Amerika Maliye Bakan Yardımcısı Adewale Adeyemo hafta başında Türkiye’nin ‘‘patronlar kulübü’’ olarak bilinen TÜSİAD’a gönderdiği mektupta Rusya yaptırımları konusunda uyarıda bulundu.
Bakanlık mektupta, yaptırım uygulanan kişi ve kuruluşlar ile kurulabilecek ilişkilerin Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlere de yaptırım riski olarak yansıyabileceğini belirtti.
TÜSİAD önceki gün yayınladığı açıklamada mektubun Dışişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile paylaşıldığı bilgisini verdi.
Mektupla ilgili bakanlıklardan şimdiye kadar herhangi bir açıklama gelmedi.
Türk iş dünyası da konuyla ilgili sessizliğini koruyor. Ne TÜSİAD ne de TOBB mektupla ilgili bir değerlendirme yaptı.
Dalgakıran: ‘‘Şu anda bir belirsizlik söz konusu, açıklığa kavuşması gereken çok konu var’’
ABD’ye ihracat yapan işadamlarından olan Orta Anadolu Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, kafa karışıklığının henüz giderilemediğini söyledi.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Dalgakıran, ‘‘Açıklığa kavuşması gereken çok konu var. Ne yaptırım içinde ne değil, bunlar belirsiz. Kaldı ki Avrupa hala Rusya’dan doğalgaz alıyor, az da olsa alıyor. Peki onlara ne denecek? Onlara siz kademeli olarak vazgeçin denirse diğerlerine ne denecek? Türk işadamı önce ülkesindeki kurallara sonra da uluslararası kurallara riayet eder. Ancak o kuralların herkes için aynı olması lazım. Şu anda bir belirsizlik söz konusu’’ dedi.
‘‘ABD Hazinesi’nin TÜSİAD’a gönderdiği mektubu ben birinci ihtar diye nitelendiriyorum’’
Yıllarca ekonomi bürokrasisinde görev yapan Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlenen Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. İbrahim Turhan bu mektubun Amerikan makamlarının Türkiye’ye ilk uyarısı olduğu görüşünü dile getirdi.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan eski üst düzey bürokrat, ‘‘Dış politika realist bir alandır. Türkiye de ne olursa olsun çıkarlarını haklarını menfaatlerini korumak özellikle küresel jeopolitik fay hatlarının bu kadar belirsiz olduğu bir ortamda kendisine alan açmak için bir takım özel adımlar atacaktır. Türkiye’nin bu savaş dolayısıyla üstlendiği pozisyon ve Türkiye’nin günün sonunda Batı ittifakı içerisinde yer almasının ‘bedeli’ olarak Rusya ile bir takım anlaşmalar yapmasına buradan avantajlar elde etmesine ne ABD ne de diğer Batılı ülkeler sesini çıkarmaz. Fakat sorun şurada Rusya köşeye sıkışmış durumda. Öyle ki kredi kartı ile bir harcama yapamıyor, varlıklarına erişemiyor, ticarette çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu nedenle ABD Hazinesi’nin TÜSİAD’a gönderdiği mektubu ben birinci ihtar diye nitelendiriyorum. Türkiye’deki hükümeti doğrudan muhatap almıyor ama Türkiye’deki büyük işlem hacmine sahip önde gelen şirketlere ‘Türkiye ile Rusya arasındaki ilişki tanımlandığı çerçevede kalsın bunun dışına çıkan bir işe karıştığınızı görürsek doğrudan size tepki gösteririz’ mesajı veriyor‘’ dedi.
‘‘Rusya’nın Batı yaptırımlarının arkasında dolaşacağı bir mekanizma haline dönüşürse orada durum değişir’’
Rusya’ya uygulanan ambargodan rahatsız olan Avrupalı şirketlerin de Türkiye’yi “tramplen” olarak kullanarak iş yapmaya çalışabileceğine dikkat çeken İbrahim Turhan, ABD’nin benzer işler nedeniyle bazı dev bankalara ceza yağdırmış olduğunun da altını çizdi.
Eski Borsa İstanbul Başkanı, ‘‘Rusya bu köşeye sıkışmışlıkta Botaş veya Ziraat Bankası üzerindeki kurduğumuz ilişkiyi Türkiye hükümetinin kabul edebileceğinin ötesine taşımak için bir takım girişimlerde bulunabilir. Dahası hükümetlerin ya da kamuoylarının baskısı sebebiyle Rusya’ya yaptırımlara katılmış olan İtalya’daki İspanya’daki hatta Almanya’daki bazı şirketler ki bunların gönülsüz olduğunu biliyoruz çünkü burada para kazanma imkanından yoksun kalıyorlar, bu şirketler Türkiye ile Rusya arasında böyle bir köprü kurulmasını kendileri için avantaja çevirecek adımlar atabilir. ABD diplomatik çerçevede bu uyarıyı yapıyor. Geçmişte İran’a uygulanan yaptırımların arkasını dolaşmak anlamına gelecek işler yaptığı için mesela BNP Aribas, Deutsche Bank, ABN Ambro Bank geçmişte Amerikan Hazine Bakanlığı tarafından çok ciddi yaptırımlara uğradılar’’ dedi.
