Türkiye İstatistik Kurumu geçen yıl açıklamadığı ve bugün yayımlanması planlanan 2021 yılına ait Uluslararası Göç İstatistikleri’nin yayımının bu yıl da ertelendiğini duyurdu.
TÜİK’ten yapılan açıklamada “Ulusal Veri Yayımlama Takvimine göre 22 Temmuz 2022 tarihinde yayımlanması planlanan ‘Uluslararası Göç İstatistikleri, 2021’ haber bülteni, istatistiklerin elde edildiği Kurumların idari kayıtlarındaki çalışmaların devam etmesi nedeniyle ertelenmiştir” ifadeleri kullanıldı.
Son iki yıldır Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri’ni de açıklamayan TÜİK, 21 Eylül’de yayımlanması planlanan ve analiz süreçlerinde ölüm istatistiklerinin kullanıldığı ‘Hayat Tabloları, 2019-2021’ haber bülteninin yayımının da ertelendiğini duyurmuştu.
“Mültecilerin sorunlarını biliyoruz ama bunu istatistiki verilere aktarmak daha önemli”
TÜİK istatistiklerinin paylaşılmaması hem kamuoyunun bilgi almasına hem de bilim insanları ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına engel oluşturuyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İltica ve Göç Araştırma Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, yurtdışından gelen ve yurtdışına giden düzenli göçü kapsayan TÜİK verilerinin açıklanmamasını değerlendirdi.
Çorabatır, “Bu, TÜİK’in bir politikası olabilir. Sebeplerini bilemiyorum. Ama daha önce yaptıkları yayınlar hepimiz için çok yararlıydı. Mültecilerle ilgili rakamlarla ilgilendiğimiz için genel göç rakamlarını başka kaynaklardan da alıyoruz. Bunları İçişleri Bakanlığı üzerinden de okumaya çalışıyoruz. Bakanlık ve ona bağlı Göç İdaresi Başkanlığı sık sık açıklamalar yapıyor. Onların sayılarına bakıyoruz. Sadece biz değil, Birleşmiş Milletler kurumları da Avrupa Birliği de diğer bağışçı ülkeler de bu rakamlara göre kendi bütçelerini ayırıp projelere para ayırmaya çalışıyor. Dolayısıyla veri tabanlı çalışmak en önemli şey. Mültecilerin sorunlarını biliyoruz ama bunu istatistiki verilere aktarmak daha önemli. Biz gözlemlere dayanarak bir şeyler yapıyoruz. O zaman yazdığımız projelerin bir kısmı uygulamada havada kalabiliyor. Dolayısıyla ne kadar derinlemesine veri olursa projeler de kadar amacına hizmet eder” dedi.
2019’da Türkiye’ye en fazla göç Irak’tan gelmişti
TÜİK tarafından en son iki yıl önce yayımlanan Uluslararası Göç İstatistikleri’ne göre 2019 yılında yurtdışından Türkiye’ye göç edenlerin sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 17,2 artarak 677 bin 42 kişi oldu. Türkiye’ye 2019 yılında gelen yabancı uyruklu nüfusu sırasıyla Irak, Türkmenistan, Afganistan, Suriye ve İran vatandaşları oluşturdu.
Türkiye’den yurtdışına göç eden kişi sayısıysa 2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2 artarak 330 bin 289 oldu. Göç eden nüfusun 84 bin 863’ünü Türk vatandaşları oluşturdu.
Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den giden göç yaş gruplarına göre incelendiğinde, en fazla 25-29 yaş grubundaki nüfusun göç ettiği görüldü. 2019 yılında yurtdışından en fazla göç alan ve yurtdışına en fazla göç veren il ise İstanbul oldu.
“100 binin üzerinde Ukraynalı savaş dolayısıyla Türkiye’ye geldi”
Türkiye’ye pasaport ve vizeyle giriş yaparak, ikamet ve çalışma izniyle gelen insanların oluşturduğu düzenli göçe dair güncel gözlemlerini paylaşan Çorabatır, “Türkiye’nin yeni vatandaşlık ve göç yasalarına göre belli bir miktarda para getirenlerin ikamet alma imkanları kolaylaştırıldı. Genel olarak baktığımızda tamamen bir istikrarsızlığa girmemiş olsa da potansiyel olarak huzursuzluk içinde olan ülkelerin vatandaşlarının gelip Türkiye’de yatırım yapabildiğini görüyoruz. Örneğin Taliban Afganistan’da iktidara el koymadan önce hali vakti yerinde olan bazı Afganların Türkiye’de konut aldığını biliyoruz. İnsanlar ülkelerinde belli bir değişikliğin, siyasi bir çalkantının olacağını hissederek Türkiye’ye güvenli bir ülke olarak gelebiliyor. Rusya’dan gelip de Türkiye’den konut alanlar da en üst sıralarda. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sonucunda Batı’nın Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar Rus vatandaşlarının bir kısmının Türkiye’ye gelişine yol açıyor. 100 binin üzerinde Ukraynalı da savaş dolayısıyla Türkiye’ye geldi” dedi.
Türkiye’nin ikametle ve vatandaşlıkla ilgili koşulları uluslararası standartlara giderek daha fazla yakınlaştırdığını da söyleyen Çorabatır, doktor, sanatçı, sporcu gibi nitelikli kişilerin Türkiye’de yaşamasını kolaylaştıran Turkuaz Kart uygulamasını örnek gösterdi.
