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğindeki buluşmayla başlayacak 2. tur görüşmelerle “6’lı Masa’nın daha hızlı çalışması gereken bir döneme gireceğini” vurguladı. 6’lı Masa’da hiç seçim ittifakının konuşulmadığını, 6 partinin birlikteliğine henüz “ittifak” demediklerini belirten Babacan, “Şu an biz gemileri yaktık, tek başımıza gidiyoruz” dedi. Babacan, ekonomideki kriz iklimini 6 ayda giderebileceklerini, ancak tek haneli enflasyon için 2 yıla ihtiyaç olduğunu belirtti.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, televizyonlar, haber siteleri ve gazetelerden yaklaşık 20 genel yayın yönetmeni ile İstanbul’da bir araya geldi. Babacan, yemekli buluşmada partisinin çalışmaları; CHP, İYİ Parti, DEVA, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’nin bir araya geldiği 6’lı Masa’nın gündemi ve ülkenin içinde bulunduğu duruma ilişkin görüşlerini dile getirdikten sonra soruları yanıtladı.
“Diplomasi cehaleti tabana vurdu”
Ali Babacan’ın konuşması ve sorulara verdiği yanıtlar, özetle şöyle:
“İlk kez genel yayın yönetmenleri ile böyle bir toplantı yapıyoruz. Ülkemizin içinde bulunduğu kritik döneminde yararlı bir görüşme olacağını düşündük.
Pandemi sonrasında enteresan bir dönemdm geçiyoruz. Büyük ekonomilerin yeniden dengeleme çabaları her ülkeyi ilgilendiriyor. ABD, AB ve Japon merkez bankalarının zor yönettiği dönemden geçiyoruz. Atılan adımlarla resesyon tehlikesinin de konuşulduğu bir dönem.
Pandeminin üzerine gelen Rusya-Ukrayna Savaşı riskleri artırdı. Ama Türkiye maalesef paralel bir evrende yaşıyor, iç sorunlarla meşgul. Pandemi öncesindeki otoriter liderlik furyası vardı, hâlâ bitmiş değil. Bazı ülkelerde çözüm hâlâ oralarda aranıyor. Bazı ülkelerde ise demokrasinin tekrar inşa edilmesi tercihinde.
Avrupa’daki aşırı sağ ve dışlayıcı milliyetçilik sorun olarak önümüzde duruyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında “birliğimiz önemliymiş” duygusu oldu, Avrupa Siyasi Topluluğu ve NATO’nun genişlemesi konuşuldu.
Türkiye maalesef dünyadaki gelişmelerden kopuk, kendi iç krizleriyle uğraşıyor. Dış meseleler sadece iç politikada prim yapma ihtimaliyle ele alınıyor. Diplomasi cehaletinin tabana vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu durum da, başta Doğu Akdeniz’deki gelişmeler olmak üzre, Türkiye’nin doğal haklarını bile kaybetmesine yol açıyor. Şeffaflıktan uzak kötü yönetim, kötü ekonomi, eğitim, işsizlik, yoksulluk, enflasyon olarak geri dönüyor.”
“Vatandaşın ilk feryadı geçim sıkıntısı, ikincisi göç”
“Vatandaşlarımıza sorduğumuzda, ilk feryat geçim sıkıntısı. Gelir, servet, kur artışından olumlu etkilenmeyen çok geniş bir sabit/dar gelirli kesim var.
Sorun sadece bugün yaşanan sıkıntılarla sınırlı değil, ülkenin yarınlarıyla da ilgili olarak çok yüksek maliyetler doğuyor, gelecek nesillere de çok büyük bir bedel çıkaracak bir tablo var. Sadece bugünlere dair değil, yarınlara ilişkin olarak da ciddi maliyetler karşısındayız.
Şeffaflıktan uzak, komutayla yönetilen; duyduğumuz, gözlemlediğimiz kadarıyla bazı şirketlerin, bankaların ve borsanın da talimatlarla çalkalandığı bir dönemden geçiyoruz.
Her şeyin temelinde hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi var. Temel sağlamlaşmadan ekonominin düzelmesi mümkün değil.
