YORUM | YÜKSEL DURGUT
Ukrayna’nın 24 Ağustos’da bağımsızlık günü, başkente olası Rus saldırısı riski nedeniyle Kiev’de herhangi bir kutlama yapılmadı. Ancak bundan bir yıl önce başkentteki Bağımsızlık Meydanı, Ukrayna’nın bağımsızlığının 30. yıldönümü kutlamaları nedeniyle dolup taşmıştı.
Vladimir Putin’in, savaş olarak nitelendirmediği ‘özel askeri operasyonunun’ üzerinden 6 ay geçti. Dünyanın seyrini değiştiren Avrupa’nın göbeğindeki bu savaşın barış ile sonuçlanması ise hala sis perdesinin arkasında saklı.
Ukrayna’nın fethini savunan Darya Dugina geçen Cumartesi Moskova’da bomba yüklü araçla saldırıya uğradı. Bu ölüm iki ülke arasındaki gerginliği daha da arttırdı. Bu saldırının hedefinde, Ukrayna’nın işgalini savunan Putin’in ‘akıl hocası’ aşırı milliyetçi Aleksandr Dugin olduğu kabul ediliyor.
Dugin, aralarındaki kişisel bağlantı net olmasa da, “Putin’in beyni” veya son Rus İmparatoru II. Nikolay’ın ailesiyle samimiyet kurarak İmparatorluk topraklarında hatırı sayılır nüfuz kazanan ve kendini kutsal bir adam olarak gören Rus mistikti “Rasputin” olarak da anılıyor.
Dugin, Rus medyasında kaleme aldığı yazılarında, Putin’e dolaylı olarak göndermelerde bulunarak, Rus ulusunu da kapsayan “Russkiy Mir” ile Ukrayna egemenliğine karşı rahatsız olanlara karşı dik durması gerektiğini tembihliyor.
Başkan Vladimir Putin, “Russkiy Mir” (Rus Dünyası) kavramını ortaya atarak Kırım’ın ilhakını haklı çıkarmaya çalışmıştı. Rusların “bölünmüş bir ulus” içinde yaşadıklarından bahsetmiş ve “Tarihi Rusya birliğinin yeniden kurulması” arzusunu Kırım’ın işgali ile dile getirmişti. Dış güçlerden korunması gereken ve Rus çıkarları alanı olarak tanımladığı “Geniş Rus Medeniyeti”nin varlığını da vurgulamıştı.
Rus gizli servisi, Dugina suikastının arkasında, mülteci taklidi yaparak Rusya’ya giren ve ardından Estonya’ya kaçan neo-Nazi Azak tugayının bir tetikçisinin olduğu sonucuna vardı. Bu senaryo pek mantıksız olmasa da, açıklamalar Kiev tarafından reddedildi. Yıllardır sonuçsuz kalan soruşturmalar göz önüne alındığında, Rus istihbaratının saldırıyı 36 saatten kısa bir sürede çözmesi ise farklı yorumlara neden oldu.
Saldırının ardından Rusya’nın ileri gelen siyasetçileri içindeki çekişmelerle ilgili bir dizi spekülatif söylentiler de yayınlandı. Suikast üzerindeki sis perdesi henüz aralanmadı. Ancak şu an için, Moskova’nın penceresinden bakıldığında, bu suikastın da ötesinde tek sorun, kötü şekilde ilerleyen askeri operasyon üzerinde artan baskı.
YANLIŞ İSTİHBARAT
Başlangıçta Putin’in Ukrayna konusundaki hırsı ne olursa olsun, istihbarat birimleri tarafından yeniden bilgilendirilmesi gerekiyor. Kiev, ilk bombardıman saldırıları sonucunda yıkılmadı. Saddam Hüseyin’in aksine, Volodymyr Zelensky saklanmak zorunda kalmadı. ABD basınında çıkan son haberler, Putin’in istihbarat teşkilatı Federal Güvenlik Servisi (FSB) ve güvendiği diğer kaynaklar tarafından kesinlikle yanlış yönlendirildiğini gösteriyor.
