Savaş mağduru Türk öğrenciler, Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) eğitim yılı açılışı öncesinde eksik evrak gibi engeller getirmesine son verilerek, Suriyeliler ile aynı koşullarda üniversitelere yerleştirilmeyi ve devlet eliyle Ukrayna’dan belge sağlanmasını talep ediyor.
Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya savaş açmasının ardından, bu ülkedeki üniversitelerde eğitim alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrenciler, ya kendi olanaklarıyla Ukrayna’dan ayrıldı ya da Türk Dışişleri Bakanlığı’nın girişimiyle otobüs ve tren seferleriyle Kiev, Harkov gibi kentlerden tahliye edildi. Öğrencilerin yurda döndüklerinde yarım kalan eğitimlerini nasıl tamamlayabilecekleri sorunu ise bugün halen Türkiye’nin Ukrayna savaşı nedeniyle çözemediği konulardan birini oluşturuyor.
YÖK Başkanı Erol Özvar, 1 Nisan’da savaş mağduru öğrenciler için çözüm sağlandığı iddiasıyla “Bize başvuruda bulunan 4 bin 8 öğrencinin Ukrayna’daki çeşitli üniversitelerin 102 programına kayıtlı oldukları verdikleri beyana göre anlaşılmaktadır. Başvuruda bulunanların beyanlarına göre, toplam 106 Ukrayna üniversitesinde öğrenci olarak bulunmaktadır. Sayısı 4 bini aşan başvuranların yüzde 50’si bu üniversitelerin 5’inde kayıtlıdır” bilgisini vermişti. Ancak o gün Özvar’ın açıkladığı bu öğrenciler için geçerli olacak Türkiye’deki üniversitelere yatay geçiş şartları ise “eksik belgeler” sorununa yol açtı. Öğrencilerden sadece yüzde 15’inin yatay geçiş yapabildiği ortaya çıktı ve başvurularına ret yanıtı alan öğrenciler, YÖK aleyhine Danıştay’da davacı oldu. Öğrenciler, üniversiteler aleyhine de yerel mahkemelerde dava süreçleri başlattı.
YGS kıyaslaması üzdü, arayış başladı
Öğrenciler, YÖK’ün kendilerini Türkiye’de kısa adıyla YGS yani Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda başarı puanı alma şartıyla üniversitelere yerleşmiş gençlerle kıyaslamasına karşı çıkıyor. Öğrenciler, YÖK’ün Anayasa’nın “eğitim hakkı” ve “eşitlik” ilkelerine aykırı uygulamada bulunduğunu savunarak, “savaş mağduriyeti” gerekçesiyle Suriyeliler’e tanınan koşullarda üniversitelere yerleştirilmeyi talep ediyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ukrayna Ulusal Eczacılık Üniversitesi birinci sınıf öğrencisi Berke Çınar ve Odessa Ulusal Denizcilik Üniversitesi Deniz Hukuku Bölümü birinci sınıf öğrencisi Salih Zeki Peçe, yatay geçiş başvurularına ret yanıtı almış. Her ikisi de hazırlık sınıfıyla birlikte iki yıllık zaman kaybı yaşadıklarını belirterek, YGS kıyaslamasına karşı Ukrayna’da da sınavlar ile okula başladıklarını işaret etti. Çınar, Ukraynalı yaşıtlarıyla birlikte yatay geçiş hakkı tanıyacağını açıklayan Almanya’da eğitimini sürdürmeye çabaladığını ancak eğer engeller kalkarsa Türkiye’de olmak istediğini söyledi. Peçe ise, hayal kırıklığıyla YGS’ye hazırlanmayı düşündüğünü kaydetti.
