Brezilya donanmasında hizmet vererek hurdaya ayrılan “NAe São Paulo” isimli uçak gemisinin söküm için İzmir Aliağa’ya gelmesi bekleniyor. Türkiye’nin tek söküm merkezi olan Aliağa’daki bir gemi söküm tersanesi tarafından 2021 yılında satın alınan geminin ülkeye getirilmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından izin verildiği ortaya çıktı.
Çevre ve meslek örgütleriyse hurda geminin ölümcül kanser hastalıklarına yol açan yüksek miktarda asbest barındırdığını iddia ederek Türkiye’de sökülmesine karşı çıkıyor. Daha önce geminin Fransa ve NATO operasyonlarında nükleer denemelerde de kullanıldığı ve bünyesinde radyasyon barındırdığı da öne sürülüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, aynı teknik özelliklerle 1957 yılında imal edilen ‘Clemenceau’ adındaki gemiye dayandırarak Brezilya’dan getirilecek geminin 900 ton asbest taşıdığını savundu.
Ensari, “Merkezi Brüksel’de olan Uluslararası Gemi Söküm Platformu’na göre Clemenceau’nun ikizi olan Sao Paulo gemisi 900 ton asbest ve yüzlerce ton tehlikeli atıklar barındırıyor. Bunun birebir ikizi, aynı yerde üretilmiş, aynı dönemde üretilmiş. Siz aynı iki araba üretirken birine sac, birine başka bir metal kullanmazsınız. Bizim referansımız bu. Çünkü bunun IHM (Gemi Tehlikeli Madde Envanteri) raporlarına ulaşamıyoruz. Zaten bu tip şeyler sır gibi saklanır.” diye konuştu.
“Dünyada en çok gemi söken Hindistan dahi bu geminin ikizini sökmeyi reddetti”
Geçen yıl Avrupa çevre örgütleri de Fransız yapımı gemi için Fransa ve Brezilya makamlarına güvenli ve çevreye duyarlı geri dönüşüm yapılması için çağrıda bulunmuş, ikiz gemi Clemenceau gibi Sao Paulo’nun da başta büyük miktarda asbest olmak üzere tehlikeli atıklar barındırdığı konusunda Türkiye’yi uyarmıştı.
Çevreciler geminin satın alındığı fiyatınsa söküm sırasında gerekli önlemlere uyulmasını karşılamayacağı konusunda endişelerini dile getirmişlerdi.
Clemenceau gemisinin sökümü sırasında yaşananları hatırlatan Ensari, “1960’lı yıllar asbestin Avrupa ülkelerinde ve dünyada çılgınlar gibi kullanıldığı bir dönem. Bu gemide de çok ciddi miktarda asbest kullanıldı. Bu geminin birebir ikizi yine Fransa’da üretildi ve hurdaya ayrıldıktan sonra Hindistan’a gönderildi. Şu anda dünyada en çok gemi söken ülke olan Hindistan dahi bu geminin ikizini sökmeyi reddetti. Bu gemi Mısır karasularından geçerken Mısırlılar bile isyan etti. O kadar tehlikeli bir gemiden bahsediyoruz. Bu gemi Hindistan Yüksek Mahkemesi’nin kararıyla Hindistan’da sökülmedi ve Fransa’ya iade edildi ve Fransa tarafından İngiltere’de söktürüldü. O gemide 760 ton asbest olduğunu biliyoruz. Ayrıca yüzlerce ton tehlikeli madde, radyoaktif maddeler de bulunuyordu” dedi.
Sao Paulo gemisinin söküm işleminin Avrupa Birliği (AB) yeterliliği almış bir tersanede yapılması şartıyla ihale edildiğini belirten Ensari, “Aliağa’da AB kriteri taşıyan 8 tane tersane bulunuyor. Sök Denizcilik firması da 1 milyon 800 küsur bin dolar bedelle 12 Mart 2021 tarihinde bu ihaleyi kazanmış. Ayrıca bu tehlikeli atıkların sınırlar ötesi taşınımı ve bertarafının kontrolüyle ilgili Basel Sözleşmesi var. Bu sözleşmede bir ülkeden bir ülkeye tehlikeli bir atık sınırlar ötesi taşınırsa o ülkeye bilgi verileceği yer alıyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı’na bu bilgiler verildi. Bu süreç neticelendi ve artık o gemi Türkiye’ye gelecek.” dedi.
Şirket asbest ve radyasyon ölçüm sonuçlarını açıklamadı
VOA Türkçe’nin röportaj talebine olumsuz yanıt veren geminin söküm işini alan Sök Denizcilik ve Ticaret Limited Şirketi yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada çevrecilerin iddiaları eleştirilirken, geminin ne kadar asbest barındırdığına ilişkin bir bilgi verilmedi.