Eğitimle ilgili sorunlar artık sadece kalite ve fırsat eşitliği noktasında olmaktan çıktı, çocuklarını okutamama noktasına geldi. Üniversiteyi kazanan 850 bin öğrenciden 105 bini kayıt yaptıramadı. Kaydını yaptıranlardan gidemeyecek olanlar da çok olacak. Çok büyük sıkıntı var.
Tarımdaki sıkıntılar da büyük; büyükbaş, küçükbaş hayvan azalıyor, boş olan tarlalar artıyor. Tarımda daha çok ithalata mecbur kalacak bir durum var.
Vatandaşın yakındığı sorunlarda ikinci sırada göç sorunu var. Vatandaşta göçten memnuniyetsizlik var. Göç sorununda stok nüfusun yanı sıra akım da devam ediyor.”
“12 eylem planı hazır, 10’u yolda”
DEVA Partisi olarak önce iyi bir teşkilat yapısı kurmamız gerekiyordu, kurduk. 81 ilimizde il başkanları işlerinin başında. 720 ilçede örgütlüyüz. Türkiye sathında örgütlenmeyi başardık, örgütlenmeyi vatandaşla birebir temas açısından çok önemli buluyoruz. Teşkilatlarımızda sadece yönetim kurulu üyesi olan arkadaşlarımızın sayısı 12 bin 900’e çıktı.
Başka partilerden toplu geçiş kabul etmiyoruz, partimizi sıfırdan kurduk. Vatandaşı doğrudan dinlemek, doğrudan temas önemli.
Diğer önemli konumuz, eylem planlarımız. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin detaylı olarak yoğunlaşacağı işlere ilişkin planlar bunlar. Mesela tarım, 57 madde var. Bütçesini hazırlamadığımız eylem planı hazırlamıyoruz.
Diğer eylem planlarımız: Afet Eylem Planı Ssoyal Güvenlik Eylem Planı, Dijital Dönüşüm Eylem Planı, Ekonomi ve Finans Politikaları Eylem Planı, Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Eylem Planı, Yüksek Öğretim Eylem Planı, KHK Mağduriyetleri Eylem Planı, Çevre ve İklim Değişikliği Eylem Planı, Adil Yargı Eylem Planı, Sağlıkta Atılım Eylem Planı, Sığınmacı Sorununun Çözümü ve Düzensiz Göçün Önlenmesi Eylem Planı…
Eylem planlarının hazırlanmasında yüzlerce uzman yer aldı. Örneğin yargı reformuna ilişkin eylem planında 200 hukukçunun emeği var. Ekonomi alanında aksaçlılardan gençlere aklınıza kim geliyor, önemli bir bölümü çalışmalara katıldı. Çevre de öyle.
Parti çalışması dendiğinde çok sayıda isim, uzak duruyor, Ancak”Gelin, parili olmanıza gerek yok, bu memleket meselesi” dediğimizde, hepsi gelip eylem planları çalışmasına katıldı. Çağırdıklarımız arasında gelmeyen olmadı. Sağolsunlar geliyorlar, destek veriyorlar.
Kendi ekibimizle de yapardık bu çalışmaları, ama bakış açısı sınırlı olurdu. Mesela 5 bin avukat üyemiz var.
Turizmden sanayiye, KOBİ’lerden kültür sanat alanına kadar 10 tane eylem planı daha gelecek ve ülkenin sorunlarına çözüm içeren 360 derece bir yaklaşım sağlanacak. Bu eylem planlarını bütün milletvekillerine de gönderdik. Bunlar bugüne kadar yapılmamış işler. Eskiden siyasi partilerde seçim programı yazılır bırakılırdı. Partiler seçim programlarında ayrıntıya girmek de istemezdi.”
“6’lı Masa’da daha hızlı çalışmamız gereken bir dönem”
“Diğer konumuz 6’lı Masa. Diğer partilerle ortak çalışmalardan biri parlamenter sisteme geçişti. Biz eylem planları arasında parlamenter sisteme geçiş çalışmamıza numara vermedik, diğer partileri bekledik. Daha sonra masaya koyduk, masadan bir mutabakat belgesi çıktı. Yüzde 95’i bizimkiyle örtüşür. İlk ürün oldu 6’lı Masa’da.