Putin’in yardımcılarının ve astlarının ona gerçeği söylemekten çok korkmuş oldukları aşikâr ve hatta azarlama görüntüleri kameralara dahi yansımıştı. Gerçekleri bilseydi, daha farklı davranır mıydı, onu kestirmek de çok güç. Ancak Rus askeri Ukrayna’da bir fiyasko yaşadı. Zelensky, Putin’in Ukrayna’yı Avrupa’ya saldırı için bir sıçrama tahtası olarak kullandığı fikrinde ısrarcı olsa da, Putin’in Sovyetler Birliği’nin diğer bölgelerinde benzer bir yol denemesi artık mümkün gözükmüyor.
Putin, 19 yıl önce Amerika’nın Irak’ı kısa sürede ele geçirdiği gibi Kiev’inde birkaç gün içinde düşeceğine inanıyordu. Bu da Putin’in FSB ve diğer kaynaklar tarafından yanlış şekilde yönlendirilmiş olduğunu ortaya koyuyor.
Ne olursa olsun, Putin’in “özel askeri operasyonu” planladığı şekilde ilerlemiyor. NATO’nun desteklediği Ukrayna beklenenden daha farklı bir direniş sergiledi. Rus askeri gücünün abartıldığı kadar üstün olmadığı savaş meydanında ortaya çıktı.
İngiliz ordusunun emekli Generali Sir Alexander Richard David Shirreff’in 2017 yılında kaleme aldığı “Rusya ile Savaş” başlıklı kitabında, Rusların Baltık devletlerine saldırabileceği öngörülüyordu. Shirreff, “Rusya başkanının oluşturduğu tehdidi fark edemezsek eğer, bu başımıza tüyler ürpertici bir sonuç doğuracak” diye anlatıyor kitabında. Kitap, Batı’nın Rusya hakkındaki askeri zihniyetine ilgi çekici bir bakış açısı sunuyor.
Kitapta ayrıca liderlerin, nükleer caydırıcılığın dünyayı kurtaracağını varsayması da eleştiriliyor. General Sir Richard Shirreff bunun neden mümkün olamayacağını anlatıyor. Başkan Putin, “18., 19., 20. yüzyılda Rusya’yı çevreleme politikasının devam ettiğine inanmak için tüm nedenlerimiz var…” demişti. Putin’in gücü, itibarı her şeydir. İvme kaybeder, insanlarına istediklerini veremez ve başarısız olur. Başkan zaten başarısız olmaya niyeti olmadığını da gösterdi. Şu anda kontrol edilmezse, Baltık Devletlerini işgal edildiği de görülecek. Rusya’nın 2008’de Gürcistan, 2014’te Kırım işgalleri yanına kâr kaldı. Rusya 2014’ten beri Ukrayna’ya hamle yapıyor. Sırada Baltıklar olacak.
Bu kitaptan 5 yıl sonra Ukrayna gerçeği ortaya çıktı. Şiddetlenen savaştan çıkmanın tek yolunun kesin bir Rus yenilgisi ve Putin’in devrilinceye kadar çatışmaların devam etmesi kararı savaş tamtamcılarının argümanı. Bugün Ukrayna bağımsızlık gününü kutlayamadı. Önümüzdeki yıl bu acıların sona ermesi, Putin’in beyin hocasının ‘barış’ çağrısı yapmasına bağlı.
Dünyanın en büyük romanı “Savaş ve Barış” adlı eserin sonunu Rus yazar Lev Tolstoy, şu şekilde noktalıyor. “Moskova yanmıştır. Rostov ailesi tüm mallarını, mülklerini kaybeder. 1813’te ailenin reisi kont ölür. Malikâne satılır ve bir başka ev kiralanır. Sonya, bu şartlar altında Nikolai’a bir mektup göndererek aralarındaki ilişkiyi sonlandırır. Marya Bolkonski ile evlenebilecektir. Nikolai, hayatını muhafazakâr bir kır centilmeni olarak sürdürmeye başlar. Aileler arası evlilikle birleşen bir mutlulukla, ülke içindeki barışla roman son bulur.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***