Açıklamada, “Uluslararası akreditasyona sahip bağımsız denetim firmalarının yapmış olduğu birçok inceleme ve analizler sonucunda, asılsız bilgilere dayanarak Sao Paulo gemisi özelinde iddia edilen asbest oranlarının gerçeği yansıtmadığı belgelendirilmiş ve ülkemiz ile Brezilya yetkili kurumlarına gerekli belgeler, raporlar ve analizler sunulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sunulan 04/06/2021 tarihli, WO-16862-GG numaralı Atık Envanter rapor sonucu (IHM), Sao Paulo gemisi hakkında iddia edilen yüksek miktardaki asbest oranlarının asılsız olduğunu kanıtlamaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
Çevrecilerin geminin radyasyon taşıdığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığı öne sürülen açıklamada radyasyon ölçüm sonuçları da kamuoyuyla paylaşılmadı.
“Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu yönergeleri doğrultusundaki tüm incelemeler, uluslararası akreditasyona sahip ve Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu onaylı bağımsız bir firma tarafından yerinde yapılmış olup, analiz ve raporlar 13/10/2021 tarihli radyasyon ölçüm raporu ile Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu’nun değerlendirilmesine sunulmuştur. Nükleer Düzenleme Kurumu, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra 25/10/2022 tarihli, E-64279964-320.99-27861 Sayılı verdiği görüş yazısı ile Sao Paulo gemisinin ülkemize getirilmesinde ve sökülmesinde radyolojik açıdan bir sakınca bulunmadığını değerlendirmiş olup ilgili kurumlara bu görüşü yazılı olarak bildirmiştir.” denildi.
Geminin Türkiye’ye ulaşınca Bakanlık tarafından yeniden aynı kontrollerden geçirileceği ifade edilen açıklamada, gemide asbest bulunan yerlerin sökümünün kurallara ve yasalara uygun gerçekleştirileceği de belirtildi.
“Gelen gemide söylendiği gibi 900 ton değil, 9 ton asbest var”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da geminin 900 ton asbest taşıdığı iddialarını yalanladı. Bakan Kurum, gazeteci Fatih Çekirge’ye yaptığı açıklamada, “Gelen gemide söylendiği gibi 900 ton değil, 9 ton asbest var. Gemilerin bu tür işlemleri uluslararası kurallara bağlıdır. Yani siz öyle kafanıza göre alamazsınız. Gemi Türkiye’ye gelmeden önce uluslararası kontrolden geçiyor ve sonuç uygun çıktı.” dedi.
Türkiye’ye varınca gemiyi Bakanlık tarafından yeniden kontrol ederek geri gönderebileceklerini de vurgulayan Kurum, “Gemi uzun süre beklediği için iddialar üzerine biz uluslararası uzmanlara ayrıca incelettik. Basel Sözleşmesi’ne göre riskli bir durum tespit edilmedi. Böyle bir geminin sökümünü dünyada yalnız iki ülke yapabiliyor. Hindistan ve Türkiye’de Aliağa. Karar uluslararası hukuka göre alındı. AB Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü kapsamında uygun bulunarak tüm yükümlülükleri yerine getirdi. Gemi Türk karasularına girdiğinde ayrıca biz de kontrol edeceğiz. Ters bir durum olursa geri göndereceğiz” ifadesini kullandı.
“Gemi Türkiye’ye ulaşınca sivil toplum kuruluşları denetlesin”
Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Ensari ise Bakanlığın Aliağa’daki denetimlerine güvenmediklerini kaydetti.
VOA Türkçe’ye konuşan Ensari, “Aliağa’da gemi sökülmüyor mu, her gün sökülüyor. Aliağa’da asbestli gemiler de sökülüyor. Geçenlerde bir işçiye aldırdığımız bir numuneyi laboratuvara gönderdik, asbest çıktı. İşçiler o malzemenin asbest olduğunu bile bilmiyordu. Hatta eminim ki gemi söküm firması dahi bilmiyor. Çünkü tespitler teknik kurallara uygun yapılmıyor. İşçiler orada rastgele bir ortama atılıyor. Mevzuatta sıkıntı yok ama mevzuatlar sadece kağıt üzerinde kalıyor, sahaya yansımıyor. Mesela mevzuatımız ‘asbestli ortam varsa burada asbest söküm çalışanı belgesine sahip işçiler çalıştırılacak’ diyor. Ancak bu da kağıt üzerinde yapılıyor, işçinin haberi olmadan işçi eğitim almış oluyor. Bizim görüştüğümüz bakanlık bürokratlarıysa ‘iş teftiş için yeterli personelimiz yok’ diyor. Zaten teftiş memurları sizin şikayetinize gidene kadar o iş bitmiş oluyor” şeklinde konuştu.
Ensari, gemi Türkiye’ye ulaşınca sivil toplum kuruluşlarının denetimine açılması için Bakanlığa çağrıda bulunarak, “Tehlike madde uzmanımız, asbest söküm uzmanımız, gemi inşaat mühendisimiz, odalardan birkaç temsilciyle bir heyet kuralım ve biz de bu gemiyi inceleyelim. Var mısınız? O zaman kamuoyunun vicdanı rahatlasın. Aliağa’dan bir numune alıyoruz ve işçilere hiçbir kişisel koruyucu donanım ne bir eldiven ne de bir maske verilmeden bu asbestin söküldüğü bir bölgeden bahsediyoruz ama siz hala kendiniz denetlemekte diretiyorsunuz. Gemi söküm tesislerindeki şirket sahiplerine de sesleniyorum, biz sosyal sorumluluğumuz gereği bu çalışmaları yapıyoruz. Biz sizden ücret istemiyoruz. Gelelim, sizin işçilerinize biz eğitim verelim” dedi.