Şu anda bu dokümandaki hedeflerin kanun diline dökülmesi, anayasa değişikliğine yansıtılması çalışmaları sürüyor.Seçimlerden sonra anayasa değişikliği paketini hemen sunacak bir hazırlığımız var. 6’lı Masa’nın bir başka konusu seçim güvenliği.
2 Ekim’de 2. tura başlayacağız Sayın Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde. Seçime yaklaşıtığımız için biraz daha hızlı çalışmamız gereken bir dönem olacak.
Birinci turda kazanmak istiyorsak hiçbir parti tek başına yapamaz, demek ki ortak adaylık modeliyle bu işi götürmek zorundayız. Mevcut Cumhurbaşkanı da MHP desteği olmasa 1. turda kazanamazdı.”
“Ortak aday belirlenmeden önce iki gereklilik”
“Ortak aday bekirlenmeden önce (parlamenter sisteme) geçiş sürecinin yol haritası ve temel politika alanlarında asgari müştereklerin belirlenmesi gerekiyor. Temel politikalarda asgari müşterekler ortak adayın yol haritası olacak.
Mevcut sisteme göre seçilen Meclis ülkeyi parlamenter sisteme geçirene kadar nasıl yönetecek? Yürütme erkinin katılımcılık anlayışıyla ve yetki paylaşımı yapılarak kullanılması gerekiyor. Bu iki prensibi karşılayacak bir yol haritası gerekiyor.
Seçilecek ortak aday, ‘Cumhurbaşkanı olarak tek imzayla aklıma geleni yapayım’ diyemeyecek, istişare ve yetki paylaşımıyla çalışacak.
Temel politika alanlarında asgari müşterekler önemli. Eylem planlarında olduğu gibi, temel alanlarda ortak cumhurbaşkanı adayının bir söylem birliği içinde olması lazım. Mesela göç sorunu, ekonomik sorunlar konularında… Bu şunun için önemli; ortak adaya ilk günden itibaren sorular sorulacak. Kendi görüşleri, ortak adaylığını destekleyen partilere ters düşebilir. Ama sorular üzerine “Ben partiye sorayım” derse de vatandaşın güvenini kazanmakta zorlanır. Dolayısıyla, temel politika alanlarında asgari müştereklerde mutabakat önemli.
6’lı Masa’nın bundan sonraki sürecinde, anlattığım bu gündem maddelerinin (geçiş sürecinin yol haritası ve temel politikalarda asgari müşterekler üzerinde mutabakat) önemli olduğuna inanıyoruz. Bunlar ‘ne yapılacağının’ cevabı, ondan sonra ‘kim’ sorusuna geliyoruz.”
“Ortak aday, masadan da dışardan da çıkabilir”
“(Ortak cumhurbaşkanı adayı 6’lı Masa’dan çıkar mı, sorusu üzerine) Bugün itibarıyla her seçeneğe açığız. 6 genel başkandan biri de olabilir, başka isim de olabilir. Aday konusu 6’lı Masa’da da konuşulmadı, biz partimizde konuşmadık. Bizim sıralamamıza göre, önce ne yapacağımızı konuşalım, sonra adayı. Parlamenter sisteme geçiş süreciyle ilgili bizim 6 ay öncesinden paylaştığımız bir şablon vardı. Her oartinin kendi çalışması masada konuşulacaktır. Mesela Cumhurbaşkanı’nın yetkileri önemli, bu yetkiler bir süre kullanılmalı mı, nasılş kullanılmalı, karar verilmesi gereken bir konu.
Cumhurbaşkanı yetkilerinin kullanılması konusunda istişare, yetki devri nasıl olacak. Cumhurbaşkanı’nın düzenleme yetkileri var; kararnameler, kararlar var, atama yetkileri var. Üst düzey yetkililerden il müdürlerine kadar atama yetkileri Cumhurbaşkanı’nda. Mesela Merkez Bankası Başkanı’nı nasıl atayacak? Bu yetki paylaşımı nasıl olacak?