Savaş koşullarında belge peşine düşüldü
YÖK’ün Ukrayna’nın yükseköğretim düzenleyici kurumuyla evraklar konusunda işbirliği yapmaması ve eksik evrak baskısıyla savaş koşullarında Türk öğrencilerce Ukrayna’daki üniversitelere bireysel başvuru zorunluluğu yaratılması da tartışılıyor. Yatay geçiş başvurularına ön kabul almış bazı öğrenciler, devlet eliyle tahliye edildikleri Ukrayna’daki okullarından eksik evraklarını tamamlamaya çalışıyor.
Örneğin Aleyna Bensu Pekdemir ve Cem Murat Önaldı, savaşa rağmen Harkov’daki üniversitelerinden belge alabilmek için kendi olanaklarıyla Ukrayna’ya geri dönmüş. VOA Türkçe’nin Kiev’de ulaştığı Dnipro Tıp Fakültesi beşinci sınıf öğrencisi Pekdemir ve Karazin Üniversitesi ikinci sınıf öğrencisi Önaldı, yatay geçiş için ön kayıt yaptırdıklarını ancak Türkiye’deki üniversitelerce kendilerine eğitim yılı başlamadan önce ilave evrakları tamamlamaları şartı getirildiğini aktardı.
“YÖK’ün uygulaması Anayasa ihlali”
Çorum Barosu’na kayıtlı Avukat Mine Esra Çınar, oğlu Berke Çınar ve pek çok savaş mağduru öğrenci adına YÖK aleyhine Danıştay’daki dava sürecini takip etmesinin yanısıra yerel mahkemelerde üniversiteler aleyhine de davaları yürüten hukukçulardan birisi.
YÖK’ün 28 Mart’ta yayımladığı 12 maddelik düzenlemeyle savaş mağduru öğrencilere bir dizi şartları yerine getirmeleri durumunda yatay geçiş hakkı tanındığını kaydeden Çınar, YÖK Başkanı Erol Özvar’ın “Hiçbir şekilde çocuklarımızı mağdur etmeyeceğiz” açıklamasına karşın 4 bin 8 öğrenciden ancak yüzde 15’inin yatay geçiş hakkı olanağını yakaladığını söyledi.
Çınar, “Bu yüzde 15’lik gruptaki yani yatay geçiş şartlarını sağladığı görüşüyle üniversitelerden ön kabul alan öğrencilerden ise eksik evraklarını tamamlamaları istendi. Dolayısıyla eksik evrak nedeniyle ön kayıtları da kesin kayda dönüşmemiş ve halen mağduriyetleri giderilmemiş durumda” dedi.
YÖK’ün geçmişte savaş mağduriyeti gerekçesiyle Suriye, Mısır ve Yemen’den gelen yabancı uyruklu yüksek öğretim öğrencilerine ilişkin düzenleme yaptığını anımsatan Çınar, “Bu öğrenciler için YÖK Türkiye’ye yatay geçiş esasları düzenlemiş ve sadece öğrenci olduklarının belgelenmesi şartıyla 20 binden fazla yabancı uyruklu öğrenci Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitime devam etmiştir. Pandemi sürecinde de farklı ülkelerden yatay geçiş başvuruları olağanüstü hal gerekçeli kabul edilmiştir. Ancak bizim kendi öz evlatlarımız Ukrayna’dan 24 Şubat sonrasında devlet eliyle tahliye edildikten sonra mağdur edilmeye devam ediyorlar. YÖK, geçmişteki tartışmalı uygulamaları sonrasında sanki Ukrayna savaşı mağduru öğrencileri cezalandırırmış gibi kanuni yatay geçiş hakkını uygulanamaz hale getirerek ellerinden almıştır. Anayasa’nın 42’nci maddesindeki eğitim hakkına ve 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık vardır. YÖK üst hukuk normlarına aykırı hareket etmiştir. Bu sebeple yapılan düzenleyici işlem kökten hatalıdır ve düzeltilmesi gerekmektedir. Öğrencilerin çok ciddi hak kayıplarına neden olmuştur. Zarar vermiştir” diye konuştu.
