İspanya’nın önde gelen gazetelerinden El Pais, Türkiye’nin uluslararası alanda resmi olarak yaptığı ad değişikliğini değerlendirdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 1 Haziran’da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’e mektup göndererek Türkiye’nin yabancı dillerdeki adının “Turkey”, “Turkei” ya da “Turquie” yerine “Türkiye” şeklinde değiştirilmesini talep etmişti.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric de aynı gün değişiklik talebinin yürürlüğe konduğunu duyurmuştu.
Independent Türkçe’nin aktardığına göre, El Pais’te yer alan değerlendirmede, bu değişikliğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ve “Türkiye’nin marka değerini yükseltmeyi” amaçlayan çalışmanın bir parçası olduğu belirtildi.
Söz konusu değişikliğin “ekonomik endişeler artarken, enflasyon fırlayıp giderken ve TL değeri kaybederken gerçekleştiğine” dikkat çekildi.
ABD’deki Georgetown Üniversitesi’nden Mustafa Aksal, El Pais’e açıklamasında “Bu, hem Türk halkına hem de Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkelerindeki Türklere, Erdoğan’ın iradesinin ülkesinin siyasi sınırları dışına uzandığını, dili şekillendirdiğini ve tartışmaların kurallarını belirlediğini gösterme çabası” değerlendirmesini yaptı.
Bu hamlenin iç siyasette de yankı bulduğunu belirten tarihçi, “Ad değişikliği ülkede büyük bir sembolik değere sahip, en azından bazı kesimler için durum böyle. Bazılarına saçma gelebilir fakat bu, Erdoğan’a ülkenin uluslararası itibarını muhafaza eden ve ülkeye saygı duyulmasını sağlayan bir koruyucu rolü veriyor” ifadelerini kullandı.
Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Guardian’da yayımlanan bir değerlendirmedeyse ad değişikliğiyle “Erdoğan’ın kendi politikalarıyla ters düşen Batılılaşmış ve İngilizleşmiş bu isimden kurtulmak istediği” savunulmuştu.
Geçmişte başka ülkeler de uluslararası arenadaki isimlerini değiştirmişti.
Hollanda’nın adı “Netherlands”, Svaziland’ın adı Esvatini, Makedonya’nın adı da Kuzey Makedonya olmuştu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***