Temel politika alanlarıyla ilgili 6 parti beraber nasıl çalışacak. Biz bu mekanizmanın nasıl olması gerektiğini çalıştık, bir hafta on gün içinde bitecek. Her parti bunları teknik olarak çalışmalı. Tabii ciddi bir hukuk nosyonu gerekiyor, özellikle anayasa hukuku ve idare hukuku konularında.
Beraber çalışma iradesine ilişkin çalışma, 6 parti de hazır olduğunda başlar. Asgari müşterekler konusunda test yaptık aslında tam mutabakat sağladık. Temel politikalarda anlaştığımız hususları açıklarız.
(Soru üzerine) Ortak aday dışarıdan, genel başkanlar dışında biri olursa, mesela göç konusunda başka fikri varsa söyler, dinleriz. Biz bu konuları çalışıyoruz. Hazırlıklar iyi olursa çabuk yürürüz.
Koalisyon protokolü süreci prosedürü var. Dışardan biri ortak aday olursa gerçekten farklı, önemli fikirleri varsa gelir söyler.
Anlattığım mutabakat çalışmaları, ileride olabilecek ihtilafları bugünden önleme çabası.
Sonra vatandaş, ‘Demokrasi dedik bunları destekledik, ama ülkeyi yönetemediler’ diyebilir.
“Kamu kuruluşlarının bilinmeyen işlemleri var”
“(Borsadaki dalgalanmalara ilişkin soru üzerine) Şu anda Türkiye’de hiçbir konu şeffaf değil. Başta Varlık Fonu olmak üzere kamu kuruluşlarının bilinmeyen işlemleri olduğunu duyuyoruz. Borsada bu kadar büyük iniş çıkışlarda mutlaka haksız kazanç oluyordur. SPK’nın bağımsız çalışamaması, komuta ekonomisinin sonucu bu. Hisse senedi / tahvil piyasası güven üzerine çalışır. Güven kaybolunca tekrar kazanmak kolay olmuyor. Olanlar son derece yanlış. Açıklama da yok. Yetkiyi tek kişide toplayıp bağımsız kurum bırakmayınca sonuç bu.”
“Şimdiden aday ismi açıklanması çok riskli”
“(Ortak adayın netleşmemiş olması sizi siyasi olarak zorlamaya başladı mı, insanlardan isim önerisi geliyor mu? Anayasa değişikliği sonrası tekrar seçim olacak mı, soruları üzerine)
Şart değil. Bu da karar verilecek bir konu.
İsim konusunda baskı hissetmiyoruz. Aday isminin şimdiden açıklamasının son derece riskli olacağını, ciddi karışıklık olacağını düşünüyoruz. Şu anda kamuoyunda ismi az ya da çok tartışılan isimler değişiyor. Geçen sene çok tartışılan isimler bu sene değişti. Yine değişir. Bize de çarşıda pazarda çeşitli isimler söylüyorlar. ‘Vakti değil’ diyoruz.”
“A Planı ortak aday, ama uzlaşma olmayabilir de”
“(Ortak aday konusunda uzlaşma olmazsa ne olacak, sorusu üzerine) Olmaya da bilir! A planımız elbette ortak aday. Türkiye için doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Ama olmazsa ne yapacağımızı şaşırmayacağız. Adayda uzlaşma olmazsa da altına imza attığımız taahhütlere uyarız. Mesela, ortak aday olmasa da seçim güvenliği için birlikte çalışırız. Uzlaşma olmazsa kendi adayımız olacağını söylemiştik.”
“(Dış politikaya ilişkin soru üzerine) Hükümetin dış politikada yaptıkları ve yapmadıklarının kahir ekseriyetinde ‘Bana içerde prim yaptırır mı yaptırmaz mı, içerdeki havayı değiştirir mi’ düşüncesi var. ‘Dış politika’ demiyorum çünkü politika yok, o nedenle dış ilişkiler diyorum.