Kayseri Barosu’na kayıtlı Avukat Dilan Ergüneş de, savaş mağduru öğrenci ablası olmasının yanısıra Danıştay ve yerel mahkemelerdeki hukuki süreci yürüten hukukçulardan birisi. Ergüneş, “Öğrenciler bir savaştan kaçarak geldiler. Kimisi orada mahsur kaldı. İşte koridorlardan çeşitli yardım malla. Hatta başka ülkeler sınırını geçerek ülkeye giriş yaptılar. Ukraynalı arkadaşları, hocalarını da geride bıraktılar. Bunun büyük bir vicdan azabını duyuyorlardı. Yani savaş mağduru olağanüstü bomba seslerinden kaçarak buraya geldiler. Akıllarında tek bir soru vardı. Okulumuz ne olacak, bunca yıllık emeklerimiz ne olacak? Şimdi burada tıp okuyup da beşinci, altıncı sınıfta olan öğrenciler de yer alıyordu. Gerçekten gelecekleri hakkında ciddi bir kaygı duyuyorlardı. Buna karşılık YÖK, 28 Mart tarihli kararında bir düzenleyici işlem tesis etti. Bu düzenleyici işleme göre; Ukrayna mağduru Türk öğrencilere iki ayrı statü getirildi. İlki bu yatay geçişle asil öğrenci olma statüsü. Ancak YÖK, bunu o kadar çok şarta bağladı ki sanki ortada bir savaş durumu yokmuş bir olağanüstü hal yokmuş gibi birçok şarta bağladı. Çok az öğrenci bu şekilde yerleşebildi. İkincisi ise özel öğrencilik statüsü ve pek çok öğrenci de bu statüde kayıt olmaya çalıştı. Ancak bu özel öğrencilik statüsünde hukuki mahiyeti soru işareti ve diploma aşamasında Ukrayna’da bir geçerliliği olmaması sebebiyle bu da muallak kaldı. Bu sebeplerle biz de YÖK’ün düzenleyici işleminin iptali ve hak kaybı talepleriyle Anayasa’daki eğitim hakkı ihlali gerekçesiyle Danıştay’da davalar açtık” sözleriyle süreci özetledi.
“YGS kıyaslaması eşitliğe aykırı Suriyeliler örneğine bakılmalı”
Avukatlar, YÖK kaynaklı olarak Ukrayna savaşı mağduru öğrencilerin kamuoyunda Türkiye’de kısa adıyla YGS yani Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda başarı puanı alma şartıyla üniversitelere yerleştirilen gençlerle kıyaslanmasına hukuken tepkili. Avukatlar, savaş durumu itibariyle Suriyeliler örneğine bakılması gerektiği görüşünde.
Avukat Mine Esra Çınar, “Anayasa 10’uncu maddesinde eşitlik ilkesinden bahsedilmektedir. Eşitlik ilkesine aykırılık şu şekilde gerçekleştirilmiştir. Suriye Mısır ve Yemen’den ve pandemi sürecimde yine farklı ülkelerden yatay geçiş yapan öğrencilere uygulanan düzenleyici işlemden farklı bir işlem uygulandığı için ikinci madde çerçevesi içerisinde bir eşitsizlik sözkonusudur. YGS mağduru olan öğrenciler ile savaş mağduru olan öğrencileri karşı karşıya getiriyorlar. Savaş mağduru olan öğrencilerimiz için ek ikinci madde düzenlenmiştir. Seçme sınavıyla yüksek öğretimine devam eden öğrenciler ise farklı bir statüdedir. Dolayısıyla farklı statüde olan öğrenciler için aynı kanun hükmünün uygulanması zaten bir eşitsizliktir. Eşitlik ilkesi eşitler arasında uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Avukat Dilan Ergüneş de, “Öncelikle kimsenin bir hak gaspı talep edilmiyor. Buradaki ana tema ana istek şu. Türkiye Cumhuriyeti Ukrayna’daki sadece Ukrayna değil çeşitli ülkelerin üniversitelerini tanımlayıp listesine almış. Ukrayna’da okuyan öğrenciler eğer savaş çıkmasaydı öğrenimlerini tamamladıktan sonra Türkiye’ye gelip bir denklik sınavına girdikten sonra mesleklerini burada icra edebileceklerdi. Nitekim bu zamana kadar da bu şekilde işliyordu sistem. Şimdi savaş çıkmış, olağanüstü hal olmuş. Öğrenciler bu olağanüstü hal dolayısıyla da uluslararası hukukta da geçerli bu durum, savaş dolayısıyla belirli kolaylıklar istiyorlar. Ama bunun imtiyaz gibi sunulması hakkaniyete aykırı. Suriye’deki savaşta yabancı vatandaşlar ile Türk vatandaşları, sadece ‘burada öğrencidir’ belgesiyle eğitim hayatlarına devam edebilmiştir. Sadece Ukrayna savaşı bu kadar göz önünde oldu diye bu öğrencilerin hakkını gasp etmek ya da hak etmiyorsunuz diye yaftalamak hukuka aykırı vicdana da aykırı” dedi.