“Sök Denizcilik ölü fiyat veriyor”
Avrupa Birliği’ndeki diğer gemi söküm şirketlerinin de bu gemiye talip olmamasına dikkat çeken Ensari, “Çünkü onlar bu işi hakkıyla yaptıkları zaman Sök Denizcilik’in verdiği fiyata alamazlar. Sök Denizcilik orada ölü fiyat veriyor. 33 bin tonluk gemiyi 1 milyon 800 bin dolara alıyorsunuz. Bunu hurdaya, tonaja böldüğünüzde eğer iş sağlığını, çevre sağlığını, kalite yönetimini takip etmeden, kurallara uymadan yapıyorsanız ne kadar karlı bir iş olduğunu görürsünüz. Bunun AB kriterleri var deniyor. Avrupa Birliği de zaten senin ülkende sökülmesini istiyor. Hindistan bu işte en hevesli ülkeyken Hindistan’ın bile reddettiği bir gemiden ve ikizinden bahsediyoruz. Evet, bu söküm yapılabilir ama bir kere Aliağa gemi söküm tesislerinde zihniyet değişmeli. Gemi söküm işi eğer kurallarına, şartnamelerine, iş sağlığı ve güvenliği ilkelerine, çevre kirliliğine, halk sağlığına zarar vermeyecek şekilde organize edilebilirse geri dönüşümcü ve çevreci bir iştir. Ancak Aliağa’da gerek uzmanlar gerek işçiler gerekse iş güvenliği uzmanlarımız tarafından gelen bilgiler, bu işlerin düzgün yapılmadığı yönündedir” diye konuştu.
Bu iddialar konusunda görüşüne başvurmak istediğimiz bölgedeki gemi söküm şirketlerinin bir araya geldiği Aliağa Gemi Söküm Sanayicileri Derneği de VOA Türkçe’nin röportaj talebine yanıt vermedi.
“Türkiye’nin 5 yılda bertaraf ettiği asbestin 2 katı sadece bu gemide olduğu söyleniyor”
Muhalefetten de Sao Paulo gemisinin Türkiye’de sökülmesine izin verilmesine tepkiler geliyor.
Geminin Türkiye’ye getirilmesinin gündeme geldiği sırada konuyu meclis gündemine taşıdığını hatırlatan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Murat Bakan, “Geminin geçen yıl haziran ayında Aliağa’ya geleceği duyurulmuştu, Ulaştırma Bakanlığı önergemize verdiği yanıtta, gemi sökümcüsünün izin talebinde bulunulmadığını açıklamıştı. Şimdi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bir yazısı kamuoyuna yansıdı. Anladığımız kadarıyla başvuru yapılmış, Çevre Bakanlığı da görüş vermiş ve zaten hukuken öyle olması gereken şeyler ‘şart’ olarak sıralanıp bu ‘şartlarla’ itirazı olmadığını belirtmiş. Yani Bakanlık, sorumluluk almadığını ve almayacağını belgelemiş. Biz bunu böyle yorumluyoruz.’’ dedi.
CHP Milletvekili Murat Bakan, ‘’Tüm denetim mekanizmalarının felce uğratıldığı bu sistemde, hukuk tanımazlığın ve yaptırımsızlığın karşısında hiç kimse sorumluluk alma ihtiyacı hissetmiyor. Birileri istiyor, birileri yapıyor. Çıkabilecek herhangi küçük bir pürüzde ya da büyük bir felakette ne bu işten rant sağlayanlara ne de izin verenlere bir şey oluyor. Her şey kitabına uyduruluyor olan alın teri ile evine ekmek götürmeye çalışan emekçinin sağlığına oluyor. Biz, ülkemizin doğasını katletmek ve halk sağlığını hiçe saymak pahasına birilerine kaynak yaratan bu sistemi de bu denetimsizliği de ifşa etmeye devam edeceğiz” şeklinde açıklama yaptı.
Bakanlığa şirkete verilen iznin geri çekilmesi için çağrıda bulunan Bakan, “Çevre Bakanı’nın en son önergeme verdiği yanıttaki verilere göre; 2016-2020 yıllarında, yani 5 yılda Türkiye’de 714 gemi sökümü yapıldı, 74 bin 226 ton tehlikeli atık ve toplam 241 bin 970 kg asbestin bertaraf edildi. Bu geminin bünyesinde 600 ton asbest olduğu iddia ediliyor. Yani Türkiye’nin 5 yılda bertaraf ettiği asbestin 2 katı sadece bu gemide olduğu söyleniyor” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de sosyal medyadan yaptığı paylaşımda kararın iptali için gereken hukuki mücadeleyi sürdüreceğini ifade etmişti.