Şanghay peşinde koşmanın hiçbir tutarlılığı yok. İçerdeki yalnızlık, çaresizlik karşısında ‘Bak dünya liderleriyle fotoğraf verebiliyorum’ çabası bunlar. Peki sonuç ne; Türkiye menfaatine ne sağladık, ne elde ettik?
Central Park’ta dolaşmak için (Erdoğan BM toplantısı için bulunduğu New York’ta gitmişti / T24) Amerika’ya gitmek değil mesele, biz bakanlıktayken sonuç odaklı çalıştık. 2008’de Dışişleri Bakanlığım döneminde Güvenlik Konseyi’ne üye seçiminde 192 ülkenin 151’inin oyunu aldık. Temsilcilere başkentlerinden talimat geliyor ama oy verme anında vicdanıyla başbaşa. Zihinlerini, beyinlerini, gönüllerini de kazanmamız gerekiyordu. Latina Amerika, Pasifik, Afrika ülkelerine anlatmamız gerekiyordu. Çünkü bir strateji vardı. Daha sonra Türkiye tekrar denedi, çok kötü çuvalladı, 30-40 oy çıktı. Bu işleri ‘ben ben’ demeden nasıl yapacağınızı planlayacaksınız. ‘Ben ben’ deyince de kafaya çekiç iniyor.
Dış politikada ulusal çıkarlar ile ilkeler/değerler var. İkisini de gözettik biz.
“Yoksullara ‘Bekle, sistemle uğraşıyoruz’ diyemeyiz”
(Genel başkanlarla ikili buluşmalar yapıyorsunuz. Meral Akşener’le, İyi Parti’nin HDP dilinin biraz daha 6’lı Masa’ya uyumunu da konuştunuz mu, sorusu üzerine) Son hafta içinde genel başkanlarla görüştüm. Gizli değildi, ama basına kapalı ve başbaşa görüşmeler oldu. Görüşme taleplerinin hepsi benden geldi. Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Karamollaoğlu, Sayın Uysal ve Sayın Davutoğlu ile de görüştüm, dün akşam (20 Eylül Salı akşamı) tamamladım.
Gündemimde geçiş sürecinin yol haritası vardı. Temel politikalar, seçim güvenliği vardı. Çünkü istiyoruz ki bu 2. turda hızlanalım. Bu çalışmaları yapılmadığında bu sorunlar nasıl çözülecek, sorusu ortaya çıkıyor.
(CHP’li Gürsel Tekin’in ‘HDP’ye bakanlık verilebilir’ sözü de hatırlatılarak yöneltilen 6’lı Masa partilerinin temsilcilerinden gelen farklı açıklamaları nasıl değerlendirdiği, sorusu üzerine) Biz partilerin kurumsal karar verme mekanizmalarına ve genel başkanların konuşmalarına bakarız. Her açıklamaya bakarsak tartışma bitmez, partiler devasa yapılar. Bir arkadaş çıkar görüşünü açıklar, ne yapalım. Biz bu konuda çok rahatız. Ama genel başkan söylüyorsa önemlidir. Esas olan kurullar ve genel başkanlardır.
Diğerlerini de dinliyoruz tabii. Aşırı ‘parti disiplini, konuşma sus’ demiyoruz. Parti disiplini ülkede fazla sert, ifade özgürlüğü de önemli. Yoksa parti sorunları içten içe büyüyor. Ben görüşmelerimde bunları konuşmadım. Çok büyük sorunlar var, gelin onları konuşalım, diyoruz.
Bu koalisyonlar eski koalisyonlardan çok farklı, çünkü eskiler seçimden sonra kurulurdu. Yürütme erkinin tek kişide toplandığı bir sistemde seçime gidiyoruz. Belki tarihte bir kez olacak bu süreç. Geçiş sürecini nasıl yöneteceğiz? Mevcut anayasa var. Yolsullara, gençlere ‘Bekleyin, sistemle uğraşıp sonra sorunlarınızla uğraşacağız’ diyemeyiz. Vatandaş, ‘Sistemle uğraş ama ben yanıyorum, yangını da söndür’ diyecek. Çok iyi planlamak lazım.”