YÖK’e eğitim yılı öncesinde çözüm çağrısı
Avukat Çınar, Anayasa’ya aykırılık görüşüyle Danıştay’da dava yürütülse de öğrenciler açısından zaman kaybına dikkat çekerek, “YÖK’e sesimizi ulaştırmaya çalışıyoruz. Davalar uzun sürecek. Eylül ayı öncesinde rica ediyorum artık yeni bir düzenleme yapılarak yatay geçiş şartları nedeniyle mağdur olan bu öğrencilerimiz bir şekilde üniversitelere yerleştirilmeli. Öğrenciler ve aileler yıllarca emek vermişler, Ukrayna’da eğitim aldılar. Lise mezunu olarak vasıfsız bir şekilde eve hapis oldu bu çocuklar. Zaten savaş koşulları şokunu atlatamamışlardı. En ufak seste gece yataklarından irkilerek kalkıyor bu çocuklar. Bu haldeyken bir eğitim hakkının kısıtlanması o kadar yıpratıcı oldu ki. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi güçlü bir devlet. O kadar öğrenci tahliye etti ama evrak yüzünden bu öğrencileri bu şekilde mağdur etmemeli. Çok zorumuza gidiyor yani daha önceki yıllarda denetimsizlik ile özellikle Suriyeliler’i sadece basit bir beyan ve öğrenci belgesiyle üniversitelere aldılar. Hatta çoğunun belgesinin geçerli olup olmadığı denetlenmedi bile” diye ekledi.
Avukat Ergüneş de, eğer Ukrayna’daki savaş mağduru öğrencilerin durumu hatalı bir uygulamaya yol açacaksa bunun en başta önlenmesi gerektiğini belirterek, oysa YÖK’ün Ukrayna’daki üniversitelerde eğitim alınmasını teşvik ettiğini hatırlattı. Şimdi hukuken geriye yönelik işlem yapılamayacağı gerçeğinden hareketle Suriyeliler’e tanınmış olan uygulamayı talep ettiklerini vurgulayan Ergüneş, YÖK’e gençleri daha fazla mağdur etmeden yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde konuyu yeniden ele alma çağrısını paylaştı.
VOA Türkçe, bu haberi hazırladığı süreçte pek çok öğrenciyle temas kurdu ancak öğrenciler YÖK ve üniversiteler nezninde haklarında olumsuz gelişmeye yol açacağı endişesiyle görüntülü röportaj taleplerimizi geri çevirdi. Bununla birlikte öğrencilerin hepsi, Ukrayna’da hazırlık sınıfı okuduklarını ve sınavlarla üniversiteye girdiklerini belirterek, geçmişte YÖK’ün Suriyeliler’e tanıdığı yatay geçiş hakkının kendilerine tanınması için yetkililere çağrıda bulundu.