Türkiye’ye son dönemde düzenli göçün artmasına karşın halen buna yönelik güçlü bir strateji belirlenemediğini savunan Çorabatır, “Örneğin Almanya, kendi nüfus planlamasını çok daha iyi şekilde verilere dayalı olarak yapıyor. Toplumun ihtiyacı olan ama öz kaynaklarıyla karşılayamadıkları nüfusu kendi ülkelerine çekecek yasal düzenlemeleri ve teşvikleri yapıyorlar. Bu anlamda Türkiye’nin gelecekte nüfusundaki olası değişikliklere uygun olarak nüfusunun profilinin nasıl değişeceğini tahmin eden ve bu tahminlere dayalı olarak iş gücü hazırlıklarını hem kendi eğitim sistemi bağlamında hem de dışarıdan bu açıkları kapatmak konusunda bu tarz kapsayıcı bir stratejisi olduğunu sanmıyorum” diye konuştu.
“Çok kültürlülükten korkulmamalı”
Çorabatır, son dönemde ekonomik koşullar nedeniyle özellikle gençlerin Türkiye’den göç ettiğine de dikkat çekti.
İltica ve Göç Araştırma Merkezi Başkanı, “Yasal yollarla ya da bir kısmı düzensiz olarak da gidiyor. Amerika’ya girebilmek için önce Meksika’ya gidip oradan ABD’ye giren gençlerimiz de var. Genel global bir trend içinde Türkiye gibi orta derecede kalkınmış ülkelerin gençleri, daha gelişmiş ülkelerde geleceğini arama eğilimine giriyor. Ama Türk gençlerinin gitmesi, yurt dışında geleceklerini aramaları, dışarıdan başka ülkelerden gençlerin veya diğer nüfusun da Türkiye’de yatırım yapmak, iş kurmak, Türkiye’nin diğer zenginliklerinden faydalanmak için düzenli göçmen olarak gelmelerine negatif bakmamak lazım. Globalleşen dünyada bütün ülkeler bunu yaşıyorlar ve Türkiye de bunu yaşayacak. Bu hem Türkiye açısından hem gittikleri ülkeler açısından çok kültürlülüğü destekleyen bir şey. Çok kültürlülükten korkulmamalı” ifadelerini kullandı.
Yabancı karşıtlığı ve düzensiz göçmenler
VOA Türkçe’ye konuşan İGAM Başkanı Çorabatır, Türkiye’de yabancı karşıtlığının giderek arttığı görüşünde.
Bu durumdan en çok Türkiye’ye yasadışı yollarla giriş yapan düzensiz göçmenlerin etkilendiğini vurgulayan Çorabatır, “Ülkemizde yaklaşan genel seçimlerle paralel olarak giderek artan bir yabancı karşıtı söylemle karşı karşıyayız. Muhalefetin nefret söylemine kadar yükselen yabancı karşıtlığı karşısında hükümet de yaklaşan seçimler nedeniyle otomatik olarak kayıtsız insanları yakalayarak, ‘şu kadar insanı geri gönderdik’ diyor. Bu geri gönderme yapılırken gelen insanların ya da sınırdan geri çevrilen Afganların içlerinde sığınma talebi olanların, Afganistan’a geri gönderilme durumunda bir zulümle hayatlarını tehlikeye atacak bir durumla karşı karşıya olup olmadıklarını kontrol edecek bir sığınma sistemine bu insanlar sokulmuyorlar. Bizi endişelendiren olay bu. Çalışmak için gelenler de var. Onlar sığınmaya bile başvurmuyor. Bunların geri gönderilmesinde bir sorun yok. Ama ciddi korkular, insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya gelenlerin de diğerleriyle birlikte otomatik olarak ülkelerine aynı vasıtalara konarak geri gönderilmeleri hakikaten kabul edilmesi zor bir durum” dedi.
Son dönemde özellikle Türkiye’deki Afganistan uyruklu yasadışı göçmenlerin sınırdışı edilmesinin hızlandığı göze çarpıyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre, 2022 yılında toplam 54 bin 475 düzensiz göçmen sınırdışı edildi. Bunların 32 bin 416’sını Afganistan uyruklu, 6 bin 991’ini Pakistan uyruklu ve 15 bin 68’ini diğer uyruklardan yabancılar oluşturdu. Haziran ayında sınırdışı edilen düzensiz göçmenlerin sayısıysa 16 bin 719 olarak kayıtlara geçti. Bunların, 12 bin 222’sini ise Afganistan uyruklu yabancılar oluşturdu. 2021 yılında 451 bin 96 düzensiz göçmenin ülkeye girişi de engellendi.
Düzensiz göç meselesinin yalnızca güvenlik ekseni üzerinde tartışıldığını söyleyen Çorabatır, “Gelen insanların hangi ülkeden geldikleri, o ülkelerdeki kişi hak ve özgürlüklerine yönelik uygulamaların ne olduğu tartışılmıyor. Türkiye geleneksel olarak bir iltica ülkesi. Sığınan insanlara kapılarını açık tutması gerekiyor. Elbette her geleni almak diye bir mecburiyeti yok. Ama geri gönderirken bu kişilerin herhangi bir riskle karşı karşıya kalıp kalmayacaklarını kontrol eden etkin bir sığınma mekanizmasının kullanılması lazım” diye konuştu.