“6’lı Masa, HDP ile ilişkiyi mutabakatla götüremeyebilir”
(HDP meselesi hiç mi gündeme gelmedi 6’lı Masa’da, sorusu üzerine) Hayır, bu son turda gündeme gelmedi. Gündemimizde geçiş sürecinin yol haritası ve temel politikalar vardı. Daha önce HDP gündeme geldi, son turda gelmedi. Ama biz hHDP ile ayrıca görüşüyoruz. Partimiz kurulduktan sonra genel başkanlar da genel başkan yardımcıları da görüştü. HDP ile diyalog kanallarımız açık, henüz işbirliği alanımız yok. (HDP ile ilişki) 6’lı Masa’nın mutabakatla götürebileceği bir şey olmayabilir. Altı parti var, hepsinin ayrı ayrı politikaları var.”
“Bugün de o grev ertelemelerini yaparız”
“(Genellikle ekonomideki başarıları sahiplendiği, ancak kendi bakanlığı döneminde de uygulanan grev yasakları ve esnek çalışmayla ilgili ne düşündüğü, Korkut Boratav gibi iktisatçıları çalışmalara davet edip etmedikleri, soruları üzerine) Kendilerinden izin almadan parti çalışmalarımıza katılanları söyleyemiyorum. Ama programımızı çok kişiye gönderdim. Biri de bir sol partinin genel başkanlığını yapmış biriydi. “Tam bir sosyal demokrat program’ olmuş’ dedi. Bize ‘liberal ekonomi’ eleştirisi yöneltenler dayanaklarını söyleyemiyorlar.
‘Mutlak yoksulluk’ tekrar ortaya çıktı türkiye’dw. TÜİK bunu açıklıyor, çünkü anlayan yok, yoksa onu da engellerler. Bizim, ekonomide devletin ve özel sektörün yeri konusunda kafamız çok net. Ürün ya da hizmet rekabet içinde yarışarak yapılıyorsa, oralara devletin girmesine gerek yok. Ama diyelim ki tüketicinin korunması seviyesinde girmesi. Rekabet sırasında bir üretici örneğin sağlığa zararlı bardak üretiyorsa, devlet müdahale etmeli.
Ama tekel durumundaki kuruluşların özelleştirilmesini doğru bulmuyoruz. Mesela elektrik, doğalgaz dağıtımı. Bu alanlarda denetleme sorunları da çıkıyor. Hele o şirketler siyaset üzerinde etkiliyse mağdur olan vatandaş oluyor.
Mutlak yoksulluğu çözmemiz gerekiyor. Sosyal destek ve sosyal yardım veren devletin tam 43 kapısı var. Bunun düzenlenmesi lazım. Nobel Ekonomi Ödüllü ekonomist Stiglitz bana ‘Bir devletin kaynak harcayacağı en önemli alan burası’ demişti istihdam çalışmamız için. Gini katsayısına göre gelir ortaya doğru toplandı 2002’den 2013’lere kadar. Mutlak rakamlardan söz etmiyorum. Türkiye bir zamanlar başardı bunları.
Soruda bahsedildiği gibi ‘grev yasağı’ değil grev erteleme uygulandı. Türkiye’nin uluslararası tedarik zincirinde kritik halka olduğu sektörlerde uygulandı. Bakanlar Kurulu kararıyla oldu, ilgili bakanlıklar getirdi, onaylandı. 30 günlük sürelerle oldu bu.
Parti programımızda sendikalaşmayı artırma hedefi var, sendikalaşma maliyetini düşürme eşliğinde. Sendikalaşma oranı çok düşük. Ama o grev ertelemeleri bugün olsa tekrar yapar mısınız, evet yaparız. İlgili bakan, ‘30 gün süre verelim fabrika çalışsın, toplu müzakereler de devam’ etsin diyor. Erteleniyor.
Esnek çalışma imkânını açmayınca kadın istihdamı azalıyor, kadınların yükselmeleri zorlaşıyor, ücret farkları oluşuyor. Sendikal haklar ve emeklilik hakkından taviz vermeden güvenceli esnek çalışma, diyoruz.”