‘‘ABD ikinci ihtar olarak uluslararası finansal kuruluşlarına ‘Türkiye ile kurduğunuz ilişkilere dikkat edin’ diyebilir’’
Peki Türk şirketleri bu uyarıyı dikkate almazsa ne olur?
Profesör Turhan’a göre; o zaman önce ikinci ihtar, o da sonuç vermezse üçüncü ihtar devreye girecek.
‘‘İkinci ihtarda ABD kendi egemenlik sınır içerisinde bulunan şirketlere, ‘Ben bir takım uyarılarda bulundum bunlar ciddiye alınmadı. Türkiye’deki şirketler ve bankalar Rusya arasındaki ilişki biçimini ben onaylamıyorum bu şekilde finansman desteği sağlarsanız, aracılık yapar ya da bunu kolaylaştırırsanız ya da bu işlerle doğrudan ilişkide olmasa bile dolaylı olsa bile kredi verirseniz finansman yaparsanız size yaptırım uygularım’ der. Türkiye’deki şirketlerin çoğunluğu merkezi yurtdışında olan şirketlerden kullandığı krediler var ya da Amerika’nın egemenlik sınırı içerisinde bulunan finansal kuruluşları yatırım fonları Türkiye’deki şirketlerin hisselerine yatırım yapıyor. Şayet böyle bir yasak gelirse bu kuruluşların kendilerini riske atmamak için Türkiye’ye açmış oldukları kredi ve yatırım limitlerini kapatması gündeme gelebilir. Türkiye’ye yaptırım uygulamaz ama söz gelimi uluslararası finansal kuruluşlar ile banka ve yatırım kuruluşlarına, ‘Türkiye ile kurduğunuz ilişkilere dikkat edin’ diyebilir. Bunu demesi yeter zaten. Üçüncüsünde de gerçek ve tüzel kişiler yaptırım listesine alınır.’’
‘‘S-400 krizindeki gibi ağır kayıplar yaşamak istemiyorsak itinalı olmalıyız’’
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Ersin Kalaycıoğlu ise durumun çok daha ciddi olduğunu düşünüyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Prof. Kalaycıoğlu, ‘‘ Türkiye şu anda Rusya’ya yaptırım uygulamakta olan ABD ve NATO’nun dışında bir politika izliyor. Bu izlediği politika dolayısıyla da eğer ABD’nin belirlemiş olduğu Rus şirketleri veya Rus yetkililerle herhangi ticari ilişkileri olursa bu yasa kapsamında yaptırım uygulanması mukadder. Bunun takipçisi ABD Başkanı’dır. Eğer Kongre isterse başkanı es geçerek bu yasanın uygulanmasını bizzat kendisi yapabiliyor. Dolayısıyla Türkiye bu yasa kapsamında ve yaptırım uygulanmakta olan çeşitli şirketlerle ilişkilere girmemek ve bu yaptırımları anlamsız hale getirecek çeşitli girişimlerde bulunmamak durumunda. Kişiler ve şirketler aynı yaptırımlara konu olabilecek hale geliyor. Bunu bildiren bir yazı göndermişler. Özetle durum bu. Bunu çok ciddiye almak durumundayız. Çünkü kolayca yine S-400 sonrası karşılaştığımız gibi büyük bir kayıpla karşı karşıya kalabiliriz. Bunun ticaretteki veya daha genel anlamda ekonomideki karşılığı neyse onunla karşılaşmak durumuyla karşı karşıya kalmak istemiyorsak burada adımlarımızı atarken çok dikkat ve itina göstermemiz gerekiyor. Aksi takdirde bunun maliyetinin ağır olabilme rizikosu var’’ dedi.
‘‘İş zora girince geri adım atılıyor, sonra içeride ABD düşmanlığı pompalanıyor’’
Hükümetin Rahip Andrew Brunson örneğinde olduğu gibi bu tip uyarılara önce üst perdeden yanıt verdiğini ardından da pozisyon değiştirdiğini ifade eden Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi öğretim üyesi, Rıza Sarraf olayını hatırlatarak yeni bir Halkbank tartışması yaşanmaması için itidalli davranmak gerektiğini dile getirdi.
Prof. Kalaycıoğlu, ‘‘Şu ana kadar hükümetin yapmakta olduğu uygulama üst perdeden birtakım itirazlarda bulunmak. İş çok zora girdiğinde ABD’nin veya Rusya’nın istediği neyse onu aynen yerine getirmek ki bunu Rahip Brunson olayında ABD ile gayet açık bir şekilde gördük. Ondan sonra dönüp Türkiye de kendi tabanına Türkiye iç politikasına muazzam bir Amerika düşmanlığı ve Batı düşmanlığı pompalamak. Atmış olduğu geri adımı göz ardı edebilecek bir medya karartmasıyla geçiştirmek yoluna gidiyor. Bu kez de çok büyük bir farklılıkla karşılaşacağımız kanısında değilim. Aynı olayı İran’la ilişkilerde Rıza Sarraf olayı yaşadık. Hala ABD ile Halk Bankası hakkındaki sorunlar devam ediyor. Bu durum da ilişkileri daha zor daha zehirli bir noktaya doğru götürüyor. Üstelik böylece hem Amerika’dan hem Avrupa’dan ama daha önemlisi hem demokrasiden ve hukuk devletinde uzaklaştırıyor Türkiye’yi’’ dedi.