“Tek haneli enflasyon için iki yıla ihtiyacımız var”
“2002 krizini yaşadık ve çözdük, başında ben vardım; 2008-2009 krizinin çözümünde de ben vardım. Irak savaşının artırdığı petrol fiyatlarına rağmen enflasyon tek haneye düştü.
Bugünkü şartlarda bu tabloyu devralsak 6 ayda kriz iklimi ortadan kalkar.
Enflasyonun tek haneye inmesi için iki yıla ihtiyacımız var. Ama seçime kadar şartlar daha da kötüye giderse o zaman çözmek daha da zor. Ama ekonomik kurumların ayağa kaldırılması bir ay.
(Valiler, büyükelçilerin değişmesi için kadrolar hazır mı, sorusu üzerine) 81 valinin 81’i de sıkıntılı değil. Büyükelçilerimiz iyi çalışıypr. Ben Dışişleri Bakanı’yken çok baskı oldu dışardan büyükelçi ataması için, izin vermedim. Ama ben ayrıldıktan bir ay sonra dışardan büyükelçi atamaları başladı.”
DEVA için ‘ana akım’ tanımı
“(AK Parti kendisine ‘’muhafazakâr demokrat’ diyor. Siz DEVA Partisi’ni nasıl tanımlıyorsunuz, sorusu üzerine) DEVA’yı kurarken kullandığımız ifade ‘ana akım’dı. Ortak sorunlara ortak çözümler üretmek için yola çıktık. Demokrasiye destek veren seçmen tabanı hedefimiz. 178 bin üyemiz var. Ama üye oluyorlar, hemen telefonları çalıyor, kendilerine ‘Ne yapıyorsun, çoluğun çocuğun var’ deniyor.
Üyelerimizin sadece yüzde 30’u AK Parti’ye oy vermiş insanlar. Diğer partilerden de seçmenler var partimizde. 81 ilin tamamında ve 720 ilçenin tamanında ilçe başkanımız olması bu farktan kaynaklı. Diyelim ki İzmir’de çalışamadığımız ilçe yok. Klasik sınıflamadan çok farklı bir yerde konumlandırıyoruz partimizi. Üyelerimizin yüzde 50’si kendisine ‘milliyetçi muhafazakâr’, yüzde 50’si ‘seküler-Atatürkçü’ diyor.” İstesek DEVA’da 100 AK Partili milletvekili ve bakanlık yapmış isim olurdu. Yeni bir AK Parti’ye ihtiyaç yok ki, 20 sene olmuş. Kimlik politikası yapan bir partiye daha ihtiyaç yok.”
“Miting alanında tuvaletleri kilitlediler”
“Kırsaldaki yaşlı ve eğitim eğitim seviyesi düşük seçmene ulaşmakta zorluğumuz var. İnternet kullanmayan, TRT, A Haber izleyen kitle. Bir de siyasi tercihini kilitlemiş seçmen var. Onun dışındaki seçmenler arayışta.
Şu anda bize Hazine yardımı sıfır, gönüllü bağışlarla çalışıyorz. Seçimlerden sonra hazine yardımıyla beraber daha iyi sonuçlar alacağız. Teşkilatlarda 12 bin 900 yönetim kurulu üyemiz kapı kapı çalışıyor. İnsan ve emek kısmında iyiyiz; sermaye, yardım konusunda doğal sınırdayız.
(DEVA mitinglerine daha fazla engel mi çıkarıldığı, sorusu üzerine) Gelecek Partisi miting yapmadı ki, ‘Sultnbeyli Buluşması’ dediler. Miting deyince yasal süreci oluyor. Gaziantep’te, Gebze’de miting yaptık, üçüncü mitingi Yozgat’ta yaptık. Yozgat merkez nüfusu 100 bin. MHP ve AK Parti çok güçlü. Miting alanı 10 bin kişilik. Yozgat İl Başkanımız talip oldu, ‘Bana güvenin’ dedi. Alan dolduğu gibi, mitingde görünmemek için dışarda kalarak izleyen 3-4 bin kişi vardı.
Yozgat’ta da afiş izni vermediler. Aynı gün ve aynı saatte Cumhurbaşkanı Çorum mitingi koydu. Bütün kamu çalışanları, olanakları seferber edildi. Gebze mitingimizle de aynı gün aynı saatte mitng koydu. Antep mitingimizde de gençlik buluşması koydular.
Gebze’de tepelerde bir miting alanı verdiler. Miting başladığında tuvaletleri kilitlediler! Tuvaleti gelen mitingi terk etti.
Hafta sonu Siirt, sonra Trabzon, sonrasında Erzurum mitingi var. Trabzon’da 2 haftadır hâlâ izin verilmedi, olur da demiyorlar olmaz da.”
(AK Parti bunu ilk kez yapmıyor ki, HDP’ye ve sol örgütlere de yıllardır meydan verilmiyor, engel çıkarılıyor, vurgusu üzerine) HDP ile ilgili evet oldu, oldu yani. Bazıları da -yöneticilerin gözüne girmeye çalışan- yerel yöneticilerin kendi insiyatifiyle oldu, Ama ne oldu, yasaklandıkça büyüdü.”
“İttifak konusu ve ortak adayın yapmaması gerekenler…”
(Ortak adayın olası mesaisine ilişkin soru üzerine) Ortak adayın yapmaması gerekenleri rıza ile nasıl sağlama bağlarız, benim vurguladığım konu bu. Anayasa’nın verdiği çok yetki çok var, bu yetkiler hangi sınırlar içinde ve nasıl kullanılacak, bunu belirlememiz lazım.
Altılı Masa’nın adı hâlâ ‘ittifak’ değil. Açıklamada ittifak sözü de geçirilmek istendi ama ben karşı çıktım. Çünkü hâlâ isitişare ediyoruz. ‘İşbirliği alanları belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra ittifak diyelim’ dedim. İttifak demek için ortak iradenin biraz daha ilerlemesi gerekecek. Bir aksilik çıkarsa çok büyük hayal kırıklığı olur. Çıta şimdiden çok yükselmiş durumda.
6’lı Masa çalışmalarında dayatma olmadı bugüne kadar. Bir parti tek kelimeye katılmıyorsa o kelime açıklamaya girmedi. Kolay iş değil. Örneği yok. Büyük farkla Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanma ve Anayasa’yı değiştirecek çoğunluk hedefimiz var. Sahada gördüğümüz tablo çok çok olumlu. Temel haklar ve özgürlükler demişiz, bunu yasaya nasıl dökeceğiz, bunun çalışmasını yapıyoruz. Bugünden belirleyelim ki zamanı geldiğinde ülkemiz vakit kaybetmesin.
Seçim Yasası değişikliği üzerine hükümetin yanında duran yorumcular ‘ittifak partilerinin işi bitti’ yorumlarına başladılar. Öyle bir noktaya getirildi ki, kendi logomuzla seçime gireceğimizi açıkladık. Şu anda ittifakta bile değiliz. Olunca o da konuşulur.”
“Şu an gemileri yaktık, tek başımıza gidiyoruz”
“81 il başkanlığımız da gayretli şekilde çalışmalı. Bize bir defa bile oy vermemiş insanlardan oy istiyoruz, kolay iş değil.
Altılı Masa’da bugüne kadar seçim iş birliği ve ittifak konusunda hiç konuşmadık. Ama günü geldiğinde ittifak çalışması / iş birliği olursa o gün görüşülür. Şu an için Şu an biz gemileri yaktık, tek başımıza gidiyoruz.
Erken seçim isteyip yeni yasayla seçime gidemezler, anayasa değişikliği gerekir Anayasayı değiştirmek için de muhalefetin oylarına ihtiyaçları var. Hükümet ‘erken seçim’ dediğinde muhalefetin gitmeyelim’ deme şansı yok. Ancak 2018’e bakarak Seçim Yasası değişikliği yaptılar, fakat 2018’deki hesap 2023’e uymayabilir. MHP zayıfladıkça, AK Parti zayıfladıkça bu değişiklikler işlerine yaramayabilir.”
KAYNAK